“Yağma Hasan’ın böreği burada”
Günün dikkat çeken haberleri Birgün, Cumhuriyet ve Karar gazetelerinin manşetindeydi.
06.10.2021
Birgün gazetesinin manşetinde, “Yağma Hasan’ın böreği burada” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“Havalimanları, köprüler ve otoyolları için milyarlarca liralık ihalelere imza atan Ulaştırma Bakanlığı’nın, iktidara yakın sermaye çevrelerine kamu kaynaklarını fütursuzca aktardığı Sayıştay denetimlerinde bir kez daha ortaya çıktı.
Sayıştay’ın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nda yaptığı denetimler sonucu hazırladığı rapor, AKP iktidarları döneminde sermaye çevrelerine rant aktarmanın en etkin ve kestirme yolunun ulaştırma ihaleleri olduğunu gösteren yeni tespitler içeriyor.
Sabiha Gökçen Havalimanı kent içi raylı sistem hattı yapımı işinde, proje değişiklikleri nedeniyle yaptırılmasına ihtiyaç duyulan ilave işlerin, iş kapsamında herhangi bir iş artışına gidilmeksizin pazarlık usulüyle aynı yükleniciye ilk sözleşme fiyatlarına göre daha yüksek fiyatlardan ihale edilerek yaptırıldı. Sözleşme bedeli 169 milyon 500 bin 810 Euro olan iş kapsamında 379 milyon 910 bin TL bedelli ayrı bir sözleşme imzalandı. Tünel inşaatı iş grubu içerisinde yer alan ve sözleşme bedelinin yüzde 52’sini oluşturan ‘NATM Tünel Kazısı’ ve ‘Umbrella Arch Yapılması’ işlerine, bin 111 kata varan daha yüksek fiyatlardan ödemeler yapıldığı tespit edildi.
Sabiha Gökçen Metrosu yaya bağlantı tünelleri ve kuyruk tüneli inşaatı ihalesi kapsamında bulunan jeoteknik ölçümler ve değerlendirmeler için ayrıca bir ödeme yapılmayacağı sözleşmede yer almasına karşın 2 milyon 984 bin TL ek ödeme yapıldı. Bayburt Gümüşhane Havalimanı’nın ‘Altyapı ve Müteferrik İşler İnşaatı’ ihalesini alan şirket, işin tamamını alt yükleniciye yaptırdı. 174 milyon 748 bin TL’ye ihale edilen işin sözleşmesi 27 Şubat 2018 tarihinde imzalandı. Yüklenici firma 3 Mart 2018’te alt yüklenici çalıştırmak istediğini iletti ve bakanlık buna onay verdi.”
“Bu savcıları kim yükseltti”
Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Bu savcıları kim yükseltti” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“HSK, FETÖ’yle iltisak ve irtibatları bulunduğu iddiasıyla 13 hakim ve savcıyı meslekten çıkardı. İhraç edilenler arasındaki 6 hakim ve savcının ‘gerekli olandan çok yüksek liyakat derecelerine ulaştıkları’ için derece terfisi yapılanlardan olması dikkat çekti.
Darbe girişiminden sonra Kuşadası’nda görevlendirilen Küçükçekmece Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Mısırlı, 2019’daki kararnamede ‘mümtazen yükselmeye layık olanlar’ listesinde yer almıştı. Fatih Özalan da FETÖ’den savunma vermesine karşın Erzurum’a atanmıştı.”
Gazete manşetin altındaki, “Vazgeçilmez bürokrat!” başlıklı haberinde ise, “AKP’de yüksek maaşlı bürokratların ardından şimdi de belediyeler arasında paylaşılamayan isimler olduğu ortaya çıktı. Melih Gökçek döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi iştiraki BUGSAŞ ve BelKO’da görev yapan Fatih Tezcan, Gökçek gittikten sonra Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nin iştiraki Katılım AŞ’ye transfer oldu.
2020’nin haziran ayında Katılım AŞ’den ayrılan Tezcan, bu kez PTT’de Destek Hizmetleri ve Ulaşım Daire Başkanlığı görevine getirildi. Şahinbey Belediyesi CHP’li meclis üyesi Uğur Kalkan, ‘Bu ülkede milyonlarca üniversite mezunu iş bulamıyor. Keçiören’de ikamet eden bu şahıs kimse yokmuş gibi Şahinbey’de görevler alıyor’ dedi” ifadelerine yer verdi.
“Zulüm kotası”
Karar gazetesi manşetindeki, “Zulüm kotası” başlıklı haberinde, “Doğu Türkistan’ı hızla ‘sindirebilmek’ için her türlü vahşete başvuran Pekin’in insanlık dışı yöntemlerini Çinli polisin ifadeleri ortaya koydu: Her memurun bir Uygur kotası vardı. Hedefi tutturabilmek için önümüze gelen herkesi yakalıyorduk. Kadınlar ve 14 yaşındaki çocuklar da işkence tezgahına yatırılıyordu.
Çin, dünyanın gözü önünde yüzyılın en büyük insanlık suçunu sürdürüyor. İzole haldeki Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm, bölgeden kaçanların ifadelerine yansırken bu kez eski bir Çinli polis sistemli soykırımın karanlıkta kalan yanını deşifre etti. ‘Jiang’ kod adını kullanan polis, hükümetin her bir görevliye Uygur kotası koyduğunu söyledi. “Hedefi tutturmak için suçlu olup olmadığına bakmadan herkesi yakalıyorduk” dedi.
İnsanları toplu olarak kapana kıstırmak için köylerde önde gelen kişilerle toplantılar düzenlendiğini söyleyen Jiang, insan avına katılmak istemeyen polislerin hapse atıldığını belirtti. 10 yıldan uzun süre üniforma giyen ve toplama kamplarında yaşanan vahşet uygulamalarını da anlatan itirafçı ‘Yemek ve su verilmiyordu, elektrik veriliyordu. Kadın ve 14 yaşına kadar çocuklar buna dahildi. Bazı polisler bundan zevk alıyordu’ diye konuştu” ifadelerini kullandı.