“Katliamda son bomba”
Günün dikkat çeken haberleri, Cumhuriyet, Taraf, Zaman ve Bugün gazetelerinin manşetinde yer aldı.
21.10.2015
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Katliamda son bomba” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “Ankara bombacılarından olduğu ileri sürülen Ömer Deniz Dündar ile ikiz kardeşinin ailesinin, onları kurtarmak için çalmadık kapı bırakmadıkları, Adıyaman Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye yansıdı. Polis, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na yaptığı başvurulardan sonuç alamayan baba Mehmet Dündar, oğlunu kurtarmak için Suriye’ye gitti ama eli boş döndü. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan baba Dündar, çocuklarının Dokumacılar grubundan Salih Küçüktaş, Mehmet İşbar ve Hüseyin Peri’nin de aralarında bulunduğu kişiler tarafından kandırılarak Suriye’ye götürüldüğünü söyledi. Suriye’ye gittikten bir süre sonra ablaları Songül Dündar’ı arayan ikizler, ‘Suriye’deyiz, iyiyiz, babam gelse de biz zor alır’ dedi” ifadeleri kullanıldı.
“Bomba malzemesini yakaladık, geri alıp sınırdan geçirdiler”
Zaman gazetesi manşetinde, “Bomba malzemesini yakaladık, geri alıp sınırdan geçirdiler” başlıklı habere yer verdi. “Sınırdaki bir emniyet müdürünün isyanı” üst başlığıyla verilen haberde, “102 kişinin hayatını kaybettiği Başkent katliamını düzenleyen iki canlı bombanın Suriye’den Gaziantep’e, ardından Ankara’ya kadar rahatça ulaşmasının perde arkasına dair çarpıcı bir ayrıntı ortaya çıktı. Sınırda görev yapan ve isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir emniyet müdürü, IŞİD örgütüne operasyonların engellendiğini söyledi. IŞİD’in gümrük kapısından kimyasal madde, amonyum nitratlı gübre, şeker, boru ve metal parçalar geçireceği ve bomba yapımında kullanacağı bilgisine ulaştıklarını ifade etti. Operasyonun nasıl engellendiğini şöyle anlattı: ‘İçeri geçirilen parçalar, bomba yapımında kullanılan malzemelerdi. Operasyonla bütün mallara el koyduk. Türk vatandaşı satıcılar gözaltına alındı. Bilirkişi bu malzemelerden kolayca bomba yapılacağı yönünde rapor hazırladı. Buna rağmen satıcılar dava açıp malzemeleri geri aldı ve sorunsuz şekilde Suriye’ye soktu. IŞİD’in benim merkezimi bile bombalayacağından korkuyorum. Vatandaş nasıl güvende olsun?’” ifadeleri yer aldı.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi gözaltına alındı
Katıldığı bir televizyon programında, “PKK terör örgütü değildir” diyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi gözaltına alındı.
Haber hiçbir gazetenin ön sayfasında yer bulmadı.
“Toplumu vampir gibi sömürdük”
Nokta dergisi, “AKP Günlükleri”nin devamını yayınladı. Haberi sadece Taraf ve Sözcü gazeteleri birinci sayfasına taşıdı.
Taraf sürmanşetindeki habere, “Toplumu vampir gibi sömürdük” başlığını attı: “Nokta, AKP günlüklerinin ikincisini yayınladı. Tarih 31 Ağustos 2015: Taner Yıldız: Bu heyet Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki dili koordine eden bir çalışma yürütecek mi? Bunu çözmeden yola çıkarsak duvara toslama ihtimalimiz çok fazla. Mücahit Arslan: Eğer 7 Haziran öncesi yaşanan gerilimin yarısı dahi bu kampanyada yaşansa 3-4 puan kaybederiz. Yüzde 35’in altına ineriz. Mahir Ünal: Elimizde bir pipet, toplumdaki her duyguyu sömürdük. Buna psikolojide ‘duygusal vampirlik’ deniliyor. Taha Özcan: CHP’liler 35 saat boyunca bize ters düşecek tek bir başlık açmadılar, teklif dahi etmediler… Ne yapacaksak MHP’yi tahrik etmeden yapmalıyız. Yoksa kaset krizinde yaşandığı gibi taban MHP’de kenetlenebilir.”
Sözcü manşetten verdiği haber için, “AKP’de yüzde 35’in altına düşeriz korkusu” başlığını kullandı. “Parti kurmaylarının arasındaki konuşmalar basına sızdı” üst başlığıyla verilen haberde, “Konuşmalarda, Davutoğlu’nun geri planda kalması halinde seçimin kazanılabileceğinden, ince hesaplara kadar her şey var” denildi: “Ömer Çelik: Kampanyanın ana hatları ne olacak? Uzlaşma mı yoksa kamplaşma mı olacak? Taner Yıldız: Heyet, Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki dili koordine edebilecek mi? Mücahit Arslan: Eğer 7 Haziran öncesi yaşanan gerilimin yarısı dahi bu kampanyada yaşansa 3-4 puan kaybederiz. Yüzde 35’in altına ineriz. Efkan Ala: Her ikisi (Erdoğan ve Davutoğlu) bu seçimin son şansımız olduğunu biliyor. Numan Kurtulmuş: 18 yıllık parti geçmişimde ben hiçbir zaman böyle endişelenmedim. CHP’liler bugün bizden daha fazla toplumun içinden konuşabiliyor. Mahir Ünal: Şimdi bir eşikteyiz. Mesele geçip geçemeyeceğimiz. Elimizde bir pipet, toplumdaki her duyguyu sömürdük. Buna psikolojide ‘duygusal vampirlik’ deniliyor. Hatem Ete: Biz Erdoğan ne istiyor sorusunun cevabını bilmeden hareket edemiyoruz.”
“Kripto krizi”
Taraf gazetesinin manşetindeki, “Kripto krizi” başlıklı haberde, “Türkiye ile Rusya arasında son dönemde yaşanan Suriye geriliminin altından, ‘kripto krizi’ çıktı. Ankara’nın, Rusya tarafından kurulan Suriye ordusunun kullandığı kriptolu telsiz sistemi için ÖSO’ya teknik destek sağladığı belirlendi. Esad birliklerinin kullandığı TETRA adı verilen telsiz sisteminin kodları bu şekilde kırıldı. ÖSO, Türkiye’nin teknik desteği sayesinde Esad’ın güçlerine büyük kayıplar verdirirken, bu durumun ortaya çıkması Türkiye’yi Rusya, İran gibi Esad’ı destekleyen ülkeler nezdinde zor durumda kalmasına yol açtı. Bu olay, Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimin de başlangıç noktası oldu” ifadelerine yer verildi.
Gazetenin sürmanşetinde yer alan, “Haber doğru ama Zafer bey incindi” başlıklı haberde ise, “17 Aralık dosyasına takipsizlik vererek kapatan yargı, şimdi de dosyanın baş aktörlerine tazminat ödenmesi için harekete geçti. İlk karar, Reza Zarrab’a 700 bin liralık saat hediye eden Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan için verildi. Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, ‘Prostat için ABD’ye gitti’ başlıklı haberden dolayı, Taraf Gazetesi’nin Zafer Çağlayan’a 5 bin liralık tazminat ödemesini istedi. Gerekçeli kararda ‘haber gerçek’ itirafının bulunması da dikkat çekti” ifadeleri kullanıldı.
“Suruç’ta ölenler şehit sayılmadı”
Bugün gazetesi manşetinde, “Suruç’ta ölenler şehit sayılmadı” başlıklı habere yer verdi: “Ankara katliamında ölen 102 vatandaşın ‘sivil şehit’ sayılarak yakınlarına maaş, tazminat ve kamuda istihdam gibi haklar tanınacağı açıklandı. Şanlıurfa Suruç’ta hayatını kaybeden 33 vatandaşın yakınlarına ve yaralılara da benzer sözlerin verildiği ancak aradan geçen 3 aya rağmen somut hiçbir adımın atılmadığı anlaşıldı. Suruç’taki saldırıda İngilizce öğretmeni olan kardeşi Süleyman Aksu’yu kaybeden İhsan Aksu, ‘Bize maaş bağlanmadı. Tazminat da ödenmedi’ dedi. ‘Bizimkiler neden sayılmıyor’ diye sordu. Şanlıurfa Baro Başkanı Hikmet Delebe de ‘Devletin ölen vatandaşları arasında ayrım yapması skandaldır’ diye konuştu.”