“Odama giren çıkanı izlediler”

Cumhuriyet’te Can Dündar’ın Celal Kara röportajı devam etti. YPG’nin Kobane zaferi ve Yunanistan seçimleri gazetelerin ana gündemi oldu

29.01.2015

17 Aralık savcısı Celal Kara’nın açıklamaları, Cumhuriyet gazetesinin sürmanşetinde “Odama giren çıkanı izlediler” başlığıyla verildi: “‘Acaba bir sabotaj olur da bunlar evrakları yok eder mi’ diye düşündüm. Ben yokken içeri girişi engellemek için kapıya güvenlik görevlisi koydurttum. Sonra o güvenlik görevlisi, ‘Savcım, koridoru gören kamera sizin kapıyı görmüyor. İleriyi görüyor. Kamerayı kapıya çevirelim’ dedi. İlk anda bir şey demedim. Sonra duyumlar gelince şüphelendim. Odama giren çıkanın izlendiğini anladım.”

“ABD Türkiye’yi durdurmalı”

Beşar Esad’ın Foreign Affairs dergisine verdiği röportajdaki Tayyip Erdoğan ve Türkiye ile ilgili sözleri sadece Taraf gazetesinin ön sayfasında yer buldu. “ABD, Türkiye’yi durdursun” başlığıyla verilen haberde, “ABD’nin prestijli dergilerinden Foreign Affairs’e konuşan Esad, ABD’den Türkiye ile ilgili beklentisini şöyle açıkladı: ‘Türkiye radikal dinci gruplara silah taşıyor. İç savaş büyüyor. ABD Türkiye’yi durdurmalı” denildi.

“Dışişleri’nde ‘fahri’ krizi”

Bugün gazetesinin sürmanşetinde, “Dışişleri’nde ‘fahri’ krizi” başlıklı haber yer aldı: “‘Paralel’ paranoyası Dışişleri’ne sıçradı. Büyükelçilikler tek tek aranıp fişlenen fahri konsolosların görevden alınması istendi. Bir fahri konsolos skandalı anlattı: ‘Temsil ettiğimiz ülkelerin büyükelçileri tarafından birkaç ay önce ‘acil koduyla’ çağrıldık. ‘Türk Dışişleri Bakanlığı sizin görevinize son vermemiz için bize baskı uyguluyor. Sizden çok memnunuz ama durum ortada’ dediler. Bu baskıdan çok rahatsız olduklarını ifade ettiler. Ardından ‘Başınıza bir şey gelmesin diye isterseniz istifa edin. Bu süreç geçsin sizi tekrar fahri konsolosluk görevine getireceğiz’ diye konuştular.”

“Makul şüphe bile kalkıyor”

Zaman gazetesinde manşetin yanında, “‘Makul şüphe’ bile kalkıyor, polise sınırsız arama yetkisi” başlıklı haber yer aldı: “‘İç güvenlik paketi’ olarak bilinen ve TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen torba yasadaki bir düzenlemeyle seyahat özgürlüğü ortadan kalkıyor. Paket yasalaşırsa, 12 Eylül askeri yönetimi döneminde olduğu gibi polisler mahkeme kararı olmaksızın yol kesip üst ve araç araması yapabilecek. Bunun için mülki amirin iznine ihtiyaç duyulmayacak. Aramada ‘makul şüphe’ kriteri de bu düzenlemeyle ortadan kaldırılıyor. Böylece polis, istediği kişileri bir suç şüphesi olmasa bile arayabilecek.”

“Bu hırsızlık yargıyı yordu”

Taraf gazetesinin manşetindeki, “Bu hırsızlık yargıyı yordu” başlıklı haberde, “Yolsuzlukla suçlanan bakan çocukları soruşturmanın üzerinden bir yıl bile geçmeden verilen takipsizlik kararıyla aklanırken, yargı beş yıldır ‘bir kilo kıyma çalan çocuğa ceza verilsin mi, verilmesin mi’ diye tartışıyor. Trajikomik hikaye, 2009 yılında Malatya’da bir markette başladı. Bir kilo kıymayı tarttıran lise öğrencisi, parayı ödemeden ayrılınca yakalandı. Market zincirinin şikayetiyle dava açıldı. ’27 lira 28 kuruşluk kıyma hırsızlığı’ sabit görülünce çocuğa bir yıl hapis verildi. Yargıtay Genel Kurulu, 5 üyenin karşı oyuna rağmen cezayı bozdu” denildi. 

Haber Milliyet gazetesinin ön sayfasında ise, “Yargıtay ‘kıyma’dı” başlığıyla verildi: “Malatya’da marketten 27 TL’lik kıyma çalan çocuğa mahkeme 1 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Yargıtay 13. Dairesi, çocuğun cezasında indirim yapılmasını ya da ceza verilmemesini istedi. Buna itiraz eden başsavcılığın davayı taşıdığı genel kurul, çocuğun evde pişirip yemek amacıyla kıyma çaldığına dikkat çekti; bu hırsızlıkta ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.”