“Bütçeyi kaçırsanız da ölümü gizleyemezsiniz”
Günün dikkat çeken haberleri Yeni Yaşam, Evrensel, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinde yer aldı
07.11.2019
Evrensel gazetesinin manşetinde, “Bütçeyi kaçırsanız da ölümü gizleyemezsiniz” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Ödenemeyen fatura, maaşa gelen haciz ve borç yüzünden 4 kişinin intihar ettiği gün halktan toplanan paraların nereye harcandığını gösteren bütçe görüşmeleri halktan gizlendi. İstanbul Fatih’te bir evde 2’si kadın 4 kardeş intihar etti. Sonrasındaki bulgular olayın maddi sıkıntılar nedeniyle yaşandığını gösterdi. Mahalledeki bakkal Yusuf Deniz, kardeşlerden birinin kendisiyle ‘Maaşına haciz geldiği’ bilgisini paylaştığını söyledi. Kardeşlerin 2 aydır elektrik faturalarını ödeyemedikleri öğrenildi.”
“Yurttaşın vergisi ÖSO’ya gidiyor”
Yeni Yaşam gazetesi manşetinde, “Yurttaşın vergisi ÖSO’ya gidiyor” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler yer aldı:
“ÖSO grupları içinde yer alanların ve Türkiye’nin Kuzey Suriye’de kontrolü altında tuttuğu yerde görevlendirdiği Suriyelilerin maaşının, Ankara tarafından ödendiği artık daha sık dillendirilmeye başlandı. 3 bin 500 ila 2 bin TL arasında değişen maaşların, Kuzey Suriye’de kurulan PTT şubeleri aracılığıyla ödendiği öne sürülüyor. ÖSO’cuların TL hızla değer kaybettiği için maaşlarını Suriye lirası olarak istedikleri de daha önce basına yansımıştı. ÖSO’culara aktarılan kaynakla ilgili olarak ekonomist Alp Altınörs de yeni bir iddiayı gündeme getirdi. Altınörs, 2020 bütçesinde MİT personel giderlerinde dikkat çekici bir artış olduğunu belirterek, ‘MİT’e çok fazla personel mi alındı yoksa Suriye’de bir takım gruplar doğrudan MİT tarafından mı finanse ediliyor?’ diye sordu. Altınörs, Türkiye’nin çatışmalarda ölen ÖSO’cuları da ‘şehit’ olarak değerlendirip, ailelerine ödeme yaptığını söyledi.”
“Gizlenen belge”
Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Gizlenen belge” başlıklı haberinde, “Hükümetin, Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyelileri sınır hattına yerleştirme planının gerçekçi olmadığı, ‘Uyum Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı’ belgesi ile ortaya çıktı. Yazarımız Mustafa Balbay’ın ‘Suriye Türkiye’ye girdi, Göç dalgası’ kitabında yer alan belgeye göre, Suriyelilerin uyumu, eğitim, sağlık, iş gücü ve sosyal destek için başkanlık oluşturuldu. Başta MEB olmak üzere, tüm ilgili kurumlar uyum için devreye sokuluyor. Türklerin kaygılarının da giderilmesi için yapılması gerekenler belgede sıralanıyor. Uyum Strateji Belgesi’ni yaşama geçirmekten sorumlu olan Göç İdaresi Genel Müdürü Ayaz, ‘Belgeyi kamuoyuna açıklama kararı siyasi iradenindir. Biz ‘bir arada yaşamın’ önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyoruz’ dedi.
“Tek dert dindar nesil olunca”
Birgün gazetesi manşetinde, “Tek dert dindar nesil olunca” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“OECD’nin, ‘Bir Bakışta Eğitim-2019’ raporuna göre, Türkiye okulöncesi eğitimdeki okullaşma oranında 30 ülke arasında son sırada yer aldı. OECD ortalaması yüzde 87 olan okulöncesi 3-5 yaş grubundaki çocukların net okullaşma oranında ise Türkiye, yüzde 39,7’de kaldı. Eğitime ilişkin hemen her konuda dünya ortalamasının çok gerisinde olan Türkiye, okulöncesi net okullaşma oranında da dibi gördü. OECD’nin raporuna göre, Türkiye’de 3-5 yaş grubu için çocuk başına yapılan harcama 5 bin 381 dolar iken bu harcamanın OECD ortalaması 8 bin 141 dolar olarak gerçekleşti. Raporda, Türkiye’de özel sektörün en fazla okulöncesinde etkin olduğu belirtildi. Okulöncesi eğitimdeki özel okulların oranı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi verilerine göre yüzde 50,2 oldu. Türkiye’de okulöncesi eğitimdeki çocukların yüzde 16,5’inin, özel kurumlarda eğitim gördüğü bildirildi. Türkiye’deki resmi ve özel kurumların öğrenci başına yaptığı harcama arasındaki fark da ülkedeki fırsat eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Dünya genelindeki 30 ülkenin eğitime ayırdığı kamu kaynağına göre sıralandığı listede Türkiye, son sırada yer alıyor. Kamu kaynakları ile yapılan eğitim harcamaları her geçen yıl azalırken özel kaynaklardan yapılan eğitim harcamaları giderek artıyor. OECD’nin Türkiye’nin okulöncesi kademesindeki okullaşma oranına yönelik verilerini değerlendiren Eğitim Reformu Girişimi Araştırmacısı Özgenur Korlu, üç yaş öncesi için erken çocukluk eğitiminin özellikle dezavantajlı çocuklar için önemine dikkati çekti. Türkiye’nin 3-5 yaşta okullaşmasının OECD ortalamasının altında olmasının eğitimdeki fırsat ve olanak eşitsizlikleri ile ilişkilendirilebileceğinin söyleyen Korlu, ‘Üç ve dört yaşa ilişkin politikalar üretilmesi, eğitimde fırsat eşitsizliklerinden kaynaklanan sorunların azaltılmasına katkı sağlayacaktır’ dedi.”