“İşte 15 yıl önceki FETÖ önergesi”
Günün haberi Sözcü gazetesinin manşetindeydi
18.02.2020
Sözcü gazetesi manşetinde, “İşte 15 yıl önceki FETÖ önergesi” başlıklı habere yer verdi. “CHP, tehlikeyi 2005’te görüp Meclis’te uyarmıştı” üst başlığıyla verilen haberde şu ifadeler kullanıldı:
“İktidar tarafından FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla suçlanan Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce’nin aralarında bulunduğu 72 CHP’li vekilin çağrısını AKP dikkate almadı. İşte o önerge: ‘Eğitim alanında kamu gücünden sonra en büyük örgütlenme, Fetullah Gülen okullarıdır. Gülen’in buralarda militanlar yetiştirerek, devlette kadrolaşmayı amaçladığı ileri sürülmektedir. Yüzlerce okulun yapımı, binlerce öğretmenin aylığı hangi kaynaktan karşılanmaktadır? Gülen’e bağlı dershane, yurt ve okullarda laik eğitim yapılmakta mıdır? Bu konudaki kaygılar araştırılmalı.’ Önergede bu tespitler yapıldı ve bunlar soruldu. Ancak önerge Meclis gündemine alınmadı.”
“Parlamenter sisteme dönmek şart”
Karar gazetesinin manşetinde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılan röportaj, “Parlamenter sisteme dönmek şart” başlığıyla yer aldı:
“Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik en net değerlendirmede bulundu: ‘Cumhurbaşkanı iken de parlamenter sistemin Türkiye için daha doğru olduğunu söyledim. Türk tipi başkanlık sistemini istemedim. Benim tercihim tam demokratik parlamenter sistemden yana. TBMM bugüne kadar hiç bu kadar önemsizleştirilmemişti. Türkiye bunun noksanlığını hissediyor. Kendi içimizde yüksek insan hakları standartlarıyla halledemeyince Kürt meselesi uluslararası boyutlara gitti. Uygulanan politikaların neticesi, hepimizin sorumluluğu. (Çankaya noteri eleştirileri) Gönderdiğim yasalar oldu ama sayısı az. Çünkü hukuk bürom Meclis komisyonundayken çalışıyordu. Yasaların çoğunu komisyonlarda düzelttirdim. (Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü sözleri ve Kudüs mitingi) Katı bir laiklik anlayışından buraya gelinmesi önemli. CHP’deki değişim takdir edilmeli. Gelinen nokta normalleşme için fırsat. Yönetimin iklimi pozitife çevirmesinin en kısa yolu siyasetçilerin, yazarların, gazetecilerin tutuksuz yargılanması. Yüksek mahkeme kararları uygulanırsa bu çok takdir edilir. Türkiye’nin Rusya ile ne düşman olması ne de kendini kaptırması uygun. Son dönemdeki ilişkilerde ölçü kaçtı. TSK’nın etkinliği NATO’dan geliyor. S-400’de doğru yapılmadı.’”
“Kim, ne yapıyor ‘reis’ bilmek istiyor”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Kim, ne yapıyor ‘reis’ bilmek istiyor” başlıklı haberinde, “AKP hükümeti cumhuriyet tarihinin en büyük fişlemesini yapmakta ısrarcı. Kasım ayında hazırlanan ocak ayında ise İçişleri Komisyonu’na getirilen ancak tepkiler üzerine görüşmeler sırasında geri çekilen dernek üyelikleri ile ilgili düzenleme teklifi yeniden TBMM Başkanlığı’na sunuldu. ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük fişlemesi’ olarak nitelendirilen teklif AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve arkadaşlarının imzasıyla sunulan 38 maddelik Torba Teklif’in içine sokuşturuldu. Çok sayıda kanunda değişiklik öngören ‘Torba Teklif’te 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 23’üncü maddesinde yapılması öngörülen değişikliğe göre, dernekler, yeni üyeleri ile üyeliği sona erenlerin kimlik bilgilerini 30 gün içinde mülki idare amirlerine bildirecek. Madde gerekçesinde bu düzenlemenin kişilerin rızası ve bilgisi dışında derneklere üye kaydedilmesi veya dernek üyeliğinden istifaların kayıtlara işlenmemesi gibi durumları ortadan kaldırmayı amaçladığı savunuldu. Gerekçede, yurttaşların üyelik ya da istifalarını sorgulayamadıkları da ifade edildi. Gerekçede, katılımcı demokrasinin gereği olarak sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine dahil edilebilmesinin istendiği ancak üye sayıları ile ilgili bilgilere ulaşmakta güçlük yaşandığı için bunun hayata geçirilemediği savunuldu. Ayrıca feshedilen derneklerin para, mal ve haklarının en fazla üyeye sahip derneğe devredilmesini sağlamak için de güncel üye sayılarına ihtiyaç duyulduğu bildirildi. Teklifin yasalaşması durumunda altı ay içinde bu zorunlulukları yerine getirmeyen dernek yöneticilerine 500 TL ceza verilecek. Teklifle derneklerle ilgili her türlü kayıtlar ile işlemlerin elektronik ortamda yapılması da öngörülüyor” ifadelerini kullandı.
“Bu dava düşmeli”
Evrensel gazetesinin manşetinde, “Bu dava düşmeli” başlıklı haber yer aldı:
“SEGBİS’le bile mahkemeye bağlanmayan bir tanık, dayanaksız iddianame ve AİHM’den gelen ihlal kararlarıyla çöken Gezi direnişi davası bugün görülecek. Beraatle sonuçlanmasının ardından 4 yıl sonra yeniden açılan davada Mücella Yapıcı, Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu için ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Davanın avukatlarından Köksal Bayraktar, ‘Bildiğimiz yargılama sistemi içerisinde bulunmuyoruz. Tahliye yönünde karar veren mahkeme başkanı değişti, üye değişti. Yargı bu değil. Bugünkü davada karar çıkmamalı’ yorumunu yaptı. Avukat Can Atalay da ‘Demokratikleşme kaynağı olan Gezi’yi savunuyoruz’ dedi.”
Yeni Yaşam gazetesi manşetindeki, “Hepimiz Gezi’deydik” başlıklı haberinde, “İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Gezi Parkı’na 2013’te Topçu Kışlası’nı yapmak için başlayan inşaat çalışmalarını protesto etmek amacıyla başlayan ve daha sonra Türkiye’nin birçok noktasına yayılan eylemlerden dolayı 16 kişi yargılanıyor. Gezi Direnişi olarak tarihe geçen halk isyanı, yıllar sonra dava konusu yapıldı. 16 kişinin ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yargılandığı davanın karar duruşması bugün görülecek. Karar duruşması öncesi ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan Türkiye’nin önde gelen mimar ve ekoloji aktivistlerinden Mücella Yapıcı ile konuştuk. Yapıcı, ‘Milyonlarca kişi katıldı, Gezi de hepimiz oradaydık’ dedi. Yapıcı, ‘Hakkımızda üretilen soruşturma Kanal İstanbul, 3. Köprü ve 3. Havalimanı’nın ilanı ile aynı tarihe denk gelir, ilginçtir’ dedi. Gezi’de suçu önlemek için uğraşırken hep beraber olağanüstü bir polis şiddeti ile karşılaştıklarını dile getiren Yapıcı, ‘Yani orada bu memleketin güvenlik güçleri aslında oraya gelip de hukuksuz inşaatı engellemeye çalışması gerekirken, çadırları yaktı’ dedi” ifadelerine yer verdi.
Birgün gazetesi ise manşetin üstünde, “Hepimiz oradaydık” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“İktidarın korkulu rüyası olan Gezi Parkı Direnişi yargılanıyor. Biri tutuklu dokuz sanıkla devam eden yargılamaya Türkiye’nin her köşesinde Haziran İsyanı’na katılan milyonlar el koydu: ‘Gezi biziz.’ Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis; Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Yiğit AL Ekmekçi için 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istenen Gezi Davası bugün görülüyor. Silivri Cezaevi Kampüsü’nde yapılacak duruşmada karar çıkma ihtimali yüksek. Osman Kavala, dava kapsamında 800 günü aşkın süredir tutuklu. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen üç sanıktan biri olan Yiğit Aksakoğlu, ‘Bizi öldürmek istiyorlar. Defaatle soruyorum, ben ne yaptım? Biz buna hukuk mu diyeceğiz şimdi?’ diye soruyor.”