“Dokunma kargaşası” ve “Dört çocuğa 40 yıl”
Gazeteler ve gündem, henüz bayram tatilinden dönemedi.
12.07.2016
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Dokunma kargaşası” başlıklı haber yer verdi. Haberde, “Dokunulmazlıkların kalkmasına ilişkin düzenlemenin kapsamının bilinmemesi savcıların milletvekilleri hakkında hukuksuz işlemler yapmasına neden oldu. Anayasa değişikliği sadece 799 dosya için savcılara yetki verdi. Buna rağmen savcılar CHP’li Eren Erdem ve Barış Yarkadaş hakkında başka dosyalardan işlem yaptı. Savcıların hukuksuz uygulamalarından güç alan polis, ‘Dokunulmazlığı kalktı, gaz sıkın’ talimatıyla CHP Milletvekili Tanju Özcan’ı hastanelik etmişti. Adalet Bakanlığı’nın vekillerden bu konuda gelen çok sayıda şikayet nedeniyle savcıları bilgilendirme amaçlı bir genelge yayımlaması bekleniyor” ifadeleri kullanıldı.
Manşetin altında yer alan, “Dört çocuğa 40 yıl” başlıklı haberde ise, “Dargeçit’te sokağa çıkma yasağı sırasında gözaltına alınan 15-16 yaşlarındaki dört çocuğa ‘devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma’ iddiasıyla 40 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yedi aydır tutuklu olan çocuklar Şakran Cezaevi’ne gönderildi. Soruşturma fezlekesinde çocukların Emniyet ekiplerine taciz ateşi açtığı ve silahlı çatışma yaşandığı iddia edildi. Kriminal Polis Laboratuvarı’ndan alınan raporda ise çocukların ellerinde atış artıklarına rastlanmadığı belirtildi” ifadelerine yer verildi.
“Birlikte mücadele edebilme irademiz gelecek için çok önemli”
Evrensel gazetesinin sürmanşetinde Prof. Şebnem Korur Fincancı ile yapılan röportaj yer aldı. “Birlikte mücadele edebilme irademiz gelecek için çok önemli” başlıklı röportajda, “En affedemedikleri durum, hepimize giydirmek istenen Türklük halinin bir biçimde bizim gibi ‘Beyaz Türk’ olarak tanımlanan insanlar tarafından reddedilmesi. Kürt halkıyla dayanışıyor, katliamlara karşı çıkıyor olmamız. Tutuklanmamızın ardından Ahmet’in, Erol’un, benim, bütün dostlarımız inanılmaz bir dayanışma ördüler. Farklı görüşlerimize rağmen birlikte eylem yapabilme, birlikte mücadele edebilme irademiz gelecek için çok önemli. En iyi ihtimalle adli tatil sonrasında tahliye bekliyordum! Vermeyebileceklerini de düşünüyordum. Bundan da bir üzüntü duymam, umutsuzluğa da kapılmam. Çünkü bu devleti, iktidarı tanıyorum. Muhalif basına, özellikle de Kürt gazetecilere ve Kürtlerin haber verme kaynaklarına yönelik çok ciddi baskılar söz konusu. Bu süreçte düşünce ve ifade özgürlüğünden yana tutum almak ve halkların haber alma hakkını korumak gerekiyor” ifadelerine yer verildi.