2016’da Habercilik 2 : Türkiye’yi Ne Bekliyor?

Basını özgür olmayan bir ülkede yeni teknolojileri kullanmaya başlamak lüks değil, tersine bir özgürlük için etkin mücadelenin de bir gereği

MEHMET ATAKAN FOÇA

24.12.2015

Profesyonel gazetecilerin ve dijital medyacıların 2016’da gazeteciliğin ve yayıncılığın nerede olacağına dair öngörülerini bir önceki yazıda toparlamaya, ortaklaşan noktalara işaret etmeye çalışmıştım.
 
Yeni medya ve gazeteciliğin geleceği gibi konular hakkında konuşmak Türkiye’de ne yazık ki belli bir sıraya tabi. Mesleğin geleceğine odaklanan çalışmalar, mesleğin bugünkü ahvalinden nasıl çıkacağına odaklanan çalışmaların gölgesinde ilerliyor.
 
Basın özgürlüğü yekpare bir sorun olarak karşımızda yükselmeye devam ederken dünyanın akıl almaz hızda geliştirdiği teknolojilere bakakalıyoruz. Türkiye’de bir türlü sıra yeni habercilik teknolojilerine gelemiyor. Gerçekten böyle olmak zorunda mı? Basın özgürlüğü birinci meseleyken habercilik teknolojileri ikincil mi? Yeni dijital yolları sansürü aşmak, basın özgürlüğü mücadelesini büyütmek, daha çok kitleye ulaşmak için kullanamaz mıyız?
 
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, eski BBC Türkçe çalışanı Beril Eski, eski Milliyet çalışanı Gülsin Harman, Al Jazeera Türk çalışanı Şükrü Oktay Kılıç ve eski Al Jazeera Türk çalışan Nigar Hacızade’ye 2016’da Türkiye’deki gazetecileri neyin beklediğini, gazeteciliğin önümüzdeki yıllarda alacağı görünümü ve tabii ki bunda dijitalin payını sorduk.
 
Mustafa Kuleli: “Dijital becerileri olmayan gazeteciler için gelecek yok”
 
TGS Akademi deneyimi üzerinden dijital geleceği yorumlayan Kuleli’ye göre gerçekten habercilik yapacaksak bu ancak yeni teknolojiler sayesinde olacak:
 
Türkiye gibi ülkelerde hükümet baskılarını berhava etmenin yolu da buradan geçiyor. Bu sebeple 2015’te gazetecilere yönelik 4 ayrı yeni medya eğitimi düzenledik. 2016’da da devam edeceğiz. TGS Akademi’nin gördüğü ilgi medya çalışanlarının bu konuda ne kadar aç olduğunun kanıtı.”
 
Mustafa Kuleli ayrıca kendisine gönderilen kriptolu belgeleri habere dönüştüremeyen gazetecinin sektörün gözdesi olarak kalmasının imkansız olduğu görüşünde:
 
“Yani dijital becerilerle donanmamış gazeteciler için bir gelecek yok. Dolayısıyla biz aslında üyelerimizin sektör dışına düşmemesi için de uğraşıyoruz. Konunun bizim açımızdan hassasiyeti buradan geliyor.”
 
Beril Eski: “Teknoloji habercilikle bütünleşmeli”
 
Beril Eski ise sorunun habercilik yapanlarla haber teknolojilerine odaklananların farklı kişiler olmasından kaynaklandığını söylüyor:
 
“Haber teknolojileri, örneğin bir videonun veya fotoğrafın doğrulanması çok zaman alabiliyor. Dolayısıyla buna zaman ayıran kişi, haber yazımına ve haberin görseline zaman ayırmakta zorlanabiliyor. Dünyadaki büyük medya kurumları da doğrulama çalışmasının yapıldığı departmanları ayırma yoluna başvuruyor ya da örneğin bir kişiyi bir ülkenin veya bölgenin doğrulanması ile görevlendiriyor.

Bu yapılanma uzmanlaşma açısından anlamlı. Ama yeni medyaya geçişte gelişen teknolojilerin habercilikle daha fazla bütünleşmesi gerekiyor. Reuters Institute for the Study of Journalism'in bu yıl yayımladığı Digital News Report, Türkiye'de kentli nüfusun %67'sinin haberleri sosyal medyadan okuduğunu ortaya koyuyor. Bu da nüfusun zaten yeni dijital yolları habere erişim için kullandığını kanıtlıyor. Dijital gazetecilikte en önemli olgu doğru ve hızlı haber gibi görünüyor fakat algoritmaların doğru kullanılması, zaman aralığının iyi seçilmesi gibi noktalara dikkat edildiğinde haber çok daha fazla kitleye ulaşabiliyor.

Teknolojiye hakim bir gazeteciliğin de her zaman basın özgürlüğü açısından çok daha etkin olacağına ve bazı kanalları açacağına inanıyorum.”
 
Şükrü Oktay Kılıç: “Yeni yapılar ana akıma dönüştü, zorlayıcı güce ihtiyaç var”
 
Şükrü Oktay Kılıç’a göre geçtiğimiz sene sosyal medya platformlarının haber organizasyonları için birer trafik kaynağından çok daha fazlası olduklarını kanıtladıkları bir yıl oldu:
 
“2016'da habercilikte daha çok ve güçlendirilmiş sosyal/mobil videolar, animasyon, infografik, interaktif içerikler kullanıldığını göreceğiz. Haber organizasyonları, mesajlaşma ve chat uygulamalarını daha etkili kullanmanın yollarını arayacaklar. En önemlisi; sanal gerçeklik teknolojisinin, yakın gelecekte sektörde oyunu tamamen yeniden şekillendireceğini daha somut bir şekilde anlayacağız.
 
Türkiye'de yeni medya haberciliği, anaakım tarafından önemi fark edilen fakat tamamen görüntülenme rakamlarına endeksli rekabet ortamında atılınması cesaret isteyen bir alan olarak kalmaya devam ediyor. Bu konuda büyük kuruluşlarda henüz hayata geçmeyen bazı kıpırdanmalar olduğunu biliyoruz. Haberciliği esas alarak onları zorlayacak yeni oyuncular çıkmadığı sürece anaakımdan çok radikal hamleler beklemek hayâlcilik olur. Bu potansiyele sahip olan yeni yapılar, anaakımı dönüşüme zorlamak yerine kendileri onlara dönüştü. Zorlayıcı bir güç olmadığı sürece kimse rahatını bozmayacak gibi gözüküyor. Belki 2016'da değil fakat bu dönüşüm Türkiye'de de mutlaka yaşanacak.”
 
Nigar Hacızade: “Ana akım yeniliğe ihtiyaç duymuyor”
 
Nigar Hacızade, basın özgürlüğü meselesinin yeni nesil habercilik yöntemlerinden daha önemli olduğunu ancak birini mesele edinmenin diğeri konusunda çalışmaya engel olmadığını ifade ediyor:
 
“Dijital teknolojiler baskının hissedilmediği alanlarda da kullanılabilir, propaganda aracı olarak da, sansürü aşmak için de. Herhangi bir yeniliği uygulamak araştırmayı, yönetimi ikna etmeyi, personeli eğitmeyi ve başarısızlığı da göze alarak deneme sürecinden geçmeyi gerektiriyor. Türkiye'de hali hazırda baskı gören ve görmeyen medya bu anlamda yeniliğe gitmiyorsa bu basın özgürlüğünün olmamasından değil, o veya bu sebepten ihtiyaç görülmediğinden ya da talep hissedilmediğindendir. Bunu kaynak sıkıntısı yaşamayan ana akım medya için söylüyorum elbette.“
 

Gülsin Harman: “Medya özgür olmadıkça, dijital bizim için lüks”
 
Gülsin Harman ise Türkiye’de haberciliğin dijital yollara adapte olması konusunda umutsuzluk içerisinde:
 
“Gazeteciliğin teknolojiyle aldığı yeni halleri yakından takip etmek günümüzde işini hakkını vererek yapmak isteyen her haberci için bir zorunluluk. Fakat gelin görün ki bu zorunluluk, Türkiyeli haberciler için bir lükse dönüşmüş durumda. Kuşatma altındaki şehirlerden sağlıklı haber akışı sağlanamazken, ana akımda propaganda haberin yerine geçmişken 'podcastlerin yükselişi, veri gazeteciliğinde farklı görselleştirme, dijital habercilikte app'lere kayış' kimin umurunda?
 
Dijital gazeteciliğin geldiği noktayla Türkiye'de haberciliğin yapılış biçimlerine baktığımızda çok kabaca yapabileceğim benzetme; matbaayla Avrupa'dan yüzyıllar sonra tanışmamıza benzer bir haldeyiz. Sansür ve baskıdan uzak, özgür bir medya atmosferimiz olmadığı sürece, yeni formların takip edilmesinin ya da kullanılmasının beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Belirttiğim en temel şartlar yerine getirilmeden yeni dijital yolların da daha en baştan tıkandığı fikrindeyim.”
 
2016, yetişkinlik için son şans
 
2016’ya dair benim yorumlarım bir güzel birkaç da kötü haberi içeriyor. Güzel haberden başlayalım; haberin üretimi ‘büyük oranda’ hala iyi habercilere ve içerik üreticilere ihtiyaç duyuyor. Robotlar ele geçirene kadar haberciler yaşamayı sürdürecek. Payımıza düşen kötü haberler ise şunlar; haber siteleri birkaç sene içerisinde eski işlevlerini yitirebilir, Türkiye’deki basın özgürlüğü mücadelesini ve okurların haber alma hakkına sahip çıkma algısını büyütemezsek iyi haber ve iyi içeriği uzunca bir süre daha göremeyebiliriz, teknoloji ve tasarıma hakim yapılar bunu başkasının içeriğini satma anlayışıyla büyük egolar yaratmak için kullanmayı sürdürmeye devam ederse kitlelerini kaybedebilirler ve son olarak ana akım teknolojisini ve algısını yenileyemezse ulusal ve küresel düzeyde büyük bir eziklikle yoluna devam edecek.
 
2016’da medya (yurttaşından anaakımına) birbirinin tıpkısı içerikleri, okuru aptal yerine koyan tık tuzaklarını rafa kaldırmak için son şanslarını yaşayacak. Bugün piyasada başarılı iş ortaya koyduğunu iddia eden hiçbir medyanın gerçek ve sağlam bir kitlesi yok. Bunun en büyük sebebi de medyaların hiçbirinin gerçek ve sağlam olmaması.
 
Benim dijitalin gücünü arkasına alanların, sansürü aşabileceklerine dair naif bir inancım var. Önümüzdeki yıl ne getirir bilinmez ancak bu inancı korumayı sürdüreceğim. Troller ve kötü niyetli kişiler haber sitelerindeki yorum kısımlarını, Twitter’daki kişisel hesaplarımızı istila etmiş durumda. Bunlardan nasıl arınacağımızı ve içeriğimize katkı sağlayacak kişileri nasıl bulacağımızı (ve tabii ki nasıl küstürmeyeceğimizi) öğrenmemiz gerekiyor. Ergenlik çok uzun sürdü, yetişkinliğe geçme zamanı.