“Bol para sıkıntısı”
Karar, Yeni Yaşam, Cumhuriyet ve Birgün gazetelerinin manşeti gündemde öne çıktı.
04.10.2021
Karar gazetesi manşetinde, “Bol para sıkıntısı” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Dünyada salgın hibeleri ve ucuz krediler parasal genişlemeyi getirirken sürecin olumsuz etkisini hisseden Türkiye ise likiditeye erişemedi. Geçmişte sermayeyi de çekip negatifliği azaltan Türkiye’nin bu kez yalnızca ‘işin kötü tarafını’ hissetmesinde işlemeyen hukukun mülkiyet güvencesini zedelemesi etkili oldu. Yönetim politikalarının yan etkisi ülkeyi ‘Sıkıntıyı yaşadık parayı göremedik’ tablosuyla yüz yüze bıraktı.
Avrupa ve ABD’de salgın döneminde dağıtılan destek hibeleri ve cazip krediler alım talebini patlatınca fiyatlar tırmanışa geçti. Demirden, ağaç ürünlerine kadar her alanda yaşanan yükseliş en büyük etkisini konutlarda gösterdi. Alımdaki artışa bağlı olarak katlanan ev fiyatları halkı sokağa döktü. Dünyada el yakan fiyat sıkıntısı Türkiye’ye de yansıdı. Ancak sürecin olumsuz yanı hissedilmesine rağmen bol para akışı gerçekleşmedi.
Geçmişte yaşanan benzer tabloyla fark ise dikkat çekti. Türkiye 2015’e kadar negatif etkiyle birlikte bol parayı da çekerken bu kez semaya dışarıda kaldı. Bunda piyasanın mülkiyet güvencesini hissetmemesi etkili oldu. Başkanlık sistemiyle kurumların etkisizleştirilmesi, hukuka güvenin erimesi, parasal genişlemenin maliyetine katlanan Türkiye’nin para akışının dışında kalmasına yol açtı.”
“Zulümle abad olanın akıbeti berbat olur”
Yeni Yaşam gazetesinin manşetinde, “Zulümle abad olanın akıbeti berbat olur” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“İmralı görüşmelerinden beri Öcalan’ın ‘tartışma ve pazarlık dışı’ olarak tahliyede ısrar ettiği hasta tutukluların durumu gitgide vahimleşiyor. İHD verilerine göre, 604’ü ağır olmak üzere binden fazla hasta tutuklu var ve son 6 yılda ‘veda’ hakkı tanınmayan en az 103’ü yaşamını yitirdi.
Cezaevlerine artık girmek kolay, çıkmak neredeyse imkansız! Sudan gerekçelerle infaz yakılırken, M. Emin Özkan olayında olduğu gibi 83 yaşında ağır hastalıkları olan tutuklular bile bırakılmıyor, 29 yıldır birçok hastalıkla boğuşan Yusuf Akbaba’ya ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu veriliyor.
Hasta tutukluların tedavisi de bir zulme dönüşüyor. Kalça protezi olan Dilber Tanrıkulu, götürüldüğü hastanede doktor sorgusuyla karşı karşıya kaldı. Tanrıkulu, doktorun ‘Sen çatışmaya mı girdin? Kiminle, neden çatıştın?’ sorularıyla karşılaştığını, tedavisinin ise geçiştirildiğini belirtti.
İçerideki hastaları bırakmayan devlet, üstüne dışarıdakileri içeri alıyor. Aralık 2019 yılında tahliye edilen dördüncü evre kanser hastası Ayşe Özdoğan önceki gün tutuklandı. İlerleyen hastalığı nedeniyle konuşamayan Özdoğan’ın infaz erteleme talebi ise kabul edilmedi.
“Seçim talimatları”
Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Seçim talimatları” başlıklı haberinde, “CHP’nin Abant kampı seçim ve iktidar odaklı geçti. Kılıçdaroğlu’nun, milletvekillerine çok net bir dille ‘Laiklik, Diyanet gibi konularda gündemdeki tartışmalara yönelik sorular sorulursa, yanıtlayın ancak polemikten uzak durun. Halka, iktidar olduğumuzda sorunları çözebileceğimizi hissettirin’ dediği belirtildi.
Parlamenter sistemi bir an önce yaşama geçirmek istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, Akşener’in başbakanlığı üstlenmesinin kendileri için son derece değerli olacağını ancak ittifak içinde tartışılmadığını söyledi. CHP lideri, ‘HDP ile görüşmeyiz diye bir kuralları olmadığını’, açıkladıkları tutum belgesindeki ifadelerin değerli olduğunu vurguladı” ifadelerine yer verdi.
“Sağlık sistemi hasta”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Sağlık sistemi hasta” başlıklı haber yer aldı:
“Sağlık Bakanlığı, Covid-19 salgınıyla geçen 2020 yılında kamu, üniversite hastaneleri ile özel hastanelerin durumuna ilişkin çarpıcı veriler paylaştı. 2020 Yılı Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda yer alan bu veriler, üniversite hastanelerinde pandemiye rağmen yatak eksiltildiğini, kamu ve üniversite hastanelerindeki tıbbi cihaz sayısının ise özel hastanelerdekinden çok daha az olduğunu ortaya koyuyor.
Buna göre geçen yıl, bir önceki yıla göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneler ile özel hastanelerdeki yatak sayısı artarken, koronavirüs salgınına rağmen üniversite hastanelerindeki yatak sayısı yaklaşık bin adet azaldı. Öte yandan Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane sayısı 2019 yılında 895 iken bu rakam beş yeni hastanenin açılmasıyla 900’e çıktı. 2019 yılında 68 olan üniversite hastanesi sayısında 2020 yılında bir artış olmadı, özel hastane sayısı ise azaldı.
2019 yılında ülke genelinde 575 özel hastane varken salgın sürecinde 9 özel hastane kapandı ve 2020 yılı sonunda özel hastane sayısı 566’ya geriledi.
Nitelikli yatak sayısı ve toplam yataklar içerisindeki oranına da yer verilen istatistiklerde, yine çarpıcı bir tablo ortaya çıktı. Bu verilere göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki yatakların yalnızca yüzde 76,2’si nitelikli hasta yatağı. Üniversite hastanelerinde ise bu oran yüzde 68,8’e düşüyor. Diğer yandan özel hastanelerdeki yatakların neredeyse tamamının nitelikli hasta yatağı olduğu görülüyor. Bakanlığın açıkladığı verilere göre, özel hastanelerde yatakların yüzde 96,8’si nitelik hasta yatağı sınıfında bulunuyor.
Nitelikli yatak, Sağlık Bakanlığı tarafından şu şekilde tanımlanıyor: ‘İçinde tuvaleti, banyosu, en fazla iki hasta yatağı, televizyonu, telefonu, yemek masası, etajeri ve yatılabilen refakatçi koltuğu bulunan odalardaki hasta yatakları.’”