“Emekçilere 1 ay, Diyanet’e 7 saniye”

Gazetelerin manşetinde tepki gören asgari ücret kararı yer aldı.

29.12.2020

Asgari ücret 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Sendikalar ücrete tepki gösterdi.

Birgün gazetesi manşetindeki habere, “Emekçilere 1 ay, Diyanet’e 7 saniye” başlığını attı. Haberde şöyle denildi:

“Yeni asgari ücret 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Oysaki Saray her 22 saniyede bir asgari ücret harcayacak. Diyanet İşleri ise her 7 saniyede bir asgari ücret harcayacak. İşçi sendikaları ücretin yetersiz olduğunu belirterek milyonların yine mağdur edildiğini kaydetti. Çalışma Bakanı Selçuk ise işçileri enflasyona ezdirmediklerini iddia etti. Asgari Ücret Komisyonu’nun toplantısı sürerken işçiler, ‘insan onuruna yaraşır bir ücret’ talebiyle ülke genelinde meydanlardaydı. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş tarafından eşzamanlı yapılan açıklamalarda, asgari ücretin net 3 bin liradan aşağıda olmaması ve vergiden muaf tutulması talep edildi. Ancak işçilerin talebi görmezden gelindi.”

Evrensel gazetesi habere manşetinde, “Kayıpları bile karşılamadı” başlığıyla yer verdi:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2021’de geçerli olacak asgari ücreti dün yaptığı toplantıda belirledi: 2 bin 825 lira. Asgari ücret şimdilik Türk-İş’in kasım ayında 2 bin 517 lira olarak açıkladığı açlık sınırının biraz üstündeyken yoksulluk sınırının ise üçte biri oranında kaldı. Komisyonda yer alan Türk-İş, ‘İşçilerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır’ dedi. Çeşitli iş kollarından işçiler yıl boyunca temel tüketim maddelerine yapılan zamları hatırlatarak duruma tepki gösterdi. Asgari ücretin kayıplarını karşılamadığını ifade eden işçiler, ‘Patronların istediği oldu, bize yine açlığı reva gördüler. Biz bu parayla nasıl geçinelim’ dedi. İşçiler insanca yaşayacak bir ücret taleplerini yineledi.”   

Cumhuriyet gazetesi, “İşçiyi duymadınız, bari vergi almayın” başlığıyla manşetten gördüğü haberde, “Hükümet Türk-İş’in ‘en az 3 bin lira olsun’ talebine karşın net asgari ücreti işverenlerle birlikte 2 bin 825.90 TL olarak belirledi. Bunun 268 TL’sini asgari geçim indirimi (AGİ) oluşturuyor. Brüt asgari ücret de 3 bin 577.50 TL oldu. Asgari ücret, evli ve eşi çalışmayan işçi için 2 bin 879.57 TL; evli, eşi çalışmayan 1 çocuklu için 2 bin 919.81 TL; evli, eşi çalışmayan 2 çocuklu için 2 bin 960.06 TL; evli, eşi çalışmayan 3 çocuklu bir işçi için de 3 bin 13.72 TL olarak belirlendi. Karara muhalif kalan Türk-İş’in hesabına göre, bir işçinin yaşayabilmesi için yapması gereken asgari harcama tutarı kasım ayında 3 bin 74 TL idi. Yani asgari ücret daha şimdiden yaklaşık 250 TL eksik. Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, çalışanların 2021’de de zor günler geçireceğine dikkat çekerek karara tepki gösterdi. Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık da kararla ‘emekçilerin sokağa atıldıklarını’ vurguladı. Rakamın ‘sefalet zammı’ olduğunu kaydeden Balık, ‘Asgari ücretin derhal 3 bin 720 liraya düzeltilmesini bekliyoruz’ dedi. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ise komisyonun çalışanların durumunu ve işletmelerin geleceğini de dikkate alarak zor koşullarda, enflasyonun 7 puan üzerinde bir refah payı ile kararını verdiğini söyledi” ifadelerini kullandı. 

Karar gazetesi ön sayfasının altında yer ayırdığı habere, “‘Asgari’ artışa vergi tırpanı” başlığını attı. Haberde şu ifadeler yer aldı:

“Yaklaşık 7 milyon çalışanın kilitlendiği pazarlık tamamlandı. Asgari ücrette 2021 için yüzde 21’lik artış oldu. Ancak zam oranı, vergi dilimlerini belirleyen yüzde 9’luk yeniden değerlemenin üstünde kalınca asgari ücretli çalışanın daha çok vergi ödemesine yol açacak tablo oluştu. Asgari ücretten alınan SGK prim payı 2019’da 358 TL’yken 2021’de 500 liraya çıkacak. Gelir vergisi ise 326 liradan 456 liraya ulaşacak. Asgari ücret muhalefet ve sendikaların da hedefindeydi. CHP’li Tanal ‘Açıklanan ücret beklentilerin çok altında’ dedi. Türk-İş ‘Alınan karar katılmıyoruz’ açıklaması yaptı.” 

Sözcü gazetesi habere birinci sayfasının altında, “Bu, insan onuruna takışmayan bir maaş” başlığıyla yer verdi:

“İktidarın açıkladığı asgari ücret, milyonlarca çalışanı memnun etmedi. Sendikalar tepkili. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, ‘2 bin 825 liralık asgari ücret son derece yetersiz. Bu, insan onuruna yakışmayan bir ücret. Nerede kaldı büyüme?’ dedi. KESK ise, ‘5’li müteahhide vergi affı için para var. Kanal İstanbul için para var ama alın teriyle yaşam mücadelesi veren asgari ücretliye yok’ dedi.

“Torpilin ilanı!”

Cumhuriyet gazetesi manşetin altında, “Torpilin ilanı!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Üniversiteler, boş kadrolarının iade edilmemesi için akademik personel alımlarını hızlandırdı. Bu kapsamda bazı üniversitelerin, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi alanı için ‘İngiltere’nin Balkan politikalarını çalışmış olmak’, lojistik alanı için ‘mesleki tükenmişlik ve girişimcilik üzerine çalışmış olmak’ ve Fars dili ve edebiyatı alanı için ‘Hasan-ı Zarifi’nin Mesnevi Şerhi ile ilgili çalışma yapmış olmak’ gibi ‘özel şartlar’ aranması ‘adrese teslim kadro mu’ sorusunu akıllara getirdi. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise üniversitelere gönderdiği yazılar ve yayımladığı bilgi notları ile ‘üniversitelerin belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik olarak akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının anayasanın eşitlik ilkesine ve Yükseköğretim Yasası’na aykırılık oluşturduğunu’ vurguluyor. Buna karşın, üniversiteler bu tarz ilanlara çıkmaya devam ediyor. Resmi Gazete’de dün çok sayıda üniversite ilan yayımladı. Bazı ilanlarda, kadrolar için aranan özel şartlar ise ‘adrese teslim/kişiye özel kadro’ tartışmalarını gündeme getirdi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde, ‘Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’ alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için ‘İngiltere’nin Balkan politikalarını ve Bulgaristan’daki Türklere yönelik asimilasyon politikalarını çalışmış olmak’ şartı yer aldı. ‘Hemşirelik’ alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için aranan şartlar arasında ise Obez Kadınlarda Alt Üriner Sistem Şikâyetleri ve Yaşam Kalitesi üzerine çalışmak’ şartları bulunuyor.”  

“Bu anlaşma Türkiye’ye yakışmaz”

Karar gazetesinin manşetinde, “Bu anlaşma Türkiye’ye yakışmaz” başlıklı haber yer aldı:

“Doğu Türkistan’da milyonları kamplara kapatan, zulümden kaçanlar için de insan avı başlatan Pekin, Ankara ile üç yıl önce imzalanan iade anlaşmasını onayladı. ‘Çin kapanının’ işleyişini kolaylaştıracak mutabakat, TBMM’de komisyon aşamasına gelirken Türkiye’ye sığınan Uygurların endişesi arttı. Ankara’ya ortak sağduyu çağrısı geldi: O metne onay vermeyin. Türkiye ile Çin arasında 2017 yılında ‘suçluların iadesi anlaşması’ imzalandı. Terör suçları gerekçesiyle itham edilen kişilerin taraf ülkeye iadesini öngören mutabakat, TBMM’de Dışişleri Komisyonu’ndayken Çin parlamentosunda onaylanıp yürürlüğe girdi. Pekin’in hamlesi Doğu Türkistan’daki zulümden kaçmayı başarıp Türkiye’ye sığınan Uygurlarda büyük kaygı oluşturdu. Rejimin söz konusu anlaşmayı, Uygurların sınır dışı sürecini hızlandırmak için bir araç olarak kullanabileceği endişesi dile getirildi. Pekin’in onay kararı gözleri Türkiye’deki sürece çevirdi. Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit rejimden kurtulup hâlâ vatandaşlık alamamış kişilerin büyük korku yaşadığını vurguladı. Raşit ‘Türkiye bu anlaşmanın bir zulüm aracı olarak kullanılmasını önlemeli’ çağrısı yaptı. CHP’li Utku Çakırözer de ‘İade anlaşması hak ihlalleri nedeniyle Türkiye’ye sığınan kardeşlerimizi mağdur etmemeli. Hiçbir suçla ilgisi olmayanların hayatını tehlikeye sokacaksa anlaşmanın onayı ertelenmeli’ dedi. Çin’le 13 Mayıs 2017’de varılan mutabakattan sonra 26 Nisan 2019’da TBMM’ye sunulan iade anlaşmasının gerekçesinde ‘hızlandırılmış iade’ hükmünü de içeriyor.”