“Kanıtlar yok sayıldı, sorumluluğun üstü örtüldü”

​Evrensel gazetesi, 10 Ekim Ankara Katliamı davasıyla ilgili hukuksuzlukları manşete taşıdı.

P24

29.07.2021

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Kanıtlar yok sayıldı, sorumluluğun üstü örtüldü” başlıklı haber yer aldı:

“Ankara katliamı ile ilgili ceza yargılamasında yaşanan hukuksuzluk silsilesi tazminat davalarının görüldüğü idare mahkemelerinde de sürdü. Ceza yargılamasında olduğu gibi idari yargıda da devletin, idarenin kusuru yok sayıldı ve Danıştay kamunun kusuruna dair açılan 2 davada tazminatların ‘sosyal risk’ ilkesi kapsamında değerlendirilmesi kararı verdi.

10 Ekim katliamı davası avukatları karara tepki göstererek, ‘Mağduriyetleri gidermek yerine acıları kanatıyorlar, bu yargılama sürecinin başından beri gördüğümüz devleti aklama tutumudur, Danıştay ‘ben devlete kusurlu dedirtmem’ demiştir. Ailelerin beklentisi adalet, burada yaşanan acının tanınması ve sorumluluğun kabul edilmesi. Ve bu kararlardan adalet çıkmaz’ dediler.”

“Çöküşün fotoğrafı”

Birgün gazetesi manşetinde, “Çöküşün fotoğrafı” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“Önceki gün merkezi idarenin borçlarına ilişkin veriler Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlandı. 2020’nin başında 1,33 trilyon TL olan borç, bu yılın Haziran ayının sonunda 2,03 trilyon liraya yükselmiş durumda. Ancak borç artışının 700 milyar TL olması, hükümetin bu süre içinde 700 milyar TL ilave borç aldığı anlamına gelmiyor. Ekonominin tüm aktörleri döviz borçlarını tasfiye edip, tasarruflarını dövize yönlendirirken, Hazine dövizle borçlanıyor, yani özel sektörün döviz riskini üstleniyor. Borçlardaki artış da büyük ölçüde döviz kurunun yükselmesinden kaynaklanıyor. Haziran ayı sonu itibarıyla 2,03 trilyon lira borcun yüzde 58’ine denk gelen 1,1 trilyon lirası döviz cinsinden. Ancak dövizle borçlanmanın gerekçelerini iyi niyetli ekonomik gerekçelerle açıklamak mümkün değil. TL dururken neden iç piyasadan bile, dövizle borçlanılır? Normal şartlar altında dövizle borçlanmanın gerekçesi TL faizinin yüksek bulunması nedeniyle dövizle borçlanmanın daha cazip haline gelmesi olarak açıklanıyor. Ancak daha düşük faizle borçlanmak isterken kur risklerini sırtlamış oluyorsunuz. Hele ki Türkiye gibi bir ülkede Hazine’nin döviz cinsinden borçlanması kur riskini 83 milyonun sırtına yıkmak anlamına geliyor. Dışarıdan borçlanırken döviz cinsinden borçlanmak Türkiye için zorunluluk sayılabilir ancak Hazine son yıllarda yurtiçinden borçlanırken bile dövizi tercih ediyor. 

Covid-19 gölgesinde 2 milyon 416 bin 974 adayın katılımı ile gerçekleştirilen Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) sonuç raporu, eğitim sistemindeki iflası bir kez daha gün yüzüne çıkardı. YKS sonuçlarına göre, adayların 40 soruluk Matematik testindeki doğru yanıt ortalaması 5’te kaldı. Adayların yüzde 32’si ilk oturumda barajın geçemeyerek tercihte bulunma ya da ikinci oturuma girme hakkını elde edemedi. YKS’nin ikinci oturumu olan ve üniversite tercihlerinde belirleyiciliği bulunan Alan Yeterlilik Testi’nde de barajı geçme oranlarının düşüklüğü dikkati çekti. Sayısal puan türünde öğrencilerin yüzde 38’i, Sözel puan türünde yüzde 40’ı, Eşit Ağırlık puan türünde ise yüzde 52’si barajı geçemedi. AYT’de barajı geçme oranlarının 2020 YKS’ye göre 2021 YKS’de belirgin bir biçimde düştüğü görüldü.”

“Koli koli vurgun”

Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Koli koli vurgun” başlıklı haberinde, “AKP'li Üsküdar Belediyesi, 6 milyon 323 bin TL’lik ihaleyi Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi ve Üsküdar Şube Başkanı İsmail Şirin'e verdi.

İhaleye ilişkin telefonla ulaştığımız Şirin, sorularımıza yalnızca, ‘İşinize bakın’ şeklinde yanıt vererek görüşmeyi sonlandırdı. Üsküdar’daki kamu mallarını başta adı Karaman’da çocuğa yönelik cinsel istismar skandalına karışan Ensar Vakfı ile TÜRGEV gibi iktidara yakın ve dinci vakıfların hizmetine açan AKP'li Üsküdar Belediyesi, bu kez de kamu ihalesini Ensar Vakfı yöneticisine verdi. Üsküdar Belediyesi İşletme Müdürlüğü 27 Nisan’da, 2021 yılı için 6 milyon 323 bin TL karşılığında, 25 bin gıda kolisi alımı ihalesine çıktı. İhale 3 Haziran’da sonuçlandı. Ensar Vakfı’nın Mütevelli Heyeti üyeliği yapan ve Üsküdar Şube Başkanı İsmail Şirin’in şirketi Şirin Kardeşler Gıda tek başına girdiği ihaleyi 5 milyon 700 bin TL bedelle kazandı.

İhaleye ilişkin telefonla ulaştığımız Şirin, sorularımıza yalnızca, ‘İşinize bakın’ şeklinde yanıt vererek görüşmeyi sonlandırdı” ifadelerine yer verdi.

“Kavga değil politika lazım”

Karar gazetesinin manşetinde, “Kavga değil politika lazım” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Sınırdan akın sürerken Türkiye, çözümü konuşmak yerine hassas konuyu en uçlara taşıyarak bir toplumsal gerilim başlığına dönüştürüyor. 5 milyonu aşkın sığınmacı varlığına rağmen ne bir göç vizyonunun ne de göçmen bakanlığının bulunması ise asıl sorunu oluşturuyor. Kritik süreçte, meseleyi iyice çıkmaza sokacak karşılıklı suçlamalar yerine acil bir göçmen politikası oluşturulması gerekiyor.

Suriyeliler konusu rayına oturtulamamışken Afganistan’dan başlayan yeni göç dalgası meseleyi yine gündemin ilk sırasına taşıdı. Ancak süreç sağduyulu yaklaşım yerine karşılıklı suçlamalar üzerinden işletilince ‘yabancı düşmanlığına’ dönüşme tehlikesi doğdu. ‘10 kat fazla su faturası alacağız’ yaklaşımının da ‘Sanayiyi ayakta tutuyorlar’ yaklaşımının da ateşe benzin dökmekten başka işe yaramayacağı bir kez daha anlaşıldı.

Hem iç kamuoyundaki mevcut tablo hem de AB’nin Türkiye’yi ‘tampon ülke’ olarak görmesi, göç konusunda en önemli eksikliğin politikasızlık olduğunu gösterdi. ‘Mültecileri gönderelim mi göndermeyelim mi’ tartışmasının çözüme katkı sağlamayacağı ortadayken bunun yerine daha fazla vakit kaybedilmeden hükümet öncülüğünde, STK’lardan akademiye her bileşenin ortak katkısıyla rasyonel bir plan hazırlanması gerektiği belirtildi.”