“Şampiyon”
Galatasaray, ligin son iki haftasına aynı puanda girdiği Başakşehir’i 2-1 yenerek 22. şampiyonluğuna ulaştı.
20.05.2019
Fanatik gazetesi manşetinde, “Ve 22. kez şampiyon Galatasaray” başlığını kullandı. Haberde, “Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasında sahasında Başakşehir'i 2-1'lik skorla mağlup eden Galatasaray, puanını 69'a çıkartarak 2018-2019 sezonu şampiyon tamamladı. Sarı Kırmızılı ekip ligin bitimine bir hafta kala 22. şampiyonluğunu ilan etti” ifadeleri yer aldı.
Fotomaç gazetesi, “Şampiyon Galatasaray” başlığıyla verdiği haberde, “Spor Toto Süper Lig'in 33.haftasında Galatasaray ile Medipol Başakşehir karşı karşıya geldi. Maçı kazananın şampiyonluğunu ilan edeceği maçta Galatasaray, Başakşehir'i 2-1 mağlup ederek Süper Lig'de bitime 1 hafta kala şampiyonluğa ulaştı. Sarı-kırmızılı takıma galibiyeti getiren golleri Feghouli ve Onyekuru atarken Medipol Başakşehir'in tek golü Bajic'ten geldi” ifadelerini kullandı.
Hürriyet gazetesi, “Şampiyon Galatasaray” manşetiyle çıktı ve “Spor Toto Süper Lig’in 33. haftasında lider Galatasaray, sahasında lig ikincisi Başakşehir'i 2-1 mağlup ederek bitime bir hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Sarı kırmızılılar tarihindeki 22. şampiyonluğa ulaştı” dedi.
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Galatasaray şampiyon” başlığını kullandı ve “Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasında Medipol Başakşehir'i Feghouli ve Onyekuru'nun golleriyle 2-1 yenen Galatasaray, bitime 1 hafta kala üst üste ikinci toplamda 22. şampiyonluğuna ulaştı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim Galatasaray'daki kupa sayısını 19'a çıkarttı” ifadelerine yer verdi.
Sabah gazetesi habere, “Galatasaray düğünevi” başlığını attı ve “Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasında evinde 1-0 geriye düştüğü maçta Sofiane Feghouli ve Henry Onyekuru'nun golleriyle Medipol Başakşehir'i 2-1 mağlup ederek şampiyon oldu. Sarı kırmızılılar kulüp tarihinde 22. kez ligde şampiyonluk ipini göğüsledi. Spor Toto Süper Lig tarihinin en çok şampiyonluk yaşayan teknik direktörü olan Fatih Terim bu sonuçla kariyerinde 8. kez şampiyonluk ipini göğüsledi” dedi.
Yeni Şafak, “Şampiyon” manşetiyle çıktı ve “Galatasaray, sezonun finali olarak nitelendirilen maçta 1-0 geriye düşmesine rağmen Başakşehir'i 2-1 yendi ve şampiyonluğunu ilan etti” ifadelerine yer verdi.
Star gazetesi manşetinde, “22. kez şampiyon Galatasaray” başlığını kullandı ve “Süper Lig'in 33. haftasında Başakşehir'i konuk eden Galatasaray, karşılaşmadan 2-1'lik üstünlükle ayrılarak 1 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Galatasaray'a galibiyeti getiren goller, 47. dakikada Feghouli ile 64. dakikada Onyekuru'dan geldi. Başakşehir'in tek sayısını ise 17. dakikada Riad Bajic kaydetti. Bu sonucun ardından puanını 69 yapan Galatasasaray, ikili averajda önde olduğu rakibinin 3 puan önüne yerleşti ve ligdeki 22. şampiyonluğunu kazandı. Süper Lig'in son haftasında şampiyon Galatasaray deplasmanda Sivasspor ile karşılaşacakken, Başakşehir ise evinde Alanyaspor'u konuk edecek” dedi.
Akşam gazetesi manşetindeki habere, “Galatasaray şampiyon” başlığını attı. Haberde, “Süper Lig'in 33. haftasında Başakşehir'i konuk eden Galatasaray, karşılaşmadan 2-1'lik üstünlükle ayrılarak 1 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Galatasaray'a galibiyeti getiren goller, 47. dakikada Feghouli ile 64. dakikada Onyekuru'dan geldi. Başakşehir'in tek sayısını ise 17. dakikada Riad Bajic kaydetti. Bu sonucun ardından puanını 69 yapan Galatasasaray, ikili averajda önde olduğu rakibinin 3 puan önüne yerleşti ve ligdeki 22. şampiyonluğunu kazandı” ifadeleri yer aldı.
Uğur Meleke Hürriyet gazetesindeki, “Pragmatizm kaybetti, oyun kazandı” başlıklı yazısında, “Bu sene Şampiyonlar Ligi yarı finalistlerine bakın: Ajax, Tottenham, Liverpool ve Barcelona’nın hiçbiri pragmatik değil, oynatmama odaklı değil. Hepsinin birinci önceliği oynamak. İngiltere’de City, Almanya’da Bayern, Hollanda’da Ajax’ın şampiyonluklarına bakın. Sezonun kaybedenleri Mourinho’ya, Atletico’ya, Juventus’a bakın. Oynayanın kazandığını, faydacılığın yenildiğini görüyoruz hep. Süper Lig’in süper finalinde de kazanan oynayan oldu, oynatmayan değil. Dünkü maçı iki perdede ele almak lazım: Birinci perde, santrada iki takımın da aynı şekli aldığı, sahaya dengeli dağıldığı andı. Bu perde yaklaşık 10 saniye sürdü(!). Sonra ikinci perde başladı ve oyun kontrolü Galatasaray’a geçti. Sarı-kırmızılılar ısrarla hücum etti, Başakşehir karşıladı. Orta çizgide Marcao-Luyindama geri kazandı, Galatasaray bir daha yerleşti hücuma… Neredeyse bir buçuk saat sürdü bu senaryo. Terim’in takımı hücum planı olarak özellikle iki strateji benimsemişti dünkü maça çıkarken… Birincisi, sağ bek Mariano, sağ iç Belhanda ve sağ açık Feghouli arasındaki seri pas trafiği. Buradan akan oyunda bolca üretim yaptılar, skor bulamadılar. Ama ikinci metot verimliydi kesinlikle. Özellikle Belhanda’nın sağ kanattan kullandığı kornerlerin/frikiklerin neredeyse hepsine Galatasaraylılar vurdular. Marcao’nun iki net pozisyonu var. Luyindama ve Donk fırsatlar yakaladılar, atamadılar. Feghouli ve Onyekuru’nun attıklarıysa Galatasaray’a şampiyonluğu getirdi. Galatasaray’a ligin ikinci yarısında namağlup 40 puanı getiren unsurların başına sanırım şunu da yazmak lazım: Ligde, kaleciler dışında üç tane 1,90 üstü adamı (Luyindama, Donk ve Diagne’yi) ilk 11’de kullanan tek takım Galatasaray. Bu da havada olağanüstü bir üstünlük getirdi Galatasaray'a. Dün 17’nci dakikada Bajic’in golü geliyor. Daha dakika 17… Ama Başakşehir kalecisi Mert, ilk yarının kalan bölümünde aut atışlarının tamamında ağır davranmaya başlıyor. Mert, A milli takımın as kalecisi. Kulübü Başakşehir, ligin çok büyük bölümünde liderdi, bu maça da zirve ortağı olarak girdi. Ve 66 puanlı ligin ko-liderinin A milli kalecisi, daha 17’de vakit geçirmeye başlıyor. Mesele sadece Mert’in vakit geçirmesinden ibaret değil. Başakşehir de golü bulduktan sonra adeta kontak kapatıyor. Golü 17’de buluyorlar ve tam 73 dakika, hatta olası uzatmalarla 80-85 dakika bu skoru koruyacaklarına inanıyorlar. Üstelik beraberlik de rakiplerine yarıyorken. Korkarım ki Abdullah Avcı’nın takımı 1’inci dakikada golü bulsa, 89 dakika korumaya çalışacak! Başakşehir’in 1 Nisan’dan sonraki düşüşünün de temel sebebi buydu zaten. Rotasyonda geç kaldılar, yaşlı ve yıpranmış takımda ısrar ettiler. Bir başka korumacı davranış biçimi bu. Bu sezonun modasıysa bu değil: Maksadı korumak olan, ikinciliğe mahkum bu sene” ifadelerini kullandı.
Mehmet Demirkol Fanatik gazetesindeki, “Aslan’ın kaybederken kazanacağı belliydi” başlıklı yazısında, “VAR’da geçersiz kılınan 2 gol, Muslera ve Luyindama’nın büyük hatalarından Başakşehir’li oyuncuların yararlanamayışı, kulübe gerginlikleri, 0-1’den geri dönüş… Dramatik anları fazla, stresi büyük bir maçtı. Stresi avantaja çevirmeyi iyi bilen kazandı. Galatasaray stresten aksiyon çıkardı, Başakşehir ise uyuşukluk. 7 hafta öncenin 8 puan öndeki takımı değil dağılmış düşmeyi garantilemiş bir takım gibiydi Başakşehir. Bunun fiziksel durumla, yaşlılıkla bir alakası yok. Bu tamamen mental. İşin ilginç tarafı 0-1’den sonra Başakşehir’in mental üstünlüğü tamamen Galatasaray’a verişi. 2. bölge penceresine çok rahat sarktılar. Başakşehir’in Luyindama’ya yönlendirme çabası Fernando, Donk ve Belhanda’nın ekstra pas istasyonu oluşuyla kolayca çözüldü Galatasaray çok rahat çıktı baskıdan. Başakşehir gömüldü. Açık konuşmak lazım maç 0-1’ken Galatasaray’ın kazanacağı belliydi” ifadelerine yer verdi.
Ebru Kılıçoğlu Cumhuriyet gazetesindeki, “Şampiyon…” başlıklı yazısında şu değerlendirmeleri yaptı: “Tempo, futbol, heyecan… Ligin zirvesindeki büyük çekişmenin, heyecanla beklenen düellosuna beklenti bu üç kelime. Onun yerine bir gerilim hattı izleyerek başlıyoruz maça. Başakşehir, Galatasaray’ın bütün zaaflarına konsantre olmuş şekilde çıkıyor maça. İleriye hızlı çıkıyor, savunma arasına sızmaya çalışıyor, topu sahasına karşılarken son derece disiplinli bir alan savunma yapıyor. Buna bir de ‘kimya’ ekleniyor. G.Saray’ın bamteli en gergin futbolcularının düğmelerine bol bol basıyor. G.Saray’a gelince… Orta sahanın yeterince top tutamaması, oyun verimliliğini etkiliyor. Oyunu kanatlara açmayı, tempoyu seven Sarı-Kırmızılılar, rakibinin taktik anlayışının da etkisiyle sürekli fren yapmak zorunda kalıyor. İki takımın da kendi tarafından ileriye itmeye çalıştığı oyunda rekabetin yoğunluğu fizikselden çıkıyor, psikolojiye dönüyor. Özellikle de Bajic, soldan Elia’nın akıl dolu asistiyle maçtaki ilk golü bulduktan hemen sonra… Bundan sonra da bu öncelik hiç değişmiyor. 2. yarıya Fatih Terim, akıllıca bir müdahaleyle Selçuk’la başlayınca denge G.Saray lehine değişiyor. Bu dakikadan itibaren Onyekuru ve Feghouli, alışkın oldukları topları almaya başlıyor, baskıyı artırıyorlar. Bu baskı G.Saray’a tam 4 gol getiriyor. İlki 47’de bu maçın ve sezonun en önemli adamı Feghouli’nin nefis rövaşata golü. Bunu peş peşe Belhanda ve Onyekuru’nun golleri takip ediyor ancak her ikisi de VAR sonrası iptal ediliyor. Sonunda 64’te Onyekuru, son ve kesin golü atarak G.Saray’ı öne geçiriyor. Sinir harbinin dozu arttıkça saha kenarı da bu gerilime karışıyor. Süregelen itişmelerin sonucu Fatih Terim, bir kez daha kendini tribünde buluyor. Ancak son derece olaylı geçen bu maç ve bu sezonda gerilerden gelerek kupaya uzanan bir takımın teknik direktörü olmanın gururu en büyük tesellisi oluyor.”