“Darbeci general, Başbakanlık’ta uyurken yakalandı!”

Günün haberi Sözcü gazetesinin manşetindeydi.

01.06.2020

Sözcü gazetesinin manşetinde, “Darbeci general, darbe günü Başbakanlık’ta uyurken yakalandı!” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Darbe girişiminin ardından dönemin Genelkurmay Başkanı Akar’ın yanında Çankaya Köşkü’ne giden Tümg. Mehmet Dişli’nin yakalanış öyküsü şöyle: Adının, FETÖ’nün ‘yükseltilecekler’ listesinde olduğu belirlenen Dişli, darbe girişimi başarılı olmayınca 16 Temmuz’da Akar’la Çankaya Köşkü’ne gelip dönemin Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in odasına girdiler. Akar’a gizlice Dişli’nin darbeci olduğunu ima etti. Türkeş, Dişli’ye odanın dışına çıkmasını söyledi. Başbakanlık’taki boş bulduğu odaya geçen Dişli kanepede uyudu. 16:30’da polis Dişli’yi uyandırıp götürdü.” 

“Birer birer öldürülüyorlar”

Yeni Yaşam gazetesi manşetinde, “Birer birer öldürülüyorlar” başlıklı habere yer verdi:

“Koronavirüs bahanesiyle çete liderleri, hırsızlar, katiller, ceza indiriminden yararlanarak serbest kalırken, tahliye taleplerine rağmen serbest bırakılmayan hasta tutuklular birer birer cezaevinde yaşamını yitiriyor. Osmaniye T Tipi Cezaevi’nde tutulan Sabri Kaya’nın yaşamını yitirmesinin üzerinden henüz bir hafta geçmeden, bu sefer de Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Vefa Kartal’ın ölüm haberi geldi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan ve 26 yıldır cezaevinde olan Vefa Kartal’ın kalbinde ritim bozukluğu, beyninde sürekli büyüyen 3 kitle, Hepatit B, mide fıtığı, yüksek tansiyon, bağırsak spazmı, göğsünün sol bölümünde yağlanma, kist, hemoroit, ülser, reflü, bronşit, böbrek ve idrar yolları hastalıkları bulunduğu belirlenmişti. Vefa Kartal’ın kardeşi Umut Kartal, ‘Ağabeyimin sağlık sorunları çok ciddiydi, bırakmadılar’ dedi.”  

“Rüyama bile gelmiyor”

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Rüyama bile gelmiyor” başlıklı haberinde, “Emel Korkmaz, her gün Ali İsmail’in odasına giriyor, ‘Yavrum seni çok özledim. Bir kere rüyama gel’ diyor ama o hiç gelmiyor. 7 yılda kendisini en çok adaletsizliğin yaraladığını söylüyor. Kurdukları vakfı ise ‘O Eskişehir’de kuşlara su verdi, Afrika’da can suyu oldu’ sözleriyle anlatıyor. Emel Korkmaz, Ali İsmail’in darp edilirken ‘Vurmayın, öldüm’ dediğini anımsatan abisi Gürkan Korkmaz ise ‘Aynı düzen, ABD’de George Floyd’u nefessiz bıraktı. İronik olan, Erdoğan’ın bunu kınaması. Tabii kınanacak bir olay ama bunu söylerken muhaliflere bunların yapılmasına da izin verilmemeli’ diyor” ifadelerine yer verdi.

“Normalleşme ‘dersi’ Bolu’dan”

Karar gazetesinin manşetinde, “Normalleşme ‘dersi’ Bolu’dan” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Aktüerya Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Tank, bilimsel araştırma projesi kapsamında tüm ülkelerin koronavirüs verilerini analiz etti ve bunları Türkiye’dekilerle karşılaştırarak yorumladı. Tank, ellerindeki verileri değerlendirerek simülasyonlar yaptıklarını, buna göre salgının Türkiye’de başladığı tarih olan 11 Mart’tan 180 gün sonra yok olmasını beklediklerini kaydetti. Türkiye’de pik noktasının 23 Nisan’da görüldüğünü, 21 Mayıs’tan itibaren ise ‘sönümleme’ noktasına geçildiğini ifade eden Tank ‘Yani uçak artık teker koyma yolunda ilerliyor. Süreç aşağı doğru iniyor’ dedi. Yaptıkları çalışmaya göre 1 Ağustos’ta 56 vakanın görülmesini beklediklerini anlatan Tank, Google ve Apple verilerini dikkate alarak sokağa çıkma kısıtlaması öncesinde ve sonrasında yaşanan hareketliliği de incelediklerini söyledi. Tank, çok ilginç sonuçlara ulaştıklarını, sokağa çıkma kısıtlaması öncesinde ve sonrasında hareketliliğin tavan yaptığını, marketlere ve eczanelere yönelik büyük bir hareketlilik yaşandığını açıkladı. Sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan Ankara, İstanbul ve İzmir’deki insan hareketliliğine ilişkin verileri, kısıtlamanın olmadığı Antalya ile karşılaştırdıklarını söyleyen Prof. Dr. Tank, Antalya’daki market ve eczane hareketliliğinde herhangi bir artış ve dalgalanma yaşanmadığına dikkat çekti. Tank, her sokağa çıkma kısıtlamasından önce çok yüksek derecede hareket ettiklerini vurgulayarak ‘Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günler bu doğal olarak dip yapıyor. Sokağa çıkma kısıtlaması bittikten sonra tekrar tavan yapıyor ve ondan sonra 1-2 gün düşüyor. Tekrar sokağa çıkma yasağı başlayacağı zaman tekrar çok yükseliyor ve düşüyor. İnanılmaz bir dalga var. Sokağa çıkma kısıtlaması başlamadan önceki döneme göre en az 8 kat bir artış var. Yani sokağa çıkma yasağımız olmasaydı biz marketlere ne kadar gidiyorduk? Bir kere gidiyorduk. Ama şimdi sokağa çıkma kısıtlamasından sonra 8 kere gidiyoruz’ dedi. Sosyal medya hesabından Bolu’daki verileri de paylaşan Tank ‘Her aralıklı sokağa kısıtlamasından önce ve sonra daha çok hareket ettiğimizi gösteren grafik. Hiç kısıtlama uygulanmayan Bolu’da stabil giden hareketliliğin bayram kısıtlamasından hemen önce artışı çok dikkat çekici’ dedi.”

“Tehlikeli gevşeme”

Evrensel gazetesi manşetinde, “Tehlikeli gevşeme” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“Koronavirüs salgını sürerken bugünden itibaren seyahat kısıtlaması, sokağa çıkma kısıtlamaları gibi pek çok yasak sona eriyor, restoranlar ve kafeler de hizmet vermeye başlıyor. Evrensel’e konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, ‘Bu kararlar gevşetme ötesi. Bu yapılan neredeyse eskiye dönüş’ yorumunu yaptı. ‘Veriler on gün öncesi ile aynı. Rahat bir hava verilmeye çalışılıyor ama bu rahatlıkta bilimsel veriler yok’ diyen Adıyaman kararların toplum sağlığı için değil, ekonomik çıkarlar için alındığının altını çizdi. Adıyaman şehirlerarası yolların açılmasıyla birlikte yapılan seyahatlerle yayılma riskinin artacağını söyledi.”

“Bu kira bedeli hasta eder”

Birgün gazetesi manşetindeki, “Bu kira bedeli hasta eder” başlıklı haberinde, “Bugünlerde Japon şirketlerinin ev sahibi ve finansör olduğu Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ile yeniden gündem olan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın 15 yıllık rüyası olan şehir hastaneleri için Sağlık Bakanlığı bütçesinden ilk 4 ay için çıkan bedel belli oldu: Toplam 2,5 milyar TL. Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı bütçesinden yapımcı konsorsiyuma mevcut Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) hastanelerinin yapım bedeli olarak kira adı altında dövize endeksli, 25 yıllık sözleşme süresi boyunca ödeme yapılacak. Bu konsorsiyuma imtiyaz olarak verilen destek ve tıbbi hizmetleri için de ‘hizmet bedeli’ adı altında ayrıca miktar garantili ödeme yapılması söz konusu. Sağlık Bakanlığı mali tablosuna göre; 2019 yılında Sağlık Bakanlığı kiracısı olduğu şehir hastaneleri için kira ve hizmet bedeli olarak şirketlere 5 milyar TL ödeme yapıldı. Henüz 2020 yılının ilk 4 ayında bu miktar 2,5 milyar TL’ye ulaştı. Bu bedelin 25 yıl boyunca ve her yeni açılacak KÖO hastanesi birlikte artan miktarlarda ödeneceği düşünülürse, gelecekte toplumun ne kadar büyük bir maliyetle karşı karşıya bırakıldığı daha iyi anlaşılır” ifadelerini kullandı.