“Çözümün anahtarı Demokratik Cumhuriyet”

​Yeni Yaşam, Evrensel ve Birgün gazetelerinden “Demokratik Cumhuriyet” sesleri yükseldi.

P24

29.10.2021

Yeni Yaşam gazetesi manşetinde, “Çözümün anahtarı Demokratik Cumhuriyet” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:

“Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden 98 yıl geçti ve bütün bu süre. 1921 Anayasası’nın yarattığı kısmi bahar havası dışında hep kara kış koşullarında yaşandı. Resmi ideoloji her zaman sistematik olarak Kürtlere ve Kürtlüğe dair inkar, yok etme ve asimilasyon politikaları üzerinden şekillendi.

1999’da PKK Lideri Öcalan’ın çağrısıyla Türkiye’ye gelen Barış Grubu Üyesi Yüksel Genç, Cumhuriyet’le beraber ulus-devlet formunun öncelenmiş olmasının süreci baştan sakatlayarak yeni Cumhuriyet’i Osmanlı’nın bile gerisine düşürdüğünü ve otoriterizmin kaynağı olduğunu belirtti.

‘1999’da Kürt sorununun barışçıl yollarla ve demokratik yöntemlerle çözüm söyleminin girmek istediği kapı demokratik cumhuriyet kapısıydı. Bu yeni bir zihniyetti’ diyen Genç, bugün de mevcut rejimden tek çıkış yolunun Demokratik Cumhuriyet’i hedefleyen bir toplum sözleşmesi olduğunu vurguladı.”

Evrensel gazetesi sürmanşetindeki, “Halkın cumhuriyeti için…” başlıklı haberinde, “Cumhuriyet’in kuruluşunun 98. yılında dünü ve bugünü ile cumhuriyet kavramını Evrensel’e değerlendiren Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent, ‘AKP’nin hızlı biçimde kurumsuzlaştırdığı bir siyasal düzenin, kurduğu fiili rejimin hükümet sistemi değişikliği ile çözülebileceğine ilişkin inancı pompalamak restorasyoncu bir aklın ürünüdür ve Türkiye’de demokratik bir cumhuriyetin kapılarını aralamayacaktır’ dedi” ifadelerine yer verdi.

Birgün gazetesinin manşetinde, “Tek adam rejimine karşı Demokratik Cumhuriyet” başlıklı haber yer aldı:

“Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana 98 yıl geçti. Kuruluşundan hemen sonra sağcı iktidarlar eliyle ne kadar ilerici kazanım varsa yok edildi. Ülke 20 yıldır gerici iktidar tarafından yönetiliyor. Ortada Cumhuriyet’e ait hiçbir şey bırakılmadı. Devrimci, halkçı bir Cumhuriyet kurma zamanı.

Cumhuriyet’in 98. Yılına Saray rejiminin gölgesi altında giriliyor. Ülke, AKP eliyle teslimiyetçi, gerici, baskıcı ve piyasacı kuşatma altında. Saray yönetimi, laiklik başta olmak üzere en temel kazanımları bir bir tasfiye ederken ülke büyük bir karanlığa gömülüyor. Tüm kaynakları ‘Beşli çete’ye aktaran iktidar, limanları, fabrikaları, çiftlikleri yok pahasına elden çıkarıyor. Cumhuriyet fikri ve onun idealleri toplumun hafızasından silinsin isteniyor.

Bir grup azınlık ülkenin tüm kaynaklarını sömürürken halkın çocukları açlığa mahkum ediliyor. Yoksulluk derinleşiyor, yurttaşlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geliyor. ‘Eve ekmek götüremiyorum’ diyen yurttaşlara ‘Abartıyorsun’ yanıtı veriliyor. Yangın, deprem, sel felaketlerinde kendi başının çaresine bakması istenen halkın üzerine çay fırlatılıyor. Devlet, mafya, siyaset üçgeninde tüm pislikler ortalığa saçılıyor. Saray rejimine aparat edilen Diyanet, protokollerde ön sıralara alınıyor, hemen her olayda görüş beyan ediyor. Adalet sarayları dualarla açılıp, gerici yaşam tarzı toplumun tümüne dayatılıyor. Toplumsal yaşam tarikatlar, gerici vakıflar eliyle her geçen gün daha fazla kuşatılıyor. Eğitim başta olmak üzere devletin tüm kurumları bu dönüşümden payını alıyor. Kurumlar, yandaşlarla dolduruluyor.

Tüm bunlara rağmen 2023’ü kendine hedef olarak seçen iktidar, Cumhuriyet’in yüzüncü yılı yaklaşırken dağılmanın arifesini yaşıyor. Halka anlatacak hikayesi kalmayan Saray yönetimi hegemonyasını hızla kaybediyor. Bugün sokaklarda taleplerini haykıran emekçilerden, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyen kadınlara, Boğaziçi’nde direnen gençlerden, doğasına sahip çıkan köylülere kadar dalga dalga büyüyen isyan Saray yönetimini korkutuyor.”

“Ne teoriymiş!”

Karar gazetesi manşetinde, “Ne teoriymiş!” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Döviz kuruna rekor üstüne rekor kırdıran, Türk Lirası’nı değersizleştiren, 128 milyarı eriten, 3 yılda 3 başkan eskiten ‘faizi indirirsek enflasyon düşer’ teorisini Merkez Bankası’nın açıklaması çökertti. Faiz indirimlerine rağmen MB’nin yıl sonu enflasyon tahminini yükseltmesi bilime aykırı yaklaşımın geçersizliğini gösterdi. Çöken teorinin faturası yine 83 milyona kaldı.

Uyarılara rağmen faizde 200 puanlık indirim doların tarihi rekor seviyesine çıpa atmasını tetikledi. Bu hamleye temel teşkil eden ‘Enflasyonun sebebi faiz’ tezi ise bunu savunan MB Başkanı’nın açıklamasıyla boşa çıktı. Kavcıoğlu, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 18.4 olarak açıkladı. Üç ayda dört puanlık ‘güncelleme’ eleştirilere zemin oluşturdu. Ekonomistler ‘Para politikası paradan soyutlanıp politikadan ibaret hale geldi’ dedi.

Bazen sadece konuşmak bile risk yaratır. Dolar yöneticilerin konuşma endeksine bağlı. Kavcıoğlu konuştu ve yükseldi. Bu para politikasının itibarı kalmadı. TL’nin feda edilme tablosu. İhracat öyle artacak ki, cari fazla verilecek, döviz bollaşıp önce dolar sonra enflasyon düşecek. Vah ki ne vah. MB Başkanı cari dengeyle enflasyonu düşüreceğini söylüyor. 100’den fazla doktoralı ekonomistin çalıştığı raporda bunun dayanağı tek satır bile yok.”