Demokrasi bir eşit yurttaşlık rejimi ise bu zulme, toplumu daha fazla bölüp parçalamadan son vermek gerekir.
“Mağduriyet anlatısı”, benim dilimde hakikat büken kabuller çeşidinden. Bir çeşit gözbağı.
Hidivlik, dünya operasının baş yapıtlarından birinin ortaya çıkmasına imza atarken, Osmanlı’daki opera serencamını da merak ettim…
Elbette yaralarından bilirsin. Hiçbir ders hatalar kadar öğretici değildir ne de olsa.
Hasan’a duyduğum yakınlığın nedeni, üzerimize vazife olmayan soruların cevaplarını aramak, “Bana ne lan!” diyememek huyumuz olabilir.
Eskiden televizyon mu vardı? Yol mu vardı? Telefon mu vardı? İnternet mi vardı? Sorular peş peşe sıralanıyor.
Hikâye aynı, ahtapotlar aynı. En güzel yanı, Meryem gibi ahtapotun kolunu kesmek ve isyankar olmak.
Doğu’ya doğru gidip kaybolan Yahudiler, her şeyi unutup Türk olmuşlardır. Türk olunca da bu sefer yeniden Batı’ya dönmeye kalkmışlardır...
Rusya yüz elli bin askerle komşu ülke topraklarına girdiyse, taş taş üstünde bırakmıyorsa, mesele bu değildir. Sorun bakalım, niye girmiş!
Asıl hatırlamak istediklerimiz için yer açmışız. Çok sevmişiz hatalarımızı. Hem hayattakileri hem hafızadakileri…
Güncel bilgilerilerden /duyurulardan haberdar olmak için mail listemize kayıt olun.