“İş dünyasından AB çağrısı”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Geç gelen uyarı” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “Dövizdeki dalgalanmadan binlerce üyesi etkilenen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, uzun bir aradan sonra ilk defa hükümete eleştirilerde bulundu ve bir dizi önlem önerdi. Yüzbinlerce KOBİ’nin temsilcisi olan TOBB, daha önce sık sık hükümeti uyaran TÜSİAD’la birlikte ortak bildiriye imza attı. İki patron örgütü, daha sıkı bir para politikasına geçilmesi gerektiğini vurguladı. TÜSİAD ve TOBB, ortak bildiride iş dünyası olarak hükümetin açıkladığı ekonomik programa ve alınacak önlemlere destek vereceklerini belirtti. Ardından krizin etkisinin azaltılması için acilen tedbirler alınması gerektiğinin altı çizildi. İki örgüt, ancak önerdikleri tedbirlerin hayata geçirilmesiyle istikrara ve yeniden büyüme sürecine dönülebileceğini söyledi” ifadeleri kullanıldı.
Hürriyet habere manşetinde, “İş dünyasından AB çağrısı” başlığıyla yer verdi ve “Hükümetin çözüm adımlarına destek veren TOBB ve TÜSİAD, ‘Son dönemde karşılaştığımız finansal zorlukları milletimizle dayanışma içinde aşacağız. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır. Bu süreçte reel sektörümüzün üretim ve istihdam kapasitesinin korunması son derece büyük önem arz etmektedir’ vurgusu yaptılar. Açıklamada, yaşanan dalgalanmanın kalıcı etki bırakmaması için gerekli görünen hamleler de sıralandı: ‘Sıkı bir para politikası ve tasarruf tedbirleri içeren maliye politikası uygulanmalı. Enflasyona karşı yol haritası belirlenmeli. AB ile ilişkiler olumlu çerçeveye oturtulmalı. ABD krizinin çözümü için çabalar sürmeli’” ifadelerine yer verdi. 
Evrensel gazetesi manşetindeki, “Daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk” başlıklı haberinde ise, “Türkiye’nin iki büyük patron örgütü olan TOBB ve TÜSİAD yaptıkları ortak açıklamada, ‘Sıkı para politikasını destekleyecek tasarruf tedbirlerini içeren maliye politikasının en kısa sürede açıklanmasını’ istedi. Prof. Dr. İzzettin Önder ‘Tasarruf denilince, bir kısım işsizliğin ortaya çıkması, ücretlerin baskılanması, kıdem tazminatlarının kısıtlanması, kamu hizmetlerinde hizmet kalitesi düşmesi. Sağlık hizmetinin kalitesi düşmesi kastediliyor’ dedi” ifadelerini kullandı.
“Krizin arka yüzü”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Krizin arka yüzü” başlıklı haber yer aldı. Haberde, “Ankara-Washington hattındaki krizin görünürdeki nedeni rahip Andrew Brunson’ın tutukluluğu. Oysa AKP ile ABD arasında yaşanan krizin temel nedeni Suriye özelinde Ortadoğu’ya dair yaşanan bölgesel çatışmalar. Mesele Rahip Andrew Brunson olsaydı tıpkı Almanya ile Deniz Yücel olayında yaşanan krizde olduğu üzere, kriz kapalı kapılar ardında çözülür ve mesele büyütülmezdi. Fakat esas mesele Brunson değil. ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getiren, Erdoğan ile Trump yönetiminin arasını bozan temel mesele Suriye özelinde vuku bulan gelişmeler. Bu temel krizin yanı sıra, Rusya’dan alınması planlanan S-400 füzeleri, ABD’nin vermeyi durdurduğu F-35 savaş uçakları, Fethullah Gülen’in iadesi, Rıza Sarraf davasında eski bakan Zafer Çağlayan hakkındaki tutuklama kararı, Halkbank’a kesilen ceza, Washington’ın Soylu ve Gül’e yaptırım kararı, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi metin Topuz’un FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanması ve rahip Brunson’ın tutukluluğu krizi zirveye ulaştıran unsurlar” ifadelerine yer verildi.  
“İdlib anlaşmazlığı”
Cumhuriyet gazetesi manşetin altında, “İdlib anlaşmazlığı” başlıklı habere yer verdi. Haberde, “ABD ile kriz yaşayan Türkiye, Rusya ile de İdlib konusunda ters düştü. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Ankara’daki açıklamasında bölgede teröristlerin olduğunu belirterek Suriye’nin kente operasyon yapma, Rusya’nın da operasyona destek verme hakkı olduğunu söyledi. Ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İdlib’in bombalanmasına karşı çıktı. Çavuşoğlu, Rus meslektaşına ‘Terörist var diye tüm İdlib’i bombalamak, hastaneleri, okulları, sivilleri bombalamak, öldürmek katliam olur ve ciddi bir kriz yaratır’ diye cevap verdi” ifadeleri yer aldı.