“Biliyorlardı, dikkate almadılar”

Günün öne çıkan haberleri Evrensel, Cumhuriyet, Karar, Birgün ve Sözcü gazetelerinin manşetindeydi

P24

03.04.2020

Evrensel gazetesi ön sayfasının altında, “Biliyorlardı, dikkate almadılar” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın verileri açıklarken ifade ettiği ‘Virüsün bu kadar çabuk yayılacağını bilmiyorduk’ sözlerini ve İstanbul’un durumunu İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk ile konuştuk. İstanbul’un rakamlarını ‘Can pazarında yaşıyormuşuz’ diye tanımlayan Öztürk, Bakan Koca'ya başından itibaren yaptıkları uyarıları hatırlatarak, bunların dikkate alınmadığını söyledi. Başından beri bakanlığa il il, bölge bölge verileri açıklaması yönünde çağrıda bulunduklarını hatırlatan Öztürk, ‘Açıklayın ki kim nerede ne olduğunu bilsin, önlem alsın diye uyardık. Biz İstanbul’da, başta sağlıkçılar ama toplamda bütün toplum haftalardır can pazarında yaşıyormuşuz. Ve bunu ancak şimdi, rakamlar açıklandığında öğreniyoruz’ ifadelerini kullandı. Bakanın ‘Biz hastalığın bu kadar hızlı yayılacağını beklemiyorduk’ sözlerini eleştiren Öztürk, şunları söyledi: ‘Burada kritik hatayı yapmış görünüyorlar. Çünkü politikalarına da baktığımızda hastalığın Türkiye’ye girişi ve yayılışının daha uzun süreceğini tahmin ettikleri görülüyor. O yüzden bu kadar ağırdan aldılar. Bu kabul edilecek bir şey değil, dünyada örnekler var, her şey görünüyordu. Bilim Kurulu içerisindeki birçok hoca bunu görmüş ve söylemiştir. Biz TTB olarak en başından beri söyledik, uyardık. Bir an önce harekete geçin dedik, dikkate almadılar, şimdi bilmiyorduk demek olmaz.’”

“Hastanede 17 saat”

Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Hastanede 17 saat” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Koronavirüs şüphesiyle Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvuran Sadegül Çavuş Çiftçi (42), koridorlarda geçirdiği 17 saatlik süreci Cumhuriyet’e anlattı. Çiftçi, ’07.30 gibi hastaneye girdim. Sırada 185 kişi vardı. Ayrılmak istedim izin verilmedi. Tek tomografi aleti vardı ve sosyal mesafe yoktu’ dedi. Saat 00.15 gibi sırasının geldiğini anlatan Çiftçi, BT sonucu ve kan değerlerinin temiz çıktığını söyledi. Sürüntü sonucunun 3-4 günde çıkacağını ifade eden Çiftçi’nin korkusu yeni başlamış: ‘ O kadar kalabalıkta korona değilsem bile virüs kapmaktan korkuyorum. Sonuç ne çıkar bilemiyorum.’”

“Yüzde 60 uyarısı”

Karar gazetesi manşetindeki, “Yüzde 60 uyarısı” başlıklı haberinde, “Sağlık Bakanı’nın “Vakaların yüzde 60’ı İstanbul’da” sözleri 16 milyonluk metropolün salgının merkez üssü olduğunu gösterdi. Diğer illerdeki yansımalar da ‘Türkiye’nin bu işi çözmesi için İstanbul’a özel önlem şart’ yaklaşımının gerekliliğini ortaya koydu. Uzmanlar, etkili izolasyonun yayılmanın önlenmesinde belirleyici olacağını vurguladı. En kritik günlerde ‘İpin ucu kaçmadan sıkı bir bölgesel karantina şart’ çağrıları arttı. Sağlık Bakanlığı’nın önceki gün verilerine göre ilk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan bu yana Kovid-19 testi pozitif çıkanların sayısı 18 bin 135’e yükseldi. Bu süreçte 356 vatandaş hayatını kaybederken, 1101 kişinin de yoğun bakımda tedavi gördüğü açıklandı. Vaka ve vefat sayılarını ilk kez şehir bazında duyuran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vakaların yüzde 60’ının İstanbul’da bulunduğunu söyledi. Yani 8 binden fazla teşhis konulan vatandaş İstanbul’da ikamet etmekte. Salgınla mücadelede ise atılan adımlara hemen her gün yenileri ekleniyor. Sosyal teması kesmek adına alınan kararlar hayata geçirilirken, Türkiye’de salgınının yayılma hızı, koronavirüsü felaket boyutunda yaşayan ülkelerle karşılaştırılıyor. Hastalığın yayılmasına karşı daha sıkı tedbirlerin alınması çağrıları da birçok kesim tarafından dile getiriliyor. Bilim insanları ve siyasiler, şehir bazında sokağa çıkma yasağının ilan edilmesini talep ediyor. Önceki gün açıklanan verilere göre ‘salgının merkezi’ olduğu teyit edilen İstanbul’un Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da çağrısını yineledi. İmamoğlu ‘En azından İstanbul’a özel bir sokağa çıkma kısıtlaması kararı gecikmeden alınmalıdır’ paylaşımında bulundu. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik ise amaçlarının hızlı pikin (vaka sayısındaki artış ivmesi) oluşmasını önlemek olduğunu kaydetti. Bilim Kurulu üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da ‘Artış hızını bu zamanlarda düşüremezsek daha sonra kontrol etmek çok daha zor olur’ uyarısı yaptı.”

“Bağışın siyaseti olmaz, yeter ki vatandaşa gitsin”

Sözcü gazetesi manşetinde, “Bağışın siyaseti olmaz, yeter ki vatandaşa gitsin” başlıklı habere yer verdi:

“Türkiye, virüs öncesi siyasi gerilime geri döndü. Şimdi bağış kavgası yaşanıyor. Belediyeler önlemler için bağış kampanyaları başlatmıştı. Halka para veremeyen iktidar da kampanya açtı. İktidar, sadece CHP’li belediyelerin kampanyalarını durdurdu. Hesaplarını bloke ettirdi. Hatta bir de ‘Devlet içinde devlet olmaz’ diyerek muhalefeti suçladı. Oysa bu kavganın zamanı değil. Vatandaş, ‘Biz can derdindeyiz. İktidar kavga etmeyi bırakıp 82 milyonu kucaklasın. Parayı ha belediye toplamış, ha devlet, fark etmez. Yeter ki halka gitsin ve şeffaf dağıtılsın’ diyor.”

“Alışveriş sanal, tehlike gerçek”

Birgün gazetesinin manşetinde, “Alışveriş sanal, tehlike gerçek” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Koronavirüs salgının tüm dünyada ve Türkiye’de hızla yayılmasının ardından online marketler üzerinden yapılan alışverişler de arttı. Evden çıkamayan yurttaşlar alışverişlerini internet üzerinden yaparken, online marketlerde çalışanlar uzun mesai saatleri ve yoğunluğun yanı sıra hastalık tehdidi ile de karşı karşıya kaldı. Ankara’da bir online marketin deposunda çalışan Y. T, ‘Koronavirüs salgınıyla iş yükümüz ve yoğunluğumuz çok fazla arttı. Motorlu kurye olarak çalışan arkadaşlarımız siparişleri götürürken insanlarla doğrudan temas kurmak veya karşı karşıya gelmek zorunda kalıyor. Biz depodakiler de sosyal mesafe kuralı uygulanamayacak kadar dar bir alanda saatlerce çalışmak zorunda bırakılıyoruz’ diye konuştu. ‘Siparişleri hazırlarken belki de istemeden virüs bulaştırıyoruz ve insanlara virüs yolluyoruz’ diyen Y. T, ‘Sosyal mesafe deniyor ama sekiz bankoda hepimiz yan yana çalışıyoruz. Sipariş hazırlarken sürekli hareket halindeyiz. Siparişi götüren motorlu kurye, siparişi teslim ettikten sonra tekrar yanımıza dönüyor, depoya giriyor. Motorlu kuryelerin dinlenme alanı olarak kullandığı alan, aynı zamanda da öğle yemekleri yediğimiz mutfak. Ben çalıştığım şirketin üç ayrı şubesindeki depoda da çalıştım ve tüm mutfakların genişliği dört ile altı metrekare arasındaydı. Çalıştığımız şirket, bizlere eldiven ve maske vermedi. Benim gibi bazı arkadaşlar kendi cebinden para vererek eldiven ve maske aldı. Motorlu kurye arkadaşlarımıza da sadece maske dağıtıldı’ dedi. Hastanelerde tedavi gören yurttaşlar tarafından da sipariş verildiğini belirten Y. T., 2Birkaç gün önce bir hastaneden sipariş verildi ve motorlu kurye arkadaşımız hastaneye sipariş götürdü. Bütün ürünler elimizden geçiyor. Marketler sabah 9’da açılıyor ve akşam 9’da kapanıyor ama biz gece 3’e kadar vardiya usulü çalışmaya devam ediyoruz. Gece vardiyasında işten çıkan arkadaşlarımız evlerine ulaşmakta zorluk çekiyor’ dedi.”