Galatasaray tehditlere boyun eğdi

Galatasaray’daki Hakan Şükür ve Arif Erdem krizinin finali, Başkanlık sisteminin ne anlama geldiğini bir defa daha açıklığa kavuşturdu.

27.03.2017

Galatasaray Yönetim Kurulu, hükümetten gelen tehditler karşısında dik duramadı ve eski futbolcuları Hakan Şükür ve Arif Erdem’i kurnazca bir formülle kulüpten ihraç etti.

Cumhuriyet habere ön sayfasının altında, “G.Saray’da Şükür ve Erdem’e ihraç” başlığıyla yer ayırdı ve “G.Saray’ın Mali Genel Kurulu’nda ‘FETÖ ile ilişkileri olduğu gerekçesiyle üyelikten ihraç talepleri’ reddedilen Hakan Şükür ve Arif Erdem’in kulüple ilişkisi dün yönetim kurulu kararıyla kesildi. AKP’li bakanlar ihracın reddinin ardından devreye girip ‘G.Saray’a yazık ederler’ demişti” ifadelerine yer verdi.

Sabah gazetesi manşetin yanındaki habere, “Tescilli FETÖ’cüler G.Saray’dan ihraç edildi” başlığını attı ve “G.Saray Mali Genel Kurulu’nda tescilli FETÖ’cü Hakan Şükür ve Arif Erdem’in ihraç talebinin reddedilmesi, taraftarların büyük tepkisini çekmişti. G.Saray Yönetim Kurulu, dün yaptığı toplantı sonrası Şükür ve Erdem’in kulüpten ihraç edilmesi yönünde karar alındığını duyurdu” dedi. 

Yeni Şafak birinci sayfasının altında yer verdiği habere, “Cimbom hatadan döndü” başlığını attı. Haberde, “Dün akşam ‘acil’ toplanan Galatasaray Yönetim Kurulu, tepkileri dindirmek için ara formüle başvurdu. Yönetim aidatlarını yatırmadıkları gerekçesiyle Hakan Şükür ve Arif Erdem’i ihraç etti. Aynı gerekçeyle 2 bin 750 kişinin üyeliğine de son verildi” ifadeleri yer aldı.

Star gazetesi sürmanşetinde, “FETÖ’den değil, aidattan” başlığını kullandı: “Galatasaray, tescilli FETÖ’cü Hakan Şükür ve Arif Erdem’i aidat borçları sebebiyle ihraç etti.”

Hürriyet sürmanşetindeki habere, “Aidattan ihraç” başlığını attı ve “Galatasaray’da genel kurul, FETÖ bağlantısı nedeniyle firari olan Hakan Şükür ve Arif Erdem’in ihracını reddedince hükümet kanadından çok sert tepki geldi. Yönetim de acilen yeni formül buldu” dedi.

“Dört adımda yargıdan kurtulmanın formülü”

Birgün gazetesi manşetinde, “Dört adımda yargıdan kurtulmanın formülü” başlıklı habere yer verdi: “1-Getirilmek istenen sistem Cumhurbaşkanı’nın, Cumhurbaşkanı Yardımcılarının ve Bakanların aynı yöntemle yargılanmalarını öngörmüş. En az 301 milletvekilinin önerge vermesi, bu önergenin bir ay içinde görüşülüp en az 361 milletvekilinin soruşturma açılmasına karar vermesi, soruşturma sonunda da en az 400 milletvekilinin oyu ile yargılama başlar. 2-Cumhurbaşkanı’nın kişisel suçları ve görev suçları aynı kapsamda. Yani eşine şiddet uygulasa da aynı yöntem uygulanacak! Üstelik bu dokunulmazlık, görevi sırasındaki eylemleri ile ilgili olarak ömür boyu sürecek. CB Yardımcıları ve Bakanlar seçilmedikleri halde aynı yönteme tabi tutulacak. 3-TBMM çoğunluğu ve Cumhurbaşkanı’nın aynı partiden olduğunu, hatta çoğunluğu oluşturan milletvekillerinin Cumhurbaşkanınca –en azından- onaylandığını bilmek gerek. Dolayısı ile ‘en az 300 milletvekilinin’ yargılanma için önerge vermesi neredeyse hayal… 4-Cumhurbaşkanı, kendisi hakkında en az 300 milletvekilinin önerge vermesi aşamasından soruşturma açılmasına kadar Meclis’i feshedebilecek. Yardımcıları ve Bakanları ile ilgili olarak da soruşturma başladıktan sonra bile Meclis’i feshedebilir. Bu soruşturma yöntemi geçmiş Bakanlar hakkındaki geçmiş suçlamalar için de uygulanacak!”  

“Eğitimleri de tutsak”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Eğitimleri de tutsak” başlıklı haber yer aldı. “Hapishanelerde bulunan binlerce öğrencinin yasal olarak kullanabileceği eğitim hakkı çeşitli bahanelerle engelleniyor” üst başlığıyla verilen haberde, “Cezaevlerinde sadece gazeteciler, siyasetçiler, yazarlar, aydınlar bulunmuyor. Binlerce üniversite öğrencisi de siyasi nedenlerle hapishanelerde tutuluyor. Cezaevindeki öğrenciler olağanüstü hal bahane edilerek okullarındaki sınavlara gönderilmiyor. Kitap yasak ya da sınırlı olduğu için hapishane içinde de eğitimlerine devam edemiyorlar. Üniversite yönetimleri de tutuklu öğrencileri göremezden geliyor. Öğrenciler tahliye olduğunda bu kez de üniversite yönetimleri sorun çıkarıyor. Bazı öğrencilerin kaydı siliniyor. Oysa gelişmiş ülkeler adli suçlardan bile tutuklanan gençlerin eğitimi için özel projeler geliştiriyor. ABD’de kurulan ‘Hapishane Üniversitesi’, bu alandaki en önemli proje” ifadeleri kullanıldı.       

“Gelinini, teyzesinin kızını, amcasını, 5 yeğenini ve komşusunu müdür yaptı”

Sözcü gazetesi manşetinde, “Gelinini, teyzesinin kızını, amcasını, 5 yeğenini ve komşusunu müdür yaptı” başlıklı habere yer verdi: “Düzce’nin AKP’li belediye başkanından şok icraat. Başkan Mehmet Keleş’in bu kadrolaşması, sosyal medyada olay oldu ve ‘Hanedanlık’ diye yorumlandı. ‘Başkanlık işte böyle bir şey’ denildi. Bu iddiayı CHP Düzce İl Başkanı Zekeriya Tozan gündeme getirdi. Tozan, ‘Aile şemasını gördüm. Hepsi doğru. Sadece yönetimde değil, belediye iştiraki olan İNTAŞ ve YEYPAŞ adlı şirketlerde de yakınları yönetici ve personel olarak çalışıyor’ dedi. Mehmet Keleş’in 4 başkan yardımcısından ikisi akrabası, birisi ise aile dostu. 2014’te başkan seçilen Keleş’in belediyeye akrabalarını yerleştirmesi, ‘Hanedanlık provası’ olarak nitelendirildi.”