Karar gazetesi manşetinde, “Ne okul sağlam ne hastane” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Afete hazırlıkta pilot il olan Maraş yıkıldıktan sonra yetkililer ‘Hazırlığımız İstanbul içindi’ bahanesini ileri sürmüştü. Ancak ‘24 yıldır depreme hazırlanan’ şehirdeki hastanelerin ve okulların da riskli denilerek boşaltılmaya başlanması ‘Demek ki İstanbul’un durumu Maraş’tan farksızmış’ dedirtti. Şimdi ‘Daha kaç çürük kamu binası var? AVM’ler, camiler ne durumda?’ soruları gündemde.
11 ilde yıkıma ve 46 binden fazla cana mal olan Kahramanmaraş depremleri sonrası gözler uzun yıllardan beri beklenen İstanbul depremine çevrildi. Maraş depremlerine ilişkin ‘Raporlar var, senaryolar yapılmış, tespit ve uyarılar var, neden tedbir almazdınız?’ tepkisi sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘Hazırlığımız İstanbul içindi’ dedi. Ardından 16 milyondan fazla nüfusu barındıran Türkiye’nin en büyük kentinde incelemeler başladı. İncelemeler sonrasında 93 okulun depreme karşı riskli durumda olduğu belirlendi. Okullara kilit vurularak öğrenciler başka yere nakledildi.
Yaşanan sorun bununla da bitmedi. Süren incelemelerde İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olan ve Türkiye’nin en kapsamlı hastaneleri olan Çapa ve Cerrahpaşa’nın yanı sıra köklü Haseki hastanelerinin de riskli durumda olduğu belirlendi. 2005 yılında Yapılan Kağıthane Devlet Hastanesi’ne de kilit vuruldu. Apar topar tahliye işlemi başlanan hastanelerde hastalar başka kurumlara gönderildi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün Çapa’nın Beylikdüzü ve Eyüp devlet hastanelerine Cerrahpaşa’nın ise İstanbul Eğitim Araştırma ile Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi’ne taşınacağını açıkladı. Cerrahpaşa’da polikliniklerin bir bölümünün sağlam binalarda devamına karar verildi.”
“AKP felaketin ta kendisidir!”
Birgün gazetesinin manşetinde, “AKP felaketin ta kendisidir!” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Hemen her doğa olayı felakete dönüşüyor. AKP iktidarı ise ders almamakta kararlı. Yangınlara rağmen söndürme ekipmanı azaldı. Faciaya böyle davetiye çıkarılıyor.
Orman Genel Müdürlüğü’nün geçen yıla dair mali verileri ile faaliyetlerini içeren raporları, ormanları küle çeviren yangınlardan ders alınmadığını ortaya koydu. Filosundaki yangın söndürme aracı sayısını artırması beklenen müdürlüğün, 2022’yi 2021 yılına göre 17 adet daha az yangın söndürme aracı ile tamamladığı tespit edildi. Müdürlüğün raporlarında, geçen yıl toplam 12 bin 799 hektar orman alanının alevlere teslim olduğu da belirtildi.
Toplam 2 bin 160 yangının kayıtlara geçtiği geçen yıl, 886 yangın, ‘Nedeni belirlenemeyen yangın’ olarak sınıflandırıldı. Nedeni belirlenemeyen yangınlar, ‘Yangınların çıkış nedeni’ listesinde ilk sırada yer alırken ‘İhmal-dikkatsizlik-kaza’ çıkış nedenli 830 adet yangın gerçekleşti. 2022’de 358 adet yangın doğal nedenlerle, 86 yangın ise kasıt sonucu başladı.
OGM, 2022’yi toplam 5 bin 121 adet iş ve koruma makinesi ile tamamladı. Önceki yılda OGM bünyesinde bin 67 yangın söndürme aracı bulunurken geçen yıl 17 yangın söndürme aracı filodan eksildi. Buna göre, OGM’nin 2022’deki yangın söndürme aracı sayısı kayıtlara, bin 50 olarak geçti. Orman yangınlarına müdahalede yeterli hava aracı bulunmadığı gerekçesiyle eleştirilen OGM’nin hava aracı filosu da raporlara yansıdı. 2021 yılında başlattığı çalışmalar kapsamında, ‘Türk Kuşu’ isimli VIP hangar için hazırlıklara devam eden OGM’nin envanterine kayıtlı yalnızca bir uçak olduğu belirlendi. 2022’de, yangınlara müdahale için 20 adet uçak kiralandığı bildirildi.
OGM’nin temsil ve tanıtma gideri de dramatik şekilde arttı. Buna göre, 2021 yılında 29 milyon 954 bin TL olan kurumun temsil ve tanıtma gideri, 2022 yılında 48 milyon 306 bin TL’ye kadar yükseldi.”
“Baba ben de öleceğim”
Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Baba ben de öleceğim” başlıklı haberinde, “Antakya’daki Elit Apartmanı’nda yaklaşık 150 kişi yaşamını yitirdi. Mümtaz Gövce o gece İstanbul’daydı. Enkaz altında kalan 10 yaşındaki kızı Elif , ‘Baba bak ben de öleceğim’ diyerek ses kaydı ve fotoğraf yolladı. Mümtaz Gövce, ailesini kurtarmak için her şeyi yaptı ama olmadı. Baba Gövce yaşadıklarını Cumhuriyet’le paylaştı:
-Şehir dışından getirttiğimiz kepçe ve vinçlere AFAD el koydu.
-150 kepçe ve 50 kadar vincin bekletildiğini gördük.
-Ayarladığımız iş makinelerini ara sokaklardan kaçırarak getirdik.
-AFAD ‘Canlı yok’ dedi, biz insan çıkardık.
-Alttaki dükkan kolonları tıraşladı, imar affından yararlandı.
-İnsanların yanında yalnızca millet vardı” ifadelerine yer verdi.