“Saray’ın Afganistan hesabı tutmadı”

​Gündemin dikkat çeken haberleri Evrensel, Birgün, Karar ve Yeni Yaşam gazetelerinde yer buldu.

P24

18.08.2021

Evrensel gazetesinin manşetinde, “Saray’ın Afganistan hesabı tutmadı” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“Türkiye’nin üstlendiği rolle, Afganistan’da bölge gücü olarak etkinliğini artırma ve Orta Asya’daki ülkelerin ‘abisi’ olma planı sahada boşa düştü.

Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesiyle Erdoğan yönetiminin Beştepe’nin serin salonlarında yaptığı hesaplar Afganistan sahasında akamete uğradı. Bundan sonrasını belirleyecek olan Erdoğan yönetimi ya da Kabil hükümeti ve ABD değil, Kabil’i 10 günde ele geçirerek büyük bir güç kazanmış olan Taliban olacak.”

“Afgan göçünde kilit Tahran’da”

Karar gazetesi manşetinde, “Afgan göçünde kilit Tahran’da” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Bir göç vizyonu bulunmaması nedeniyle Suriyelilerin entegrasyonu 10 yıldır ciddi bir sorun başlığı olarak Türkiye’nin önünde dururken Taliban’ın dönüşü bu kez Afgan akınını tetikledi. Acil politikanın gerektiği süreçte Göç Uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan ‘Kabil seline’ karşı İran duvarını işaret etti: Ankara, İran'la onları da koruyacak kapsamda bir Geri Kabul Anlaşması yapmalı.

2011’de Türkiye’de 58 bin kişi vardı. Dört yıl sonra en fazla mülteci barındıran ülke oldu. Düzensiz gelenlerle birlikte bu sayı 6 milyonu aşıyor. Hiçbir ülke bunun üstesinden gelemez. Seçmenlerin Suriyelilere bakışını sorduk. CHP’lilerde istemeyenler yüzde 85 ise AK Parti’ye oy verenlerde bu oran yüzde 75… Ankete katılanların yüzde 85’i Suriyelilerin izole olması, yani kamplarda kalması gerektiğini belirtiyor. ‘Bir arada yaşayalım’ diyenler yüzde 15 bile değil.

Geri gönderme konusunda iktidar da muhalefet de hayal içinde. Toplumda bir karşılığı olmasına rağmen iki yaklaşımın da hayata geçmesi mümkün değil. Bilimsel verilere göre aradan 10 yıl geçtikten sonra geri dönenlerin sayısı yüzde 3’ü geçmiyor. Suriye politikası Türkiye’yi çekim merkezi haline getirdi. Pakistanlılar, Afganlar Avrupa’ya gidecek bir yol olarak gördü. Gitmezsek kalırız düşüncesine girdiler. 2019’da Türkiye’ye 2 binin üzerinde Afgan girdi.

“Şeriata geçit yok”

Birgün gazetesi manşetindeki, “Şeriata geçit yok” başlıklı haberinde, “On binlerce Afgan’ın, yönetimi ele geçiren köktendinci Taliban güçlerinden kaçarken havaalanı ve otoyollarda oluşturduğu izdiham ve can pazarı tüm dünyada gündem oldu. Bir yanda emperyalist ülkelerin yıllar süren işgali öbür yanda emperyalizmin var ettiği gerici Taliban rejimi bölge halkını uçuruma sürükledi. Taliban sözcüleri şeriat yasaları dışında kadınların haklarına dokunmayacaklarını ve ülkeyi kapalı bir rejimle yönetmeyeceklerini söylese de 20 yılı aşan pratik bunun tam tersini gösterdi. Afganistan, gerek emperyalizmin gerekse onun bir yönetim aparatına dönüştürülen siyasal İslamcı rejimin halklar için ne kadar büyük bir tehlike olduğunun en güncel örneği oldu.

Yaşananlar Türkiye’de laiklik tartışmasını da yeniden gündeme getirdi. Sosyal medyadan yapılan binlerce paylaşımda laikliğin toplumlar için bir yaşam sigortası olduğu hatırlatıldı. Özellikle Ortadoğu’da İslamcı rejimlerin emperyalist devletler tarafından desteklenip iktidara taşınması laiklik meselenin emperyalizmden bağımsız ele alınamayacağı gerçeğini de bir kere daha hatırlattı. Konuya ilişkin değerlendirmelerini aktaran akademisyenler emperyalistlerin hiçbir zaman laiklik derdi olmadığını, gericiliğin de bizzat emperyalistler eliyle desteklendiğine dikkat çekiyor” ifadelerine yer verdi.

“Kaynak Kürdün, zulüm DEDAŞ’ın”

Yeni Yaşam gazetesinin manşetinde, “Kaynak Kürdün, zulüm DEDAŞ’ın” başlıklı haber yer aldı:

“İktidarın sınırsız desteğini arkasına alan DEDAŞ, halkı susuzluk ve yüksek elektrik bedelleri ile canından bezdirdi. Su zengini Kürt coğrafyasında halk 50’yi aşkın baraja hapsedilen suya erişemezken, sondaj yaparak su sağlamaya çalışan çiftçiler ise DEDAŞ’ın fatura zulmüne uğruyor.

DEDAŞ bölgede artık sömürgeciliğe ilişkin politik bir sorun haline geldi. Türkiye’deki tüm su birlikleri borç batağındayken hiçbirinin enerjisi kesilmiyor; ancak Diyarbakır, Urfa’ya gelince iş değişiyor. Faturalar kabardıkça kabarıyor ve bu arada şirket, çiftçilerin tarımsal desteklerine de el koyuyor.

Bütün altyapıyı çiftçiye yaptıran DEDAŞ, yurttaşın masrafını üstlendiği hatlardan elektrik alan herkesin elektriğini toptan kesiyor. Yargının çiftçilerin susuz bırakılamayacağı kararlarına rağmen bu durum sürüyor; tekiler yükselince de şirketin muhafızı olarak jandarma devreye girip köylüye saldırıyor.”