“Ahmet Altan için AİHM’den ihlal kararı”
AİHM’in Ahmet Altan hakkında verdiği hak ihlali kararı yalnızca Karar ve Yeni Asya’da yer bulabildi.
14.04.2021
AİHM, Ahmet Altan’ın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış, 'emniyet ve güvenlik', 'adil yargılanma' ve 'ifade özgürlüğü' haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Yeni Asya habere ön sayfasının altında, “Ahmet Altan için AİHM’den ihlal kararı” başlığıyla yer verdi. Haberde şu ifadeler yer aldı:
“AİHM, Ahmet Altan’ın açtığı davada kararını açıkladı: Hükümeti devirmek istediğine dair hiçbir delil yok. Güvelik, adil yargılanma ve ifade özgürlüğü hakları ihlal edildi.”
Karar gazetesi haberi birinci sayfasının altından, “AİHM Ahmet Altan’ın başvurusunu karara bağladı: Adil yargılanma hakkı da ifade özgürlüğü de ihlal edildi” başlığıyla anonsladı.
“Bu yoksulluk çocukları ailesiz bıraktı”
Birgün gazetesi manşetinde, “Bu yoksulluk çocukları ailesiz bıraktı” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Giderek artan ve 6,3 milyon haneyi sosyal yardıma muhtaç bırakan yoksulluk, çocukları ailelerinden kopartıyor. Ekonomik yoksunluk nedeniyle ailesinin yanından kurum bakımına alınma riski bulunan çocuk sayısı 220 bin 22. Ailesinin ekonomik yoksunluğu nedeniyle kurum bakımına alınma riski olan 220 bin 22 çocuk bulunuyor. Ailesinin yanında bakımı sağlanamadığı için koruyucu aileye verilen çocuk sayısı da 7 bin 864 oldu. Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) hizmetinden yararlanan çocuk sayısındaki dramatik artış, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine yansıdı. 2016 yılında 137 bin 415 çocuk SED’den yararlanırken bu sayı 2019 yılında 198 bin 907’ye, 2020 yılında ise 220 bin 22’ye yükseldi. SED kapsamındaki çocuk sayısında 2016 yılına göre yaşanan artış yüzde 60 oldu. Bakanlık bu durumu ‘Ailesinin yanında bakımı sağlanamadığı için kurum bakımına alınma riski bulunan 2020 bin çocuğa SED kapsamında destek verildi’ ifadesiyle açıkladı. Çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakımları sağlanamayan ve evlat edindirilemeyen çocukların gönüllü aile ya da kişilerin yanında bakımlarının sağlandığı, ‘Koruyucu Aile’ ye verilenlerin sayısında da artış yaşandı. 2016 yılında 839 çocuk koruyucu aile hizmetinden yararlandırılırken bu sayı 2020 yılında bin 327’ye fırladı. Türkiye’deki koruyucu aile sayısının ise 2020 yılı itibarıyla bin 89 olduğu kaydedildi. Türkiye’de, koruyucu aile hizmetinden yararlandırılan çocukların toplam sayısı ise 7 bin 869 ile ifade edildi. Bakanlığın verilerine göre, 2020 yılında 128 çocuk, bulunduğu kentten alınarak başka bir kente gönderilerek koruyucu aile yanına yerleştirildi.”
“Kısmi önlemler bu yangını söndürmez”
Evrensel gazetesinin manşetinde, “Kısmi önlemler bu yangını söndürmez” başlıklı haber yer aldı:
“Günlük vaka sayısı 60 bine dayanıp can kayıpları 273’e yükselirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki haftalık kısmi kapanmaya gidileceğini duyurdu: Yüz yüze eğitim yapılmayacak. Hafta içi sokağa çıkma yasağı 19:00’da başlayacak. Düğün, nikah bayram sonrasına ertelenecek. Zorunlu olmayan şehirlerarası seyahatler yasak. TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, vaka ve vefat sayılarının katlanarak arttığı, bir felaket yaşandığı böylesi dönemde alınan önlemlerin bu durum için son derece yetersiz olduğunu vurguladı. Ökten çözüm önerilerini sıraladı: ‘Ekonomik ve sosyal destek sağlanarak zorunlu olmayan üretim durdurulmalı. Aşılama hızlanmalı.’”
“Bir değil, iki değil, bu kafa her yerde”
Karar gazetesi manşetindeki, “Bir değil, iki değil, bu kafa her yerde” başlıklı haberinde, “Osmaniye’de savcı kendisini muayene etmediği gerekçesiyle doktoru gözaltına aldırdı. Türkiye’nin her yerinde her gün bir başka örneği yaşanan ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’ zorbalıklarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Kendisine görev gereği emanet edilmiş olan devlet gücünü şahsi çıkarları için kullanan ve hatta bulunduğu makamdan dolayı kendini halkın üstünde zanneden ‘yönetici modeli’ni üreten kültürel iklim bir kere daha gündem oldu. Osmaniye’de savcı Mehmet Bülbül, odasına çat kapı girdiği doktor Gökhan Günel’den kendisini muayene etmesini istedi. Ancak Günel ‘İçeride hastam var’ cevabını verince Bülbül ‘Beni nasıl muayene etmezsin’ diye bağırdı. Doktor ters kelepçeyle emniyete götürüldü. Tepkiler yükselince savcı hakkında soruşturma izni verildi. Ordu’da savcı, otomobilinin sileceğine ‘Aracınızı bıraktığınız yer yol geçişi. Bilginize’ notunu bırakan Süleyman Uysal’ı gözaltına aldırdı. Kuralları hatırlatan not ‘tehdit’ sayıldı. Uysal’a ‘mala zarar verme’ suçlaması yöneltildi. Vatandaş, elindeki güçle ‘adalet dağıtmaya’ kalkan savcının şikayetiyle nöbetçi mahkemeye çıkarıldı. ‘Ben devletim’ anlayışının kamuoyuna yansıyan örneklerinden biri de Tekirdağ’da yaşanmıştı. Çerkezköy’de Kovid denetimi yapan Kaymakam Selami Abban, kameralar önünde vatandaşı ‘İndir arka ayağını’ sözleriyle azarladı. Yakışıksız yaklaşım toplumun her kesiminden tepki çekince kaymakam hakkında soruşturma açıldı. Denizli’de kameralı koronavirüs denetimi yapan Vali Ali Fuat Atik bir dönerciye gitti. İşinin başındaki ustaya eldiven uyarısı yapan Atik, karşılık alamayınca öfkelenip restorana ceza kesilmesi için talimat verdi. O anlar objektiflere yansıyınca özür dileyen Vali Atik ‘Üslubumun gönül kırıcı yaklaşım içermesi beni de üzdü’ dedi” ifadelerine yer verdi.