“Pensilvanya kaymakamları”
Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri, FETÖ’yle nasıl mücadele edildiğinin örneklerini manşete taşıdı.
20.04.2022
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Pensilvanya kaymakamları” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“AKP’li Mehmet Metiner ile tartışan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun nedamet getiren (pişmanlık gösteren) “Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirmediği” sözlerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesi yalanladı. Kaymakam olarak görev yaparken savcılığa başvurarak itirafçı olan kaymakam Ömer Faruk Yüce ve Vali Yardımcısı Yakup Ömeroğlu’nun halen görev yaptığı ortaya çıktı. Benzer şekilde 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’den işlem gören bazı isimler de halen kaymakamlık görevini sürdürüyor. AKP’li Metiner, bir tartışma programında yaptığı açıklamada FETÖ geçmişi olan bazı kişilerin İçişleri Bakanlığı’nda kritik noktalara getirildiğini öne sürerken, ‘Nedamet (pişmanlık) gösterdi, sahiplenmemiz lazım adı altında eğer bu tür atamalar yapılırsa korkarım ki FETÖ ile mücadele konusunda yeniden zafiyet yaşarız’ dedi. Yayına bağlanan İçişleri Bakanı Soylu ise nedamet (pişmanlık) getirdiği gerekçesiyle göreve getirdiği kimsenin olmadığını savunarak, ‘Sağın solun söylemesiyle iş yapacak adam değilim. Ben hükümetin politikasını uyguluyorum. Bu laflar ağrıma gider. Bir tek FETÖ’cü göreve getirmişsem, bu söylenmiyorsa bu, ülkemize ihanettir’ dedi. Cumhuriyet’in ulaştığı iki iddianame ise Soylu’yu yalanlıyor. Yozgat Çayıralan Kaymakamı olan Ömer Faruk Yüce, 9 Aralık 2016’da Tokat Başsavcılığı’na giderek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini bildirdi. Yüce, ifadesinde örgüt geçmişini, birlikte sohbet yaptığı isimleri ayrıntılarıyla anlattı. Yüce bakanlığın kendisini 2012’de İngiltere’ye yüksek lisans için gönderdiğini, burada bir yıl kaldığını kaydetti.”
Haber Sözcü gazetesinin manşetinde, “FETÖ itirafçısı olan 3 vali yardımcısı, 2 kaymakam görevlerine iade edildi!” başlığıyla yer aldı:
“Hainlerle mücadele lafta kaldı. Muhalif gazeteciler FETÖ’cü iftirasıyla hapse atılırken ‘FETÖ’cüyüm’ diyen bürokratlar hapisten çıkarılıp göreve dönüyor. İşte 5 örnek: -Ömer Faruk Yüce, Çayıralan Kaymakamı’ydı. İtirafçı oldu, Derecik’e atandı. –Hidayet Sarı, Bozova Kaymakamı’ydı. Tutuklandı. İtirafçı oldu. Suşehri’ne atandı. –Yakup Ömeroğlu, Yapraklı Kaymakamı’ydı. FETÖ itirafçısı oldu. Ardından Ağrı Vali Yardımcılığı’na terfi ettirildi. –Mevlüt Özmen, Iğdır Vali Yardımcısı’ydı. 15 Temmuz’da gözaltına alındı. Tahliye edildi. Şimdi Manisa Vali Yardımcısı. –Müfit Gültekin, Mardin Vali Yardımcısı’ydı. Tutuklandı. Osmaniye Vali Yardımcılığı’na atandı.”
“Devlet, polis, erkek şiddet her yerde”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Devlet, polis, erkek şiddet her yerde” başlıklı haberinde, “Derinleşen krizi yönetemeyen iktidar çareyi, her türlü muhalif sesi susturmakta arıyor. Suruç anması için toplanan gençlerden, erkek şiddetiyle katledilmemek için sokağa çıkan kadınlara, baro başkanlarının savunma yürüyüşünden emekçilerin hak arama çabasına dek hemen her kesim giderek artan polis şiddeti ile karşı karşıya kalıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İşkenceye sıfır tolerans’ açıklaması yapsa da karakol binalarından sosyal medyaya yansıyan işkence fotoğrafları bile saklanma gereği duyulmuyor. Hukuksuzluk karşısında etkin bir soruşturma yürütülmemesi ise failleri cesaretlendiriyor. Saray, polisin yanı sıra geniş yetkiler tanıdığı bekçiler üzerine inşa ettiği ‘güvenlik’ politikalarıyla yeni rejimin köşe taşlarını döşüyor. Her geçen gün artan baskılar, hegemonya kuramayan iktidarın son sığınağı haline geliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaşananlar karşısında takındığı tutum failleri cesaretlendirirken, ‘başımıza bir şey gelmez’ düşüncesi de şiddet sarmalını perçinliyor. Karakollardan yansıyan işkence görüntüleri, Suruç anması ve kadınlara yönelik müdahaleler başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerine yönelik baskıcı tutum, son dönem çokça tartışılan kamudaki atamalarla birlikte düşünüldüğünde hukukun askıya alındığı, özerk bir yapının inşa edildiğini gösteriyor. Almanya'da Würzburg Üniversitesi'nden bilim insanlarının, dünya çapında demokrasilerin gelişimiyle ilgili yaptığı kapsamlı araştırmanın sonuçları, Türkiye’de demokrasinin gerilediğini gözler önüne serdi. Ülkelerin demokratiklik ölçeğinde sırasıyla ‘işleyen demokrasi’, ‘eksik demokrasi’, ‘melez rejimler’, ‘ılımlı otokrasi’ ve ‘sert otokrasi’ olarak sınıflandırıldığı araştırmada Türkiye ‘ılımlı otokrasiler’ arasında yer aldı. 1900'lü yıllardan bu yana 175'i aşkın ülkedeki yönetim şekilleri ve demokrasi kalitesindeki değişimleri mercek altına alan ‘Demokrasi Matriksi’nin 2019 yılı verilerine göre Türkiye, 2012-2019 döneminde en sert düşüşü yaşayan ülkeler arasında gösterildi. 2012'de ‘eksik demokrasi’ olarak sınıflandırılan Türkiye, 2019'da ‘ılımlı otokrasi’ seviyesine geriledi. ‘Eksik demokrasi’den ‘ılımlı otokrasi’ye gerileyen ülkeler arasında en belirgin örnekler olarak Türkiye'nin yanında Sırbistan, Macaristan, Brezilya ve Hindistan da gösterildi. Türkiye matrikste 179 ülke arasında 140'ıncı sırada yer aldı” ifadelerine yer verdi.