“Türk-İş”i skandal

Birkaç gazete dışında Türk-İş başkanına mikrofon uzatan olmadı…

P24

15.08.2019

Kamu işçilerinin “ekmeğiyle oynayan” iktidar ve Türk-İş’e tepkiler devam ederken, Türk-İş Başkanı’nın mikrofonu kapattığını zannedip oynanan oyunu ağzıyla itiraf etmesi işçileri isyan ettirdi.

Sözcü gazetesi haberi manşete taşıdı, Cumhuriyet ve Birgün gazeteleri ise skandala ön sayfasında yer ayırdı. Diğer gazeteler ise “oyun”a devam etti.

Sözcü manşetindeki habere, “Türk-İş Başkanı, işçinin ekmeğini satarken mikrofona yakalandı” başlığını attı. Haberde şu ifadeler yer aldı:

“Hükümetle Türk-İş arasındaki zam pazarlığı hüsranla sonuçlandı. Sendika ilk 6 ay için yüzde 15 zam ve seyyanen 100 lira istiyordu. Hükümet yüzde 7+4 teklifi verdi. Türk-İş eyleme hazırlanırken hükümet pazartesi günü 8+4 zam önerdi. Ne olduysa o anda oldu. Türk-İş Başkanı Atalay hükümetin 1 puanlık artışını hemen kabul etti. O toplantıda başkan Ergün Atalay’ın mikrofonu kapatıp yanındaki Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, ‘Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle’ dediği ortaya çıktı. Başkana tepki büyük.”

Cumhuriyet gazetesi habere ön sayfasının altında, “Kamu işçisi isyanda” başlığıyla yer ayırdı:

“Türk-İş ile hükümet arasında imzalanan sözleşmede, 2017’deki maddelerin bir kısmı tırpanlandı. Her yıl için 750 lira brüt ek ödeme sözleşmede yer almadı. Taşerondan kadroya geçirilen 1 milyon işçi zamdan yararlanamayacak. İşçinin tepkisi sürerken Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın ‘Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle’ şeklindeki sözlerinin mikrofona yansıması öfkeyi kabarttı. CHP ve işçiler, Atalay’ı istifaya çağırdı.”

Birgün gazetesi ise manşetin altında yer verdiği habere, “Oynanan oyunun ‘mikrofonlu’ itirafı” başlığını attı ve “Türk-İş’le hükümet arasında imzalanan TİS’in yankıları bitmemişken Başkan Ergün Atalay’ın açık kalan mikrofondan duyulan ‘Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle’ sözleri tartışılıyor. Açıklama, istifa çağrılarına enden olurken Atalay sessizliğini koruyor” dedi.

Mehmet Tezkan T24’te konuyla ilgili, “Keşke para alsaydı, böylesi daha kötü!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Tezkan’ın yazısının bir bölümü şöyle:

“Türk-İş Başkanı ile Çalışma Bakanı kameraların karşısına geçti… Yüzleri gülmüyordu, belli ki ikisinin de içine sinmemişti ama!… Türk-İş Başkanı önündeki mikrofonu eliyle kapatarak yanındaki Bakan'a; 'uzasa işi karıştıracağız en azından kapattım' dedi… Demesiyle de kıyamet koptu… Kameralar o anı kaydetmişti… Dudak okumaya bile gerek yoktu, sesi açık ve netti… Türk-İş Başkanı da inkar etmedi zaten… 'Beni bilen bilir, ben hep işçinin yanında oldum, 16 kişiyiz (hükümetin teklifine evet diyen) ne tehdit aldık ,ne balyayla para geldi. Böyle algı oluştu, gerçek değil' sözleriyle kendini savundu… Lafı eveledi, geveledi… Mesele para alma meselesi değil… Para aldığını zaten kimse iddia etmiyor, mesele paranın ötesinde… Keşke imzanın nedeni balyayla gelen para olsaydı, meseleyi çözmek Türkiye adına daha kolay olurdu… Çünkü sorun çok daha büyük… Sorun önce kişilerin sonra o kişilerin yönettiği kurumların DNA'sının bozulmasında… Şöyle izah edeyim… Kurumları yöneten kişilerin büyük kısma kendini iktidara bağlı görmüyor, iktidarın parçası görüyor… Bu hal, bağlı/bağımlı kavramlarının çok ötesinde… Kendini iktidarın sahibi sayıyor… 18 yıldır olmasa da son 10 yıldır bu böyle… Aralarında iş bölümü var… Kimine milletvekili olmak düşmüş, kimine bakan olmak, kimine müsteşar, kimine, genel müdür, kimine belediye başkanı, kimine il başkanı, kimine ilçe başkanı… Herkes rolünü sahiplenmiş hakkını vermeye çalışıyor… Eee, kadrolaşma böyle olur diyeceksiniz, her ülkede aşağı yukarı böyledir diyebilirsiniz… Mesele bununla sınırlı kalsa iyi… Sivil topluma da yayıldı… İktidarın parçası olma anlayışı toplumun hücrelerine girdi… İktidarın parçası gibi davranma alışkanlık haline geldi… İşin kötüsü bu!…”

Yangın-orman-otel-rant denklemi

Cumhuriyet ve Evrensel gazeteleri bayram boyunca devam eden orman yangınlarını manşete çekti.

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Canımız yandı, uçaklar yattı” başlıklı haberinde, “Bayram boyunca yurt genelinde çıkan orman yangınlarında 400 hektara yakın alan kül oldu. Türkiye’nin ciğerleri yanarken Türk Hava Kurumu’nun (THK) yangınlara müdahalede uluslararası başarılarla dolu pilotları masa başında, uçakları ise yine hangardaydı. Sorumlu ise THK’yi devre dışı bırakan ve özel şirketlerle sözleşme yapan iktidar. THK yetkilileri de tepkili. Bir yetkili, ‘Bizim de yüreğimiz yandı. Bakanlık çağırmadan müdahale etme yetkimiz yok. Mesel para değil. Kamu hizmeti veriyoruz, kar amacı gütmüyoruz, bakanlık ‘Alo’ dese anında yangınlara müdahale ederiz. Devlet ‘Gel’ derse kim ‘Gelmem’ diyebilir’ diyerek isyanını dile getirdi” ifadelerine yer verdi.

Evrensel gazetesi ise manşetinde, “Denize nazır rant yangını” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler yer aldı:

“Son günlerde birçok yerde çıkan orman yangınlarıyla binlerce hektar alan kül oldu. Ekoloji Birliği, yaptığı açıklamada şöyle dedi: ‘Marmara yangınında sosyal paylaşımlara düşen görüntülerde yurttaşların haber vermesine rağmen zamanında müdahalenin yapılmaması kuşkuları artırmaktadır. Yakılan, yanan ormanlarımızın yerlerinde bir zaman sonra otellerin yükselmesi tesadüf mü? Çıkan, çıkarılan yangınların deniz manzaralı olması tesadüf mü?’ Orman yangınlarının kendiliğinden çıkan yangınların ötesine geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Beyza Üstün, ‘Ekosisteme karşı açılmış bir savaş durumu bu’ değerlendirmesi yaparken Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, ‘Orman yangınlarına müdahaleden ziyade bu yangınların nasıl önlenebileceğini konuşmak daha önemli’ dedi. Prof. Dr. Doğanay Tolunay ise yangınlara mevsimlik işçilerin değil, 12 ay düzenli çalışan eğitimli işçilerin müdahale etmesi gerekir dedi.”

Erdoğan bol keseden “atıyor”

Birgün gazetesinin manşeti de gündemin öne çıkan haberleri arasındaydı. Gazetenin, “Atamaya doyamadı” başlıklı haberi şöyle:

“AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan göreve başladıktan bu yana geçen 13 ay içerisinde yaptığı atamalarla adeta devlet kurumlarını yeniden dizayn etti. Erdoğan’ın atama listesinde, kuvvet komutanlıklarından üniversitelere, müftülüklerden bakanlıklara, müfettişlik kadrolarından uzay ajansına oradan Helal Akreditasyon Kurumu’na kadar uzanan çok geniş bir yelpaze bulunuyor. Atanan isimlerin tamamı AKP’li kadrolardan oluştu. Erdoğan, göreve başladığı tarihten bu yana toplam 2 bin 241 atama kararına imza attı. Son 13 ay içerisinde kararnamelerle yapılan atamalar aynı zamanda bir Cumhuriyet rekoru oldu. Erdoğan atamalarında 2018 Eylül’ünün ayrı bir yeri var. Sadece bu ayda toplam 518 atama gerçekleştirdi. 30 Mart 2019 günü yayınlanan Resmi Gazete’deki 406 atama ise ulaşılması imkansız bir başka rekoru belgeliyordu.”