“İktidarda çoklu organ yetmezliği var”

​CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme ilişkin açıklamaları Cumhuriyet’in manşetinde yer aldı.

P24

12.07.2021

Cumhuriyet gazetesi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı röportaja manşetinde, “İktidarda çoklu organ yetmezliği var”başlığıyla yer verdi:

Etrafındakiler vurguncu: Erdoğan etrafındaki akil insanları temizledi. Şu an etrafındakiler vurguncu. Çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıya olan bu iktidar sorunları çözemez. 

Soylu, Erdoğan’ı teslim aldı: Soylu, Erdoğan’ı teslim almış durumda. Edindiği bilgileri Bahçeli ile paylaşır. Erdoğan, Bahçeli’yi ikna etmeden Soylu’yu görevden alamaz.

Kayıp silahlar iddiası: Bu konu çok sayıda CHP milletvekili tarafından dile getirildi. Vahim bir tablo. Ülkesinin silahına sahip çıkamayan bir kişi, ülkesini nasıl yönetir?

İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığı: Belediye başkanlarımızın tamamı, olağanüstü bir çabayla görevlerini yerine getiriyor. Birinci görevleri, halka verilen sözleri tutmak.

Partinin Baykal sorunu yok: Partinin Baykal sorunu yok. Bunlar gündemi saptırmaya yönelik. CHP’de kimse satılacak duruma düşmez. Partinin geleneğinde de bu yoktur.

Cumhuriyet’e ‘1 milyonluk dava’: Yüksek tazminat davalarıyla korkutmak istiyor. Ama bunu yapan kişi bilmiyor; Cumhuriyet’in tarihinde de geleneklerinde de susmak yok.”

“Kürtler kanmayacak”

Yeni Yaşam gazetesinin manşetinde, “Kürtler kanmayacak” başlıklı haber yer aldı. “İmralı Heyeti üyesi Hatip Dicle, Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt verdi” üst başlığıyla paylaşılan haberde şöyle denildi:

“Erdoğan’ın erime sürecinde olduğunu, belirten Dicle, Diyarbakır ziyaretinin panik ifadesi olduğunu ifade ederek, ‘Çözüm Süreci’nin bitişi üzerine yalanların da bunun parçası olduğunu belirtti. Dicle, süreci bitiren kararı Erdoğan’ın ‘Ergenekon ve MHP dayatmasıyla’ aldığını söyledi. 

Erdoğan’ın Kürtleri tekrar nasıl kandırabilirim derdine düştüğünü belirten Dicle, ‘Kürt halkı büyük acılardan geçmiş, politik bir halk. Görecekler bakalım, Kürt halkı kanacak mı, kanmayacak mı! Ancak bu zihniyet çöktüğünde Kürt sorununda demokratik çözümün önü açılabilir’ diye konuştu.

Dicle, çözüm isteyenler için adresin belli olduğunu bir kez daha hatırlatarak, ‘Sayın Öcalan bu işin merkezindedir. O olmadan, Kürt sorununu çözmek akıl dışıdır. Nasıl ki Mandela olmadan Güney Afrika’da sorunun çözülmesi mümkün değildi. Sayın Öcalan’ın pozisyonu da aynıdır’ dedi.”

“Nereden nereye”

Karar gazetesi manşetindeki, “Nereden nereye” başlıklı haberinde, “Birkaç yıl öncesine kadar ‘IMF bizden borç istedi’ iddiası dillendirilirken bugün gelinen noktada ise fonun Türkiye’ye düşen 6.5 milyar dolarlık pandemi payı ‘can suyu’ olarak karşılandı. Ekonomide izlenen tartışmalı politikaların iki yılda buharlaştırdığı Merkez Bankası rezervlerine yeniden para girmesi umudu doğdu. Muhalefetten ‘Hani 128 milyar dolar kasadaydı? Dört gözle bu parayı bekliyorlar’ tepkisi geldi.

Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na 5 milyar dolar borç verdiğine ilişkin açıklamalar polemik konusu olmuştu. Dört yıl önceki ifadelerin ardından özellikle pandemide yürütülen hatalı politikalar, liyakatsizlik ve rasyonaliteye aykırı yaklaşımdaki ısrarın ekonomideki etkisi yine ‘IMF kriterine’ yansıdı. Borç verildiği söylenen kuruluşun, tüm üye ülkeler için oluşturduğu Kovid fonundan Türkiye’ye düşen 6.5 milyar dolarlık dilim beklenti yarattı.

Ağustosta serbest kalması beklenen miktarın eritilen Merkez Bankası rezervlerine de katkı sağlayacağı belirtildi. CHP’li Erdoğan Toprak “128 milyar kasadaysa bu parayı istemediğimizi söylesinler” dedi. Hükümetin büyük bir umutla IMF fonunu beklediğini savunan Toprak şöyle devam etti: Borç vermekten söz ediyorlardı şimdi dört gözle 6.5 milyar doları bekliyorlar. Bir yandan da tasarruf paketleri, özelleştirmelerle IMF programı uyguluyorlar” ifadelerine yer verdi.

Londra’nın çöp kutusu olmuşuz”

Birgün gazetesinin manşetinde, “Londra’nın çöp kutusu olmuşuz” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Türkiye'nin 2005'ten bu yana ithal ettiği plastik çöp miktarı 173 kat arttı. Plastik çöp ithalatındaki yüksek rakamlar, “Türkiye, dünyanın çöp sömürgesi haline getirildi” değerlendirmelerine yol açtı.

İktidar, polietilen maddesini içeren plastik maddelerin ithalatına yönelik getirilen yasağın da arkasında durmadı. Çevre örgütlerinin, siyasilerin ve yurttaşların baskısıyla mayıs ayında getirilen yasak, temmuz ayında kaldırıldı. Yasağın, ‘Ankara’daki tesirli çevrelerin baskısı sonucunda’ kaldırıldığı iddia edildi. CHP Milletvekili Murat Bakan da ‘İki ay içinde sermayenin yürüttüğü lobi sonucunda yasak kararından cayıldı. Sanki yasak kararı uygulanmış gibi apar topar yasak yeniden kaldırıldı’ dedi.

Avrupa Çevre Ajansı, atık olarak nitelenen ve işlenemeyen plastik atıkları işlenebilir malzeme adı altında yasa dışı bir şekilde Türkiye’ye ihraç ettiği gerekçesiyle bazı firmalara yönelik araştırma başlattı. Türkiye’nin bazı türlerdeki plastik atıkların ithalatını yasaklaması nedeniyle işletmecilerin atıkları yanlış tanımlamaya teşvik edilmiş olabileceği endişesi üzerinde durulduğu bildirildi. İngiltere’deki ihracatçıların atıkları, ‘19 12 04 kodlu yasaklanmış atıklar’ olarak değil, ‘15 01 02 kodlu plastik ambalaj atıkları’ olarak sınıflandırarak kuralları çiğnemiş olabileceği belirtildi. Yasağa karşın artan ithalat miktarını değerlendiren CHP Milletvekili Murat Bakan, ‘Türkiye’ye çöp kaçakçılığı yapılmış. Bu durum, iktidar ve sektör tarafından izaha muhtaç’ diye konuştu.”