“Bu halk iradesi kayyum tanımaz”
Gazeteler kayyum ve İdlib krizleri arasında gitti geldi…
21.08.2019
Yandaşlar HDP’li belediyelere kayyum atanmasıyla ilgili İçişleri Bakanı Soylu’nun açıklamalarını öne çıkarırken, diğer gazeteler protesto gösterilerine ve polis şiddetine geniş yer ayırdı. Kemal Kılıçdaroğlu ise sessizliğini Sözcü gazetesine bozdu.
Yeni Yaşam gazetesi manşetinde, “Bu halk iradesi kayyum tanımaz” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyesi eşbaşkanlarının yerlerine kayyum atanmasına tepkiler çığ gibi büyüyor. Diyarbakır başta olmak üzere Türkiye ve bölge kentlerinde yurttaşlar protesto eylemleri gerçekleştirdi. Diyarbakır’da yurttaşlar polisin sert müdahalesine rağmen sokağa çıkarak kayyumu asla kabul etmeyeceklerini vurguladı. Polis Diyarbakır’a giriş çıkışları kapatırken, HDP’li vekillere adeta linç edercesine saldırdı, 5 HDP’li vekil yaralandı. Mardin ve Van’da da eylemler vardı. Mardin’de HDP’li seçilmişler ve halk kayyumları protesto etti. Van’da da yurttaşlar eylem yaptı, polis iki kentte de müdahale etti. İstanbul’da da avukatlar Çağlayan’da eylem yaptı. Polis, avukatlara sert müdahale ederken, Batı kentlerinde de demokratik güçler kayyum atamasına karşı ‘demokratik direniş’ çağrısı yaptı. HDP Kadın Meclisi kayyumun kadın iradesine saldırı olduğunu belirtirken, HDP ile dayanışma açıklamaları sürüyor.”
İbrahim Sinemillioğlu Yeni Yaşam gazetesinde konuyla ilgili, “Kürd’ün inadı” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Millioğlu’nun yazısının bir bölümü şöyle:
“Seçimden önce Sayın Erdoğan, “seçilseler bile orada duramazlar, yine alırız” diyerek esasen bu günleri haber vermişti. İşte şimdi dediğini yerine getirdi iktidar. 19 Ağustos sabaha karşı hiç bir tebligat olmadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir kararı ile Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanları görevlerinden alınarak yenlerine o illerin valileri kayyım atandı. Bu karar tamamen hukuk dışıdır. Karar, seçimlerden önce başlamış ve 2016 ya kadar uzanan ve henüz sonuçlanmamış soruşturmalara dayalı. Hiçbir yargı kararı yok, soruşturmaların da biteceği yok. Çünkü ne dişe dokunur delil var, ne de ortada somut bir olay. Soruşturma dosyaları o kadar uzun ki bitmesi yıllar alır ve çoğu zamanaşımına da uğrayabilir. Başkanların yanında yeni kayyımların her türlü denetimden uzak, rahat çalışmasını sağlamak için de dört yüzü aşkın belediye meclisi üyesi ve belediye yetkilisiyle HDP yöneticisi de gözaltına alınmış durumda. Kürd’ün inadı bunu da yenecektir elbette. İstedikleri kadar çırpınsınlar, Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesi elbette Türkiye’ye demokrasiyi getirecektir. Burada önemli olan Türk halkı ile diğer partilerin tutumudur. Kürt fobisi ve düşmanlığından kaynaklı bir aymazlık, boş vermişlik ya da içten içe sevinme halinde demokrasi mücadelesi daha uzun süreli olacaktır. MHP, BBP, DSP, Vatan Partisi şimdiden iktidarın yanında yer aldılar. Millet İttifakına dahil partilerden ise Saadet Partisi lider seviyesinde bu haksızlığa karşı çıktı. CHP’nin yöneticileri açıkça tavır almakla beraber Sayın Kılıçdaroğlu’ndan bu yazının yazıldığı ana kadar bir ses duymadık. Sayın Akşener ve partisinin bu karara karşı çıkacağını sanmıyorum, umarım yanılırım.”
Evrensel gazetesi manşetindeki, “Dayanışma zamanı” başlıklı haberde şu ifadeleri kullandı:
“Mahkeme kararına dayanmaksızın, belediye başkanlarının görevden alınmasını ‘kayyum darbesi’ olarak niteleyen avukatlardan siyasetçilere geniş bir kesim, tek adam yönetimine karşı dayanışma çağrısı yaptı. Siyaset Bilimci Selen Korkmaz, asgari demokrasinin dahi ‘göstermelik’ olduğunun görüldüğünü belirtti, muhalefetin demokrasiyi savunması gerektiğini söyledi. Bir diğer Siyaset Bilimci Celil Kaya şu vurguyu yaptı: ‘Muhalefet Kürt meselesini ‘güvenlik ve terör’ meselesi olmaktan çıkartıp, demokrasi ve birlikte yaşam meselesi olarak görmeli.’ Muhalefete dayanışma çağrısı yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da, ‘Bugün bu gidişatı durduramazsak yarın bu çemberin içine herkes girer. Sessizliğinizi bozun’ diye seslendi. Diyarbakır’da polisin saldırısı üzerine, açıklaması yarım kalan HDP Eş Başkanı Sezai Temelli, ‘İradenize sahip çıkın’ çağrısı yaptı.”
Gazete manşetin altındaki, “Kayyuma karşı çıkana feci saldırı!” başlıklı haberinde ise, “Van, Diyarbakır ve Mardin’de kayyumlara tepki göstermek için toplanan halka polis tazyikli su, biber ağzı ve coplarla saldırdı. Saldırılarda vatandaşlar yerlerde sürüklenirken HDP’li vekiller hastanelik edildi. Polis, İstanbul’da açıklama yapan avukatları da darp etti. Çok sayıda kişi gözaltına alındı” dedi.
Evrensel yazarlarından İhsan Çaralan, “Birleşmek ve ortak mücadeleden başka bir yol yok!” başlıklı yazısında, “…son haftalardaki başlıca gelişmelerin bir tarafında, tek parti tek adam yönetiminin iç politika, dış politika ve ekonomik politikalarının yol açtığı gelişmeler vardır. Karşı tarafında ise; bu politikaların hedefe koyduğu işçiler, emekçiler, Kürtler, çevreciler, hukukçular, çevreciler, bilim insanları aydınlar, sanatçılar, ilerici demokrat güçler vardır. Erdoğan ve hükümeti, tek adam yönetiminin politikalarını arkasında birleşmiş, devletin güç ve olanaklarını da yasal mı değil mi demeden de kullanarak, kendi amaçlarını “tüm toplumun amacı”olarak dayatmaktadır. Tablonun diğer tarafında ise, işçiler, emekçiler, çevreciler, Kürtler, demokratlar, hukukçular, bilim ve sanat insanları vardır ama bunlar birbirinden ayrı durmaktadır. Bu da onların kalabalıklarında saklı olan güçlerini etkisizleştirmekte, daha doğrusu kalabalıkların bir güç haline gelmesini önlemektedir… demokrasi güçlerinin, ilerici demokrat çevrelerin, aydınların bilim insanlarının, bütün bu geniş emekçi kesimleri birleşmesi için çaba sarf etmeleri; talepler etrafında birlik fikrinin daha ileri götürmeleri dönemin en önemli görevi olarak ortaya çıkmıştır. Aksi halde tek adam yönetimi; yaşanır bir dünya, bağımsız yargı, daha iyi çalışma ve yaşamak için talepler öne sürenleri ezerek, sınırsız bir sömürü ve yağma, azgın bir baskı dönemine giden yolun taşlarını döşemeyi başarmalarının önünde engel kalmayacaktır…” ifadelerine yer verdi.
Sözcü gazetesi manşetin üstünde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına yer verdi. “Sandığın sonucunu tanımayacaktın neden seçim yaptın?” başlıklı haber şöyle:
“CHP lideri , Diyarbakır, Van ve Mardin’in HDP’li belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasını şöyle değerlendirdi: ‘Bu yapılan demokrasiyle bağdaşmıyor. Bu 3 başkan da aday olmadan önce savcıdan iyi hal kağıdı almış. YSK’ya gitmiş, onlar da sakınca görmemiş. Yargı kararını bile beklemiyorsun, kendin karar verip adım atıyorsun. Milletin iradesine darbe indirildi. Madem böyle yapacaktınız sandığı niye koydunuz? Madem sandığı koydunuz, niye gereğini yapıp halkın iradesine saygı göstermiyorsunuz?’”
Cumhuriyet gazetesi ön sayfasının altında, “‘Herkes haddini bilecek’” başlıklı habere yer ayırdı:
“Diyabakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınmasının ardından Kars Belediye Başkanı HDP’li Bilgen savcılığa çağırıldı. İçişleri Bakanı Soylu, ‘Devlet işliyor. Teröre müsamaha göstermeyeceğiz’ dedi. HDP, KIlıçdaroğlu’na ‘Sessizliğinizi bozun’ çağrısı yaptı. İBB Başkanı İmamoğlu, aynı uygulamanın İstanbul’a da yapılabileceği iddialarına, ‘Herkes haddini bilecek. 3 belediyeye kayyım kararını şiddetle kınıyorum’ diye konuştu.”
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mine Söğüt’ün, “Türkiye Kayyım Cumhuriyeti” başlıklı yazısının ise bir bölümü şöyle:
“Bu ülkede asla barış inşa etmek istemeyen irili ufaklı iktidarların laneti var. O iktidarlar, Kürt hareketinin, zaten kendi içinde de sancılı olan siyasallaşma çabalarını boşa çıkarmak için olağanüstü gayret sarf ediyorlar. Ellerindeki tüm güçleri, barış ihtimalini yerin dibine gömmek için kullanıyorlar. Uzlaşma zeminlerini kasten sabote ediyorlar. Sorunların barışçıl çözümü için çaba sarf eden herkesi teker teker yok ediyorlar. Bugün Güneydoğu’daki belediye başkanlarını teker teker görevden alanlar ve yerlerine kayyım atayanlar… Daha dün HDP milletvekillerini tutuklayıp cezaevine attılar. Daha dün HDP eş genel başkanlarını tutuklatıp cezaevine attılar. Daha dün barış sürecinde sarf edilen yazıları, söylemleri, haberleri bahane ederek insanlara dava üzerine dava açtılar. Tüm bunları rahat rahat yaptılar. Çünkü… Bu ülkeye en büyük kayyım olağanüstü koşullarda yapılan bir seçim nihayetinde başkanlık sistemiyle atandı. Ülke hâlâ buna tam uyanmadı.”
Birgün gazetesi manşetin altındaki, “Halk, iradesine sahip çıktı” başlıklı haberde, “Halk iradesi gasp edilerek Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atanmasına tepkiler büyüyor. Polis, birçok kentte kararı protesto eden yurttaşlara TOMA ve biber gazıyla saldırıda bulundu. Polis şiddeti nedeniyle HDP Milletvekilleri Feleknas Uca, Remziye Tosun ve Musa Farisoğulları hastaneye kaldırıldı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde açıklama yapmasına izin verilmedi” ifadelerini kullandı.
“İdlib’de de fiyasko”
Suriye ordusunun İdlib’deki TSK’ya ait 9. Gözlem Noktası’nın etrafını kuşatmasının ardından kriz büyüdü. Hükümete yakın gazeteler, her gün birilerine parmak sallayıp adeta bir “uyarı tabelası” haline gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun son ikazını manşete taşırken, konuyla ilgili eli yüzü düzgün haberler Cumhuriyet ve Yeni Yaşam gazetelerinde yer aldı.
Cumhuriyet gazetesi, “Türk askeri ateş hattında” başlıklı haberinde şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin ABD ile ‘güvenli bölge’ pazarlığına odaklandığı bir dönemde İdlib’de Ankara’yı kaygılandıran gelişmeler yaşanıyor. İdlib’in güneyinde ilerleyen Rusya destekli Suriye ordusu, stratejik Han Şeyhun kasabasına girdi. Soçi Mutabakatı’nın fiilen işlememesi sonucu Rusya ile fikir ayrılıkları derinleşti. Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı çağrılar yanıtsız kaldı. Suriye ordusunun ilerleyişini sürdürmesinin ardından gözler Morik bölgesindeki TSK gözlem noktasının güvenliğine çevrildi. Türk ve Suriye askerlerinin karşı karşıya gelmesini istemeyen Rusya’nın, Türkiye’ye 9 No’lu gözlem noktasını taşıma teklifi yaptığı ileri sürüldü. Ankara, ‘Gözlem noktası kalacak. Rejim ateşle oynamasın’ uyarısını yaptı.”
Yeni Yaşam gazetesi ise ön sayfasının altındaki, “İdlib’de de fiyasko” başlıklı haberinde, “Suriye rejimi, İdlib’de stratejik öneme sahip olan Han Şeyhun’a girdi. Ankara destekli HTŞ ve ÖSO grupları Han Şeyhun ve Hama’nın kuzeyindeki bazı bölgelerden çekildi. Han Şeyhun yakınlarındaki TSK’nin gözlem kulesine sevkiyat yapan Türk askeri konvoyu önceki gün bombalanarak durdurulmuştu. TSK’nin gözlem noktası rejimin çemberinde kaldı. Ankara’nın Rusya’dan ‘Ulusal Ordu’nun hafif silahlara buralara yerleşmesini isteyeceği, kabul edilmemesi halinde ise gözlem noktasını güneye çekmeyi planladığı belirtiliyor. Rusya ise bir kez daha Ankara’ya HTŞ’yi vuracağını söyledi” ifadelerine yer verdi.