İnan Kızılkaya: Hakikat yolcularının menzili uzundur

13 aydır tecritte tutuklu bulunan gazeteci İnan Kızılkaya Silivri Cezaevi’nden meslektaşlarına seslendi

GÜLTEN SARI

22.09.2017

  
Kapatılan Özgür Gündem’in Sorumlu Yazı İşleri Müdürü gazeteci İnan Kızılkaya tam 13 aydır tutuklu ve tecrit altında. Sınırlı avukat görüşü, aylarca alamadığı ve yerine ulaşmayan mektuplar, yazdığı dilekçelere kapı duvar kesilen yetkili makamlar…
 
15 Temmuz darbe girişiminin ardından onlarca gazetecinin de adresi olan Silivri 9 No’lu Cezaevi'nde tutulan Kızılkaya’nın diğer tutuklu ve hükümlülerle görüşmesine, iletişim kurmasına hiçbir şekilde izin verilmiyor. Sosyal ve spor haklarından da faydalandırılmıyor.
 
Hakkında, Özgür Gündem ile dayanışma amaçlı bir günlüğüne nöbetçi yayın yönetmenliği yapıldığı gerekçesiyle yargılandığı Özgür Gündem Ana Davası dışında İstanbul Ağır Ceza mahkemelerinde açılmış toplam 92 dava bulunuyor. Yargılama aşamasındaki bu davalar, Kızılkaya’nın tutuklu olarak yargılandığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ana dava ile birleştirildi. Yargılama da hâlen bu dosya üzerinden devam ediyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında hazırlanan iddianamede Kızılkaya, “terör örgütü üyeliği” ile suçlanıyor.
 
Bu 92 davanın dışında, 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakkında gazetenin haberleri nedeniyle 301. maddeden ve “Cumhurbaşkanı'na hakaret”ten açılmış, hâlen devam eden 14 adet basın davası bulunuyor.
 
İmzasıyla yayınlanan haberlerle ilgili değil davaların hiçbiri. Hemen hepsi, Özgür Gündem’de yayınlanan ve yasal olarak Kızılkaya’nın sorumlu tutulduğu haber ve yazılardan ibaret.
 
Kızılkaya avukatı Özcan Kılıç ile çarşamba günü gerçekleşen bir buçuk saatlik görüşmesinde, P24’ün ilettiği sorulara el yazısıyla kısa kısa cevaplar verebildi.
 
Verdiği yanıtlardan moralinin yerinde olduğu anlaşılan Kızılkaya’yı en çok “toprağa basamamak” zorluyor. Yine de altını çizdiği iki şey var: Vicdan terazisine vurulmuş gazeteciliğin tek rehberi olduğu gerçeği ve hakikati söylemenin bedelinin ağır olduğu.
 
Aslında Kızılkaya, kötü muamele ile cezaevinde tanışmış değil. Yargılandığı davalardan birinde, 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği savunmasında yaşadığı polis şiddetini şöyle anlatıyor:
 
“16 Ağustos günü ağır silahlarla donatılmış özel harekât polisleri tarafından gazete binasına baskın yapıldı. Gazetede çalışan arkadaşlarla birlikte, ‘Size devletin gücünü göstereceğiz’ diyen polislerce bina içinde darp edildik. Linç edilircesine yerlerde sürüklendik, küfür ve hakaretlerle, ellerimiz ters kelepçelenerek gözaltına alındık. Bindirildiğimiz çevik kuvvet otobüsünde de darp olayı devam etti. 26 Ağustos’ta getirildiğimiz Silivri 9 No’lu F Tipi Cezaevi girişi, mahkûm kabul bölümünde gardiyanlarca zorla çıplak aramaya tabi tutuldum. Karşı çıktığım çıplak arama tacize vardırıldı ve işkenceye çevrilerek uygulandı.”
 
Bir sonraki duruşmasına 31 Ekim’de çıkacak olan Kızılkaya, sınırlı şartlar altında da olsa sorulara verdiği yanıtta, hakikate aracılık eden gazetecilerin açık bir alınla dolaşabilmek için halka karşı sorumluluklarını hatırlattı:
 
Bir yıldan fazla tutuklusunuz. "Terör örgütü  üyeliği” ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” gibi suçlar isnat edildi. Bu suçlamaları nasıl yorumluyorsunuz?
 
Türkiye’nin yakın tarihinin künyesidir Özgür Gündem. O künye alın terinin damladığı kalemlerin rahmidir. Doğurgan, direngen ve müşfiktir. Ne yalakalık yapıp otorite karşısında diz çöker ne de mağdur edebiyatı yapıp ağlar. İnsanlığın düşürüldüğü topraklarda yalnızca gerçeğin çırılçıplak olarak görülmesi için çalışır. Apolete, paraya “hayır” der. Dayanışmaya ve farklılıkları özümsemeye kapısı açıktır. “Yeni yetmelerin” cüretini sokağın sesiyle buluşturur. Ve yalnızca vicdanı, beyni ve gazetecilik terazisiyle iş görür.
 
Günah keçisi seçildiğinizi düşünüyor musunuz?
 
Hakikat yolcularının menzili uzundur. Bastıkları yerin mayınlı olduğunu bilirler. Ama sevda diken tanımaz. Eninde sonunda adaletten ve barıştan yana herkesin altında toplanacağı ağacın gölgesinde serinleyeceklerdir. Gökyüzü ve toprak bir tek eşlik edecektir onlara.
 
Silivri’deki şartlarınızı anlatabilir misiniz?
 
Zindan bir teslimiyet değil insan olmanın onurunun sınandığı yerdir. Sınanmadığın günahın mümini olamayan insan kendini tanır. Hz. Yusuf’un kuyudaki aksi, Boby Sand’in göğüs kafesindeki güvercin ve Mazlum Doğan’ın elindeki meşaleyi hatırladıkça gülümsüyorum. Koşulları değiştiremiyorsanız, koşulları sorun değil sıçrama tahtası olarak görmelisiniz.
 
Moraliniz nasıl?
 
Gayet iyi. Toprağa basamamak koyuyor insana.
 
Dışarıdaki meslektaşlarınıza ne söylemek istersiniz?
 
Korkunun ecele faydası yok. Gelecekte açık alınla aynaya bakabilmek için gazetecilik halka karşı sorumluluktur.
 
Cenazelerimiz yan yana gömülemeyecekse dirilerimiz nasıl selamlaşacak? Herkes namusluca bu soruyu kendine sorsun.
 
 
AVUKAT ÖZCAN KILIÇ ANLATIYOR
 
Kızılkaya’nın avukatı Kılıç, hem görüşmeye hem cezaevi koşullarına hem de davanın seyrine dair sorularımıza yanıt verdi.
 
Kızılkaya tutukluluğun başından beri tecritte mi?
 
İlk tutuklandığında gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana Bilir Kaya ile beş ay kadar birlikte kaldılar. Sonra, Kaya tahliye edildi. Ardından, bir ay kadar Cumhuriyet Gazetesi’nin tutuklu muhabiri Ahmet Şık yanına verildi; sonra Şık başka bir bölüme alındı. Ara ara kısa sürelerle başka tutuklular gönderildi İnan’ın yanına ancak daha sonra yine tek bırakıldı. Böyle ilginç bir uygulamaya maruz kalıyor. Konuyu Adalet Bakanlığı’na taşıdık ancak bugüne kadar hiçbir talebimize yanıt alamadık. Mesela, İnan’ın tutuklu başka arkadaşları yanına sevk edilmeyi istedi, bu talebe de bir yanıt gelmedi.
 
Silivri Cezaevi Savcılığı bu tür konularda karar vermeye yetkili değil. 9 No’lu Cezaevi ile ilgili hususlarla direkt Adalet Bakanlığı Cezaevleri Tevkif Genel Müdürlüğü ilgileniyor. Ancak ne olumlu ne de olumsuz herhangi bir yanıt gelmiyor bu kurumdan. Sadece avukatı olarak benim değil, İnan’ın kendi dilekçelerindeki talepleri de karşılıksız kalıyor. Böyle olunca biz fiilî olarak taleplerimizin reddedildiği sonucuna varıyoruz.
 
Görüşmelerinizden biraz bahseder misiniz?
 
İnan kendisi dışında kimseyi görme şansına sahip olamadığı için (gardiyanlar hariç) bir avukat görünce mutlu oluyor ve doğal olarak heyecanlanıyor. Çünkü dışarıya, hayata, dünyaya, olan-bitene ve ülkeye dair bir şeyleri konuşmak, paylaşmak istiyor; dava konusu en son konuşulan konu oluyor. Mâlum ülkede bu kadar çok tutuklu gazeteci varken ve siyasi muhalifler yargılanırken kendi durumunu çok özel bulmuyor. Bir başka deyişle rehin olarak tutuklanan binlerce yurttaştan biri olduğunun ayırdında olunca davayı pek önemsemiyor.
 
Diğer cezaevlerinde haftada bir gün uygulanan 3 saatlik sosyal ortam-spor etkinliğine katılma hakkı kullandırılmıyor. Daha doğrusu, tek başına spor salonuna çıkması ve kendisi ile! sosyal ve sportif aktiviteye katılması isteniyor. İnan, bunu saçma ve anlamsız  bir uygulama olması nedeniyle kabul etmiyor.
 
Avukat görüşü kameraya kaydediliyor mu?
 
FETÖ davalarından tutuklu olanların hem avukat görüşü sınırlı hem de görüşmeleri çifte kamera ile kayıt altına alınıyor. Ben buna bizzat Nazlı Ilıcak örneğinde şahit oldum. Bakırköy Kadın Cezaevi’nde Ilıcak avukatı ile görüşürken, başı örtülü kadın bir gardiyan başlarında bekliyor ve görüşmeler farklı açılara odaklanmış iki kamera ile kayıt altına alınıyordu. Eğer avukatla müvekkili arasında gardiyanların uygun bulmadığı bir konuşma geçmişse, “Görüşme bitmiştir” denilip, görüş yarıda kesiliyor. Ancak bu uygulama bizde yok çok şükür.
 
Mektupları neden aylarca yerine ulaşmıyor ya da aylarca mektup alamıyor Kızılkaya?
 
Gerekçesini bilmiyoruz. Misal, iki ay önce meslektaşlarına gönderdiği mektup dün gazeteci arkadaşlarına ulaştı. Ona gelen mektuplar ya hiç ulaşmıyor ya da aylar sonra geliyor. Hattâ kendisi ile ilgili bir süre önce yazarlar ve gazeteciler tarafından başlatılan kart gönderme kampanyasından hiçbir kart eline geçmemiş.
 
Ancak HDP’nin tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile düzenli mektuplaşıyorlar. İkisi eski arkadaş. Selahattin Bey’in mektubu bir seferinde 10 günde ulaşmıştı. Ancak bu tümüyle istisnai bir durumdu. Birbirlerine moral veriyorlar o yazışmalarda. Şakalaştıkları bile oluyor.
 
Tutukluluğa itiraz için Anayasa Mahkemesi ya da AİHM’e başvurdunuz mu?
 
Anayasa Mahkemesine hem gazete kapatmasına hem de tutuklamayla ilgili başvuru yaptık. Fakat geçen eylül ayında yaptığımız başvuruya bir yanıt gelmedi. Nezaketen, “Evet, başvurunuzu aldık inceleyeceğiz” mektubu bile gelmedi. İnan’ın tutukluluğundan kısa bir süre sonra hakkında dava açılıp yargılama başladığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru şartları oluşmuş değil. 22 Ağustos’ta tutuklanmasının ardından, 23 Kasım’da iddianamesi hazırlandı ve 29 Aralık 2016’da yargılama başladı.
 
23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde davaya bakması için ikinci bir heyet oluşturuldu. Bu ne anlama geliyor?
 
Bu heyet oluşumu 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki “FETÖ” davalarının yoğunluğu nedeniyle, mahkemeye ek bir heyet daha oluşturularak dosyaların paylaştırılması amacıyla gerçekleştirildi. Bizim dosya 2. heyet olarak adlandırılan mahkemede görülecek.
 
KIZILKAYA HAKKINDAKİ SUÇLAMA
 
2015 yılında çatışmasızlığın sona ermesinin ardından Özgür Gündem’in karşılaştığı baskı ve art arda açılan davalara karşı dayanışma göstermek amacıyla çok sayıda yazar, gazeteci ve entelektüel birer gün süreyle gazetenin genel yayın yönetmeni oldu.
 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Hasan Cemal, Can Dündar, Aydın Engin, Tuğrul Eryılmaz, Necmiye Alpay, Aslı Erdoğan, Şebnem Korur Fincancı ve Erol Önderoğlu’nun da bulunduğu 56 kişiden 50’si hakkında soruşturma başlattı ancak 36’sının dosyası davaya dönüştü. Gazetenin yayın danışma kurulu üyesi yazar Aslı Erdoğan 4,5 ay, dilbilimci Necmiye Alpay ve Zana Bilir Kaya dört aylık tutukluluğun ardından geçen yılın Aralık ayında tahliye edildi. Kızılkaya, gazetenin Sorumlu Yazı İşleri olduğu gerekçesiyle tüm davalarda sanık olarak yer aldı.
 
Daha sonra bazı davalar ana davadan ayrıldı. O davalardan birinde gazeteci Murat Çelikkan, bir günlüğüne nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığı için 1 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve Kırklareli Cezavi'ne kondu.
 
Özgür Gündem gazetesinin 16 Ağustos’ta “geçici” olarak kapatılmasının ardından Kızılkaya ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana Bilir Kaya tutuklandı. Özgür Gündem bir yılı aşkın bir süredir kapalı. Gazete bir süre sonra Özgürlükçü Demokrasi adıyla yeniden bayilerde yerini aldı.
 
“Terör örgütü üyeliği” suçlaması yöneltilen Kızılkaya savcılık ifadesinde, “Haberleri hazırlarken PKK/KCK örgüt yöneticilerinden veya üyelerinden herhangi bir talimat almalarının söz konusu olmadığını, tamamıyla haber kaynaklarına dayanarak muhalif bir anlayışla haberleri yaptıklarını” söylemişti.
 
Buna karşın savcılık, “İdeolojisi PKK/KCK terör örgütünün sözcüsü olan bir gazetede bilerek Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak yer almasının dahi örgütün nihai amacını desteklediği, örgüt adına hareket ettiğinin kanıtı olduğu” iddiasıyla Kızılkaya’nın tutukluluğunu istemiş ve Kızılkaya 22 Ağustos’ta tutuklanmıştı.