“98’den fakiriz”
Karar, Birgün ve Cumhuriyet gazetelerinin manşeti gündemde öne çıktı.
11.01.2021
Karar gazetesinin manşetinde, “98’den fakiriz” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“Resmi rakamlar kağıt üstündeki ‘mucize’den arındırılırsa gerçek veriler ortaya çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2016’da milli gelir hesaplama usullerinde gerçekleştirdiği revizyon aynı oranlarla eski yıllara da uygulandığında kişi başına milli gelir 2020’de 8 bin 155 dolarla 1998 yılının gerisinde kalıyor. 2020 yılının ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 9.9 daraldı. Ekonomi 2008 krizinden sonra ilk kez bu kadar küçülürken milli gelir 16 yıl sonra 9 bin doların altına indi. Pandeminin etkisiyle daralan piyasayı açmak için kamu bankaları üzerinden uygun faizlerle 300 milyar TL’lik kredi genişlemesi sağlandı. Üçüncü çeyrekte daralmanın hızı bu operasyonla bir miktar da olsa kesildi. Ancak 2016 yılında yapılan milli gelir revizyonu normal hesaplamaya döndüğünde halkın nasıl fakirleştiğini ortaya koydu. Kişi başı gelirin 10 binin altına düştüğünü gizlemek için Türkiye İstatistik Kurumu, milli gelir verilerinde 2016’da yukarı doğru revizyona gitti, revizyon oranını ise eski yıllarda düşük tuttu. Buna göre 1998 yılı milli geliri 8.283 dolar olarak açıklandı. Bu rakam revizyon oranı yansıtıldığında bile 2020 yılında vatandaşın 1998 yılına göre daha da fakirleştiğini gösterdi. Emsal ülkeler 2000-2020 arası dönemde bol para döneminde sınıf atlarken, Türkiye’nin Venezuela, Arjantin ve İran ile aynı kulvarda gerilediği ortaya çıktı.”
“Aynı denizde bile değiliz!”
Birgün gazetesi manşetinde, “Aynı denizde bile değiliz!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Avrupa ülkelerinde cumhurbaşkanı ve başbakan maaşı ile asgari ücretlinin gelirinin karşılaştırıldığı araştırmada en fazla uçurumun Türkiye’de olduğu görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllık maaşı ile asgari ücret arasındaki fark 2017’de 25 kat iken bugün 31 kata çıktı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’ndan Kadriye Gül Yücel’in ‘Asgari Ücretin Belirlenmesi ve Vergilendirilmesi: Adalet Bağlamında Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme’ başlığıyla yayımladığı doktora tezi çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Anka’nın haberine göre Yücel araştırmasında Avrupa’daki 22 ülkedeki cumhurbaşkanı ve başbakan maaşı ile asgari ücretlinin gelirini karşılaştırdı. 2017 verilerinin baz alındığı araştırmada en fazla uçurumun Türkiye’de olduğu görüldü. 2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşı yıllık 133 bin 763,4 Avro iken, asgari ücretlininki 5 bin 314, 68 Avro’ydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşı asgari ücretin 25,17 katıydı. Bu yılki asgari ücret 2 bin 825 liraya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşı ise 88 bin liraya çıktı. Erdoğan’ın maaşı asgari ücretin tam 31 katı oldu. 2017 verileriyle kıyaslandığında Erdoğan’ın maaşı ile asgari ücretlininki arasındaki fark 5,83 kat arttı. Araştırmada asgari ücretin belirlenme sürecinin ülkedeki demokrasi düzeyi ile bağlantısı da şöyle anlatıldı: ‘Ülkelerin demokrasi endeksinin belirlenmesinde ücret ve asgari ücretler doğrudan belirleyici bir gösterge olmamakla birlikte, görece demokratik toplumlarda ücret düzeylerinin belirlenme yönteminin demokratik bir süreçte gerçekleştiği gözlenmektedir. 2018 Demokrasi Endeksi'ne göre 167 ülke içerisinde Türkiye’nin sıralaması önceki yıla göre 10 basamak gerileyerek 110. sırada yer almaktadır.’”
Gazete sürmanşetindeki, “Utanacaklarına övünüyorlar” başlıklı haberinde ise, “Koronavirüs salgını sürecinde, muhalefetin ve sağlık meslek örgütlerinin ‘Verileri gizlediği ve halka yalan söylediğini’ ifade ederek eleştirdiği Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sadece 9 ayda binin üzerinde soru önergesini yanıtsız bıraktı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kayıtlarına göre, ilk Covid-19 vakasının resmi olarak açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden bu yana TBMM Başkanlığı’na Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle toplam 'bin 295' soru soru önergesi verildi. Bakan Koca da tam 'bin 94' soru önergesini yanıtsız bıraktı ve sadece 12 soru önergesine yasal sürede cevap verdi. Koca, 67 soru önergesini de yasal süresi geçtikten sonra yanıtladı. TBMM Kayıtlarına göre, Koca’nın yanıtlaması istemiyle verilen 114 soru önergesi işlemde, yedi soru önergesi imzada ve bir soru önergesi de geri alındı. ‘Bu durum sadece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya özgü bir durum değil. Soru önergelerine yanıt vermemek suçtur ama bu iktidarın umurunda değil’ diyen CHP Ankara Milletvekili Dr. Servet Ünsal BirGün’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: ‘Çok can alıcı soru önergeleri verdik ama hiç ciddiye alınmadı. 27. Yasama Dönemi’nde yani son iki buçuk yılda 100 binin üzerinde yazılı soru önergesi verildi ama bunun sadece 6-7 bini yanıtlandı.’ ‘Sağlık Bakanı Koca’nın yanıt verdiği bazı soru önergelerinde de ‘Şu bakanlığa sorun’ deniyor ama bu cevapla da soru önergesine yanıt vermiş sayılıyor. Halbuki bu bizim sorduğumuz sorunun yanıtı değil. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Parlamentoyu ve milletvekillerini ciddiye almayın diyor. Bakanlar da böyle hareket ediyor’” ifadelerine yer verdi.
“Açıkça soygun”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Açıkça soygun” başlıklı haber yer aldı:
“Ziraat Bankası’nın, Çukurova Grubu’na “vergi cenneti” olarak bilinen Virgin Adaları üzerinden Turkcell için verdiği 1 milyar 636 milyon dolar kredi yeni bir boyut kazandı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Bülent Aksu’nun ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın aynı zamanda Turkcell’in Yönetim Kurulu’nda olduğunu anımsattı. Yavuzyılmaz, ‘Bu çok rollü bürokratlar, siyasi otoritenin güdümünde bulunup, hem partili hem de şahsidirler. Türkiye’de bütün bürokratik ilkeler birer birer çökmektedir’ dedi. Ziraat Bankası’nın verdiği kredi Sayıştay’ın denetim raporunda ortaya çıkmıştı. Rapora göre, 2014 yılında 1 milyar 636 milyon dolar olarak verilen kredinin 17.5 milyon dolarlık miktarının ödendiği belirtilmişti. Raporda, ‘Kredinin gecikmiş son üç yıllık anapara taksiti ve faizleri tutarı toplamı 726 milyon 572 bin 712 dolar seviyesine çıkmıştır. 15.05.2020 itibari ile kredi anapara ve faiz ödemelerine ilişkin 654 gün vadesi geçmiş ödenmesi gereken tutarların bulunduğu banka bilgi işlem kayıtlarından görülmüştür’ denilmişti. Ziraat Bankası ise kredinin Ekim 2020’de tahsil edildiğini açıklamıştı. Verilen krediyi Cumhuriyet’e değerlendiren CHP’li Yavuzyılmaz, ‘Krediyi veren Ziraat Bankası. Krediyi alan Turkcell’in Virgin Adası’ndaki şirketi. Krediyi veren Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, aynı zamanda krediyi alan Turkcell’in de yönetim kurulu üyesi ve Turkcell’in yüzde 26,2 hissedarı olan Türkiye Varlık Fonu’nun da yönetiminde. Bu nasıl iş!’ diye sordu. Aksu’nun Turkcell ve Eximbank’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu da ifade eden Yavuzyılmaz, ‘Bu çok rollü bürokratlar eşzamanlı görev aldıkları kurum ve şirketlerin haklılık, kârlılık ve zarar alanlarını birbirinden nasıl ayırıyor, birbirlerine karşı çıkarlarını nasıl koruyup kolluyorlar? Mesela Turkcell’in Eximbank ile bir kredi ilişkisinde nasıl bir pozisyon alacak?’ dedi.”
Gazete manşetin üstünde ise, “Yolsuzluğu, sahte diplomayı unutalım istiyorlar” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“TBMM’de kabul edilen yeni sosyal medya düzenlemesi kapsamında yer alan “unutulma hakkı”, muhalif basını sansür aracına dönüştü. Yurttaşların mağduriyetini önlemek amacıyla getirildiği savunulan ‘unutulma hakkı’ gerekçe gösterilerek mahkeme kararlarına dayanan, belgeli, gazetecilik ödülü almış haberlere dahi erişim yasakları getiriliyor. ‘Unutulma hakkının’ normalde yurttaşların mağduriyetini önlemek için getirildiğini belirten siber haklar uzmanı Yaman Akdeniz, ‘Unutulma hakkı genelde AKP’li siyasetçiler veya mevcut hükümete yakın şirketler tarafından kullanılıyor. Yaptıkları yolsuzlukların, usulsüzlüklerin üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Türkiye’de unutulması söz konusu olmayan şeyler unutturulmaya çalışılıyor’ dedi. Basın meslek örgütleri de yüzlerce habere ve içeriğe erişim engeli gelmesine tepki gösterdi.”