“Zaman yazarlarına 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet talebi”
Zaman gazetesi yazarları ve çalışanları hakkında istenen insafsız cezalar basının ilgisini çekmedi.
12.04.2017
Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Mümtaz’er Türköne’nin de aralarında bulunduğu 30 kişi hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Cumhuriyet habere ön sayfasının altında, “3’er kez müebbet hapis istendi” başlığıyla yer verdi ve “Zaman gazetesi iddianamesi tamamlandı. Gazeteciler Şahin Alpay ve Mümtaz’er Türköne’nin de aralarında bulunduğu 30 kişi hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi” dedi.
Evrensel gazetesi birinci sayfasının altındaki habere, “Zaman yazarlarına müebbet talebi” başlığını attı ve “Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtaz’er Türköne’nin de aralarında bulunduğu 30 kişi hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet istendi” ifadelerini kullandı.
Sabah gazetesi haberi ön sayfasının altından, “FETÖ tetikçilerine 3’er kez müebbet istemi” başlığıyla anonsladı.
Star gazetesi manşetin altındaki haber için, “Zaman’ın darbe afişleri iddianamede” başlığını kullandı ve “FETÖ’nün yayın organı Zaman’ın çalışanlarına yönelik iddianamede 30 kişi hakkında ‘darbeye teşebbüs’ten 3’er kez müebbet istendi. Reklam afişleri iddianameye girdi” dedi.
Hürriyet habere ön sayfasının altında, “30 gazeteci için 3’er kez müebbet” başlığıyla yer ayırdı. Haberde, “Kapatılan Zaman gazetesinin çalışanları hakkında yürütülen FETÖ soruşturmasının iddianamesi tamamlandı. Yazarlar Mümtaz’er Türköne ve Ali Bulaç da dahil 30 çalışan için 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15’er yıla kadar hapis isteniyor” ifadeleri yer aldı.
“Savaş suçu yolu açıldı”
Cumhuriyet gazetesi manşetin yanında, “Savaş suçu yolu açıldı” başlıklı habere yer verdi ve “ABD’de tutuklu bulunan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Atilla hakkındaki iddianame, Sarraf için hazırlanan iddianameyle birleştirildi. İddianamede İran’ın Irak ve Suriye’ye ‘silah, savaşçı göndermesine’ ilişkin detaylar yer aldı. ABD, Sarraf’ın Halkbank yöneticilerine rüşvet verdiğine dair kanıtlar olduğunu açıklamıştı” dedi.
“Darbe iddianamesindeki bakan kim?”
Evrensel gazetesinin sürmanşetinde, “Darbe iddianamesindeki bakan kim?” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “‘Yurtta Sulh Konseyi’ iddianamesi, ’15 Temmuz’un siyasi ayağını tespit edemedik’ diyen Darbe Araştırmaları Komisyonu Başkanı Reşat Petek’i yalanlıyor. İddianamenin ‘Mülkiye İmamları’nın anlatıldığı bölümde ‘İçişleri Bakanı üzerinde nüfuz kullanan örgüt, kaymakam seçimi ve tayinleri ile valiler kararnamelerinde özellikle etkili olmuş, örgüt dışından seçilen bir iki kaymakamın neden alındığının hesabını bakana sormaya cüret edecek hale gelmiştir’ ifadelerine yer veriliyor. Ancak bakanın adı açıklanmıyor. AKP ilk iktidar olduğunda kurulan 58. hükümetten bu yana İçişleri Bakanlığı yapan isimler şöyle: Abdülkadir Aksu, Beşir Atalay, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala, Süleyman Soylu. Bu isimlerden Şahin dışındakiler hala AKP içinde yer alıyor. Seçim dönemlerinde ve 1 Kasım öncesi kurulan geçici hükümette atanan içişleri bakanlarının da ‘Erdoğan’ın güvendiği isimler’ olduğu biliniyor. Cemaatin bu bakanlardan hangisi ya da hangileri üzerinde nüfuz kullandığı sorusu ise hala yanıt bekliyor” ifadeleri kullanıldı.
“‘Sessiz devrim’ OHAL’e döndü”
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “‘Sessiz devrim’ OHAL’e döndü” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un rejim itirafını yaparken ‘Sessiz değil gümbür gümbür bir devrim’ demesi, 2014’te yayımlanan ‘Sessiz devrim’ kitabını gündeme getirdi. Erdoğan, kitabın önsözünde OHAL’in, idam cezalarının kaldırılmasını ‘sessiz devrim’ diye tanımlamıştı. Erdoğan, bugün tartışılan yasal düzenleme ve uygulamaların o dönem yürürlükten kaldırılmasını demokratikleşme olarak sıralamıştı. Erdoğan, milletvekilliğinin daha güvenceli hale getirilmesi, gözaltı koşullarının iyileştirilmesi ve farklı dillerde propaganda yapılabilmesiyle övünüyordu” ifadelerine yer verildi.
“Öve öve bitiremiyorlar, oysa tel tel dökülüyor”
Birgün gazetesi manşetinde, “Öve öve bitiremiyorlar, oysa tel tel dökülüyor” başlıklı habere yer verdi: “Referandum öncesi icraatlarını öven AKP’nin öne çıkardığı uygulamaların başında sağlık sistemi geliyor. Birgün olarak günümüzü hastanede geçirdik, yurttaşın sorunlarını dinledik. Hastanelerdeki hastalar 2011’de hayata geçen ‘merkezi hastane randevu sistemi’nden son derece şikayetçi. Telefonla veya internet üzerinden alınan randevular en erken 3 ay sonrasına veriliyor. Kanser şüphesi olan kişilerin makroskopi, emar, kolonoskopi gibi tetkikleri için de aylar sonraya randevu verilmesi, binlerce hastanın ölüme terk edilmesi ile sonuçlanıyor. Hastanelerde uzman doktor bulmanın zorluğunun yanı sıra, tedavi boyunca her randevuda farklı bir hekime görünmek durumunda kalınıyor. Ceplerinden çıkan ilaç ücretleri katlanarak artıyor. Fadime Ç, adlı yurttaş ‘Bir randevu almak için 4-5 sefer arıyoruz. Sarayda yaşayan bizi anlamıyor, üç kontöre ihtiyacımız olduğunu bilmiyor’ dedi. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Mengüç, bazı kanser ilaç firmalarının, Türkiye’deki yasak ve uygulamalar nedeniyle ilaç vermediğini söylüyor.”