“Tek adam keyfiyetini reddediyoruz!”
Evrensel gazetesi, Danıştay’ın Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini onaylayan kararına tepkileri manşetine taşıdı
21.07.2022
Evrensel gazetesi manşetinde, “Tek adam keyfiyetini reddediyoruz!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Danıştay duruşmalarında İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadın avukatlar, temel haklara ilişkin sözleşmeden çekilme yetkisinin ‘tek adam keyfiyetine’ devredilemeyeceğini söyledi: ‘Bu sözleşme şiddete karşı mücadele etmekten geri durmayan kadınların imzasını taşıyor.’
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, kararı ‘Tek adam rejiminin keyfiliğine hukuki bir kılıf’ olarak niteledi. Gürkan, ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, mücadelesi sürecek. Herkesi sözleşmeye sahip çıkmaya çağırıyoruz’ dedi.
“Zaxo’da katliam”
Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “Zaxo’da katliam” başlıklı haberinde, “Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zaxo kentine bağlı Derkarê beldesinin Perex köyünü top atışlarıyla bombaladı. Bölgede piknik yapan Arap turistler bombardımanın hedefi oldu. Saldırıda ilk bilgilere göre 8 kişi hayatını kaybetti. 17’nin üzerinde yaralının olduğu belirtildi. Ölü ve yaralılar arasında kadın ve çocukların da olduğu ifade edildi.
Zaxo Kaymakamı Muşir Beşir, yaşamını yitirenlerin Arap turistler olduğunu aktardı. Ölü ve yaralı sayısının artabileceği ifade edildi. Türkiye’nin saldırılarının ilk olmadığını belirten yurttaşlar, bu katliamların önünü açanın KDP olduğunu ifade etti. KDP-Türkiye işbirliğine de tepki gösteren yurttaşlar, saldırılar karşısında herkesi net tutum almaya davet etti” ifadelerine yer verdi.
“Aile hekimine kira kıskacı”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Aile hekimine kira kıskacı” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Artan emlak fiyatları Aile Sağlığı Merkezleri’ni (ASM) de etkiledi. Pek çok ASM, mülkiyeti özel kişilere ait olan binalarda hizmet veriyor ve son dönemde fahiş kira bedelleri nedeniyle ev sahipleri ile sıkıntı yaşıyor. ASM’nin kira sözleşmesi bitmeden binayı tahliye etmek isteyen mülk sahipleri de var, hekimi mahkemeye veren de… Aile hekimleri, kamu sağlığı hizmeti verdiklerini ve ASM binalarının kamu binaları olması gerektiğini vurgulayarak, sorunun çözümü için Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce gereken adımları atması gerektiğini söyledi.
Düzce’de 2005 yılında pilot uygulama ile başlayan, ardından kademeli olarak yurt geneline yayılan aile hekimliği sisteminde sorunlar her geçen gün daha da katmerleşiyor. Çoğunluğu özel mülklerde hizmet veren ASM’lerde aile hekimleri önce hizmet verecek bina buluyor ve kiralamasını yapıyor, ardından kendilerine verilen cari gider ödemesi ile binanın fiziki şartlarını, iç donanımını düzenliyor. Aile hekimleri son günlerde, ya kiracı durumda oldukları binanın satışı ya da mülk sahiplerinin istediği yüksek kira bedelleri ile yaşadıkları sorunlarla da gündeme geliyor. Bu sorunları yaşayan hekimlerden biri de Antalya’da aile hekimliği yapan Dr. Alper Bağcı.
Aynı zamanda Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Hukuk Komisyonu üyesi de olan Bağcı, Konyaaltı’nda aile hekimliği yaptığını belirterek ‘Konyaaltı’nda 40 tane aile hekimi ve 14 ASM binası var. Bu binaların da yalnızca biri kamuya ait. Binalar apartman dairelerinin, camilerin alt katlarında sağlık kurumu bile olacak yerler değil’ dedi. Devletin verdiği cari gider ödemesinin artan enflasyon karşısında yetersiz kaldığına dikkat çeken Bağcı ‘Son aylarda, hatta son bir yılda artan enflasyon ve hayat pahalılığı, ekonomik kriz hem ev hem işyeri kiralarını arttırdı. Konyaaltı’da kiralar o kadar uçtu ki 1+1 bir evin kirası 25 bin lira. Mülk sahibi ile mahkemelik olmuştuk. Mahkemeden dün karar çıktı ve ay sonuna kadar tahliyemiz isteniyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşmeler gerçekleştirdik, kamuya ait olan bir ASM’ye geçme durumumuz var’ diye konuştu.”
“Liberalizmden kamuculuğa”
Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Liberalizmden kamuculuğa” başlıklı haberinde, “Avrupa’da özel enerji şirketleri krizle karşı karşıya. Fransa’da elektrik üretim ve dağıtım şirketi EDF’nin yüzde 15.9 hissesi yaklaşık 9.7 milyar Avro karşılığında ‘yeniden millileştirme’ kararı aldı. Şirketin yüzde 84 hissesini elinde bulunduran Fransa’nın kamulaştırma nedeni olarak şirketin mali zorlukları da gösterildi. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası başlayan doğalgaz krizi sonrası Almanya ise ülkenin en büyük enerji şirketlerinden Uniper’e kaynak aktarma hazırlığında.
Almanya ayrıca ‘stratejik’ öneme sahip enerjide kömür kaynaklarını ön plana çıkarıp ‘dışa bağımlılığı’ azaltmak için girişimde bulundu.
Avrupa’da bunlar yaşanırken gözler Türkiye’ye de çevrildi. ‘Enerji güvenliği’ tartışmalarının Türkiye’ye yansımasını Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Mahir Ulutaş değerlendirdi. Ulutaş, ‘Devletler, stratejik öneme sahip enerji yönetiminde, kamunun çıkarını göz önünde tutarak enerji tekellerini kamulaştırmalıdır’ dedi” ifadelerine yer verdi.
“Kınama var, operasyona onay yok”
Karar gazetesi manşetinde, “Kınama var, operasyona onay yok” başlıklı habere yer verdi:
“Moskova ve Tahran masada başka sahada başka… Üçlü zirvenin ortak bildirisinde PYD-YPG ismi geçmeden de olsa Türkiye’ye dönük tehdide işaret edildi. ‘Terörle ortak mücadele ve sınır ötesi saldırılara karşı durma kararlılığı’ vurgulandı. Ancak liderlerin mesajlarında operasyona kapı kapatıldı. Putin dışarıdan müdahaleye karşı çıktı. Reisi ‘Suriye sınırlarının ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmadı’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İranlı mevkidaşı Reisi ve Rusya lideri Putin’in bir araya geldiği Tahran’daki üçlü zirvenin en kritik gündem başlıklarından biri de Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu oldu. Erdoğan görüşmeler öncesi ‘Terör odaklarını Suriye’den atmakta kararlıyız’ dedi. Zirve sonundaki ortak bildiride de ‘Üç ülke sınır ötesi saldırılara karşı durma ve terörün her biçimiyle mücadelede kararlı’ ifadesi kullanıldı.
Ortak bildirideki tavır liderlerin açıklamasına yansımadı. Suriye’de siyasi çözüme vurgu yapan Putin, dışarıdan müdahaleye karşı çıktı. Reisi de ‘Sınırların ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmadı’ dedi. Bildiride İdlib maddesi de dikkat çekti. ‘Sahada sükunetin sağlanması için İdlib’le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizildi’ ifadesi Türkiye’ye yönelik mesaj olarak yorumlandı.”