“Beşiktaş paramparça”

Bayern Münih Kartal’a 5 boy dev geldi…

P24

21.02.2018

Beşiktaş Devler Ligi son 16 turu ilk maçında konuk olduğu Bayern Münih’e direnemedi. Sahadan 5 gollü mağlubiyetle ayrılan siyah-beyazlılar rövanşa prestij için çıkacak.    

Fanatik gazetesi manşetinde, “Olmasaydı sonumuz böyle” başlığını kullandı ve “Kartal, Şampiyonlar Ligi’nde tarihi işlere imza attı, gruptan lider olarak çıkmayı 1 maç önce garantileyip göğsümüzü kabarttı. Son 16’da Bayern Münih’i çekince yaşanan tedirginlik de ilk düdükle yerini umuda bırakmıştı. Ancak Münih’te 16. dakikadaki hatalar zinciri Vida’nın tam 11 yıl sonra kırmızı kart görmesiyle sonuçlandı, yük daha da ağırlaştı. Alman ekibi fırsatı kaçırmadı, attıkça attı, Devler Ligi rüyası hiç istemediğimiz şekilde sonuçlandı” dedi.

AMK gazetesi manşetindeki habere, “Vida düştü, Kartal çöktü” başlığını attı ve “Şampiyonlar Ligi son 16 turu ilk maçında Bayern Münih’e konuk olan Kara Kartal, Vida’nın hatasını çok pahalı ödemek zorunda kaldı. Dünya devi rakibi karşısında direnmeye çalışan temsilcimiz, Müller (2), Coman ve Lewandowski’nin (2) gollerine engel olamayınca tur şansını mucizeye bıraktı” ifadelerini kullandı.

Fotomaç gazetesi, “Donduk” başlığıyla verdiği haberde, “Bayern Münih karşısında 74 dakika 10 kişi oynayan Beşiktaş 5-0’lık ağır bir yenilgi alarak kahretti, turu mucizelere bıraktı” ifadelerine yer verdi.

Hürriyet “Kartal Münih’te çakıldı” başlığıyla verdiği haberde, “Şampiyonlar Ligi’nde gruptan namağlup ve lider çıkan Beşiktaş, Bayern Münih karşısında direnemedi. Vida’nın 16. dakikada oyundan atılmasıyla kolu kanadı kırılan Kartal, Müller ve Lewandowski’nin ikişer, Coman’ın bir golüyle yıkıldı” ifadelerini kullandı.

Sabah gazetesi habere, “Kartal’ın Vida’sı çıktı” başlığını attı ve “Allianz Arena’da oyuna iyi başlayan temsilcimiz At,ba’nın hatalı geri pasında Vida’nın gördüğü kırmızıyla sarsıldı. Fabri, direnmeye çalışsa da Müller (2), Coman ve Lewandowski’ye (2) engel olamadı” dedi.

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki habere, “Aldırma Kartal” başlığını attı ve “Devler Ligi son 16 ilk maçında B.Münih’e yenildi” ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak gazetesi habere manşetinde, “Kartal dağıldı” başlığıyla yer ayırdı ve “Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turu ilk maçında deplasmanda Alman ekibi Bayern Münih’e farklı mağlup oldu. Müller (2), Coman ve Lewandowski’nin (2) golleriyle kazanan Bayern Münih, 14 Mart’ta İstanbul’da oynanacak rövanş öncesi tur için büyük avantaj elde etti” dedi.

Star gazetesi habere “Beşiktaş paramparça” başlığını attı ve “Siyah-Beyazlılar, Şampiyonlar Ligi son 16 turu ilk maçında Alman ekibine Müller (2), Lewandowski (2) ve Coman’ın golleriyle yenilip turu mucizelere bıraktı” dedi.

Vatan gazetesi, “Panzer Kartal’ı ezdi geçti” başlığını kullandı ve “16’da Atiba’nın hatalı pasında Lewandowski’yi indiren Vida kırmızı ile atıldı. Kalan bölümü 10 kişiyle oynayan siyah-beyazlılar, Coman’ın bir, Müller ve Lewandowski’nin ikişer golüyle dağıldı” ifadelerine yer verdi.

Akşam gazetesi habere, “Sen umutların katilisin Hategan” başlığıyla yer verdi. Haberde, “B.Münih’e karşı maça iyi başlayan Kartal, rakibinden daha etkiliydi. Ancak 16. dakikada Rumen Hategan Vida’yı atıp 2 yıl önce Kiev’de İskoç hakem Thomson’un yaptığı gibi Beşiktaş’ın yolunu kesti. Golleri sıralayan Almanlar turu cebine koydu” ifadeleri yer aldı.

Mehmet Demirkol Fanatik gazetesindeki, “Tek kollu Ejderha’ya karşı” başlıklı yazısında, “Maç öncesi keşke olsa dediğim Bayern’in eksik kalmasıydı. Hatta yayında da bunu söyledim. ‘15’de Hummels kırmızı görse mesela ne güzel olur…’ Belki böyle bir denklik sağlamak mümkün olabilirdi. Aksine maçı bitiren bir şey oldu. Vida’nın Beşiktaş’a Şenol Hoca’nın oyun tercihlerine henüz ikna olmadığını düşünüyorum. Dünkü kadroda da itiraz edebileceğim ilk isim oydu. Çünkü özellikle takım boyunun kısa tutulmasına kendisini sürekli geri atarak darbe vuruyor. Gördüğü kırmızı kartıysa sadece onun hatası olarak ele almamak lazım. Beşiktaş kariyerinin en kötü maçlarından birini oynayan Atiba’nın saçma pasında yaşanan pozisyon sadece onun günahı değil. Caner’in ve Atiba’nın aldığı risk o dakikada o statta alınmaması gereken bir riskdi. Bayern’e karşı bu durumda kalmak ejderhaya karşı tek kolla savaşmak demekti” ifadelerine yer verdi.

Ali Ece ise aynı gazetede çıkan, “Paslı Vida!” başlıklı yazısında, “Maç öncesinde iki teknik direktör de rakiplerini çok iyi analiz etmişler. Tabii Heynckes, Şenol Güneş’e göre çok daha şanslıydı. Boateng değil Vida hatayı yaptı. Beşiktaş geriden top çıkarırken Hırvat stoper olabilecek en yanlış yerde dururken hatalıydı. Hatasını telafi etmek için ayakta kalması gerekirken daha da büyük bir hata yaparak son adamken arkadan yatarak girmeye kalktı. Maalesef kırmızı kart doğru karardı. Başta Pepe ve Adriano olmak üzere Vida’nın 10 kişi bıraktığı arkadaşları bir süre harika mücadele ettiler, direndiler, pozisyon bile buldular. Ancak rakiplerinin daha ilk yarıda James Rodriguez’i Robben’le değiştirme lüksü vardı. O lüksten ve dakikalar ilerledikçe o kadar erken bir dakikada ne kadar büyük hata yaptığı daha netleşen Vida’nın takımını eksik bırakmasından faydalandılar” ifadelerini kullandı.

Bağış Erten ise Cumhuriyet gazetesindeki, “Egomu yendim, seni de yenerim” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi: “1974 Almanya’sına yetişemedim. Benim küçüklüğüm 80’lere geldi ve Alman futbolundan gıcık almakla geçti. Gözümü açtım, 1982 Dünya Kupası yarı finalinde Schumacher Battiston’un çenesini kırdı. Hakem “devam” dedi. Platini’li güzel Fransa heba oldu, gitti. Sonra 1986’da Platini- Maradona finalini engellediler. Yetmedi 90’da Maradona’yı üzdüler. Arada İngilizleri penaltılarla bol bol elediler falan. Yenilmek bilmezlerdi, futbolu sadece omuz omuza oynanabilen bir spor zannederlerdi, asla çalım yoktu, hep serttiler. Terminatör’ün Arnold’u muhtemelen Avusturyalı değil Münihliydi. Tüm bu ‘katılığın’ cisimleştiği kulüptü Bayern. Zengin Münih’in küstah oğlu. Her istediğini alırdı. Diğerlerini hep yenerdi. Kimseler onları sevmezdi. Ben de sevmezdim. İnsan doğma büyüme Bavyeralı değilse neden tutar ki bu takımı? Sonra büyüdüm. Biraz sakinleştim. Ama Bayern öfkemden kurtulamadım bir türlü. Bu kibirle bir meselem vardı. Kibirli olan kulüpleri de, insanları da sevmiyordum… Sonra, Veni Vidi Vici programıyla yolumuz Münih’e düştü. Şirinler’in Huysuz’u gibi gittim. Bir süredir Dortmund’la flört ediyordum, hatta ‘ciddi’ düşünüyorduk. Zengin kızı, kolejli Bayern’le hiç işim olmazdı. İlk diyalogda “Siz zaten…” moduna girmeye hazırdım. Antrenman tesislerine elimizi, kolumuzu sallayarak girdik. Ağırladılar, kibar davrandılar. Hiç prim vermedim. Ardından kulüp müzesine gittik. Ona da aldırış etmemeye kararlıydım. Ne olacaktı ki? Bol bol kupa ve başarıların hikâyesi… Parasını verip aldıkları her şey yani! Öyle olmadı. Tünelin ucundan girdim, çıkarken darmadumandım. Daha girişte Kaiser Franz bir videoda güle oynaya Gullit’i nasıl transfer edemediklerini anlatıyordu. Aldık zannetmişler, madara olmuşlar, keh keh falan. Sonra Nazi geçmişiyle yüzleşme bölümü geldi. Rakiplere saygı her yerde buram buram hissediliyordu. Bırakın “En büyük benim” tavrını, ortalık düpedüz alçakgönüllülük kokuyordu. Afalladım. Anladım ki Bayern bile ‘insanmış’. Ve büyüklük ayakları yere basmakmış. Dün Beşiktaş’ın mağlup olduğu işte bu Bayern Münih’ti. Şampiyonlar Ligi’nin bu formattaki 27. sezonundayız. Geride kalan 26’nın 16’sında çeyrek final ya da daha iyisini görmüş bir takımdan bahsediyoruz. Bunların 10’u yarı final, final ya da şampiyonluk. Son 7 sezonda bir tek geçen sene son dörde kalmayı başaramadılar. Diyeceksiniz ki biliyoruz bunları. Emin değilim bildiğimizden. Biz daha çok hislerimizle hareket etmeyi seviyoruz. Bazen kendimizi iyi hissedince “Gününde bir Beşiktaş…” makamında efelenip duruyoruz! Google’e “Beşiktaş Bayern’i eler” yazın neler çıkıyor neler. Koca koca futbol insanları, gazete manşetleri bu gazı vermiş de vermiş. Ama sahadaki gerçek maç tek kale geçiyor işte. 75 dakikada 30 şut çekmiş Bayern (yazıyla 30)! Çünkü Almanların duygularla pek işi olmuyor. Rasyonalitenin anavatanı onlar. Oysa ilk yarıda iyi direnmişti Kartal. Yer yer cesur ve sağlamdı. Ama karşıda tarih var, kültür var, güç var, para var… Sorun bu değil zaten. Sorun, dün sabah itibariyle Beşiktaş’ın Bayern’i eleme ihtimalinden bu kadar özgüvenli bahsedebilenlerin olması… Doğru, tarih Davutların Golyatları devirme tarihidir. Nitekim Şenol Güneş bunu iyi gördü ve başta ona göre oynattı. 10 kişi kalmasalar, devre sonundaki fırsatlar gol olsa vs… Bir şeyler olabilirdi belki. Peki, nasıl olacaktı bu? Davut olduğunu bilerek. Karşıdakinin Golyat olduğunu da görerek. “Sen mi büyüksün, ben mi” tavrıyla Golyat’ı yenmenin imkânsız olduğunu anlayarak… Sözün özü, bu sonuç bu rakibe karşı o kadar da büyük bir facia değil. Terazinin kefelerinde sıkıntı var sadece. Ama biz memleket olarak şunu öğrenemedik gitti. Rakip hak edilmiş kibrini bile indirmeye çalışırken sen egoyu şişirirsen zafere asla ulaşamazsın. Rewhat Arslan’ın çok sevdiğim bir karikatürü var: Budist olmaya çalışan bir tip inzivadan çıkıyor ve Zen üstadına sesleniyor: “Egomu yendim. Seni de yenerim!” Haklı Rewhat, o iş öyle olmuyor!”