“Acile başvuru nüfustan fazla”

​Birgün gazetesi, hastanelerdeki acil servislerin içler acısı durumunu okuyucularıyla paylaştı.

18.07.2022

Birgün gazetesinin manşetinde, “Acile başvuru nüfustan fazla” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:

“İktidarın övündüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı, sağlıkta çöküşü de beraberinde getirdi. Sevk sisteminin kaldırılması, polikliniklerin yoğunluğunun artması, randevu bulamayan yurttaşların acillere yönelmesi, acillerin ücretsiz olması gibi nedenler yüzünden iş yükü daha da artan acil servislerde sistem tıkanma noktasında. Yılda yaklaşık 130 milyon acil başvurusunun olduğu ülkemizde, gerçek acil vakaların sağlık hizmetine erişiminde sıkıntılar yaşanıyor. Günde iki bin ve üzeri acil başvurusu alan hastanelerin olduğuna dikkat çeken hekimler, ‘Aciller alarm veriyor’ dedi.

Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu, ülkede acil başvuru sayısının yüksekliğine dikkat çekerek ‘Türkiye’de günde iki bin ve üzeri acil başvuru alan 10’dan fazla hastane acil servisi bulunmaktadır’ dedi. Prof. Karcıoğlu’na göre sorunun ana sebebi Sağlıkta Dönüşüm Programı ve benzeri müdahalelerle sağlığın ticarileşmesi. Bu durumun sağlıkta şiddeti de körüklediğini kaydeden Karcıoğlu, ‘Sağlığın ticarileşmesi, ‘müşteri’ye çevrilen halkın da bir şekilde hizmet alabilecekleri tek yer olarak acilleri görmeye alıştırılmalarıdır’ değerlendirmesini yaptı. Prof. Karcıoğlu, polikliniklerde çözülebilecek pek çok konunun acillerde çözülmeye çalışıldığı, bu nedenle acil yüklerinin her geçen gün arttığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ‘‘Geçerken bir muayene olalım dedik’, ‘çocuk son zamanlarda boy atmıyor, bir bakar mısınız?’, ‘tatildeyim işe geri dönemeyeceğim, bir rapor yazar mısınız?’gibi formule edebileceğim birçok idari durum veya polikliniklerde çözülmesi gereken durumlar acil servislere yönlendirilebilmektedir. Trajikomik olarak görülebilecek bu örnekler, aslında halkın suçlu değil çaresiz olduğunu, sağlık sistemine giriş kapısı olarak acillerden başka boşluk göremediğini göstermektedir. Çözüm için toplum tabanlı kurgulanan aile sağlığı merkezleri, meslek örgütleri ve sendikalarla birlikte geliştirilen bir sağlık sistemi şarttır.’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise sağlık sistemindeki çöküşün sorumlusunun hekim ve sağlık çalışanları gibi gösterilmeye çalışıldığını belirterek, ‘Dünyanın hiçbir ülkesinde polikliniklerde bir hekim 100’den fazla hasta bakamaz, ama bizler bakmak zorunda bırakılıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hastalara en az 20 dakika ayrılması gerektiğini bildirmiştir. Aynı şekilde acil servislere bir günde bin-iki bin hasta gelmez. Şu an acil servislerde dünyada bir yılda nüfusundan fazla hasta bakan tek ülke Türkiye’dir’ dedi.”

“Üniversitede yeşil hukuk”

Cumhuriyet gazetesi manşetinde, “Üniversitede yeşil hukuk” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Devlet üniversitelerinde hukukun çeşitli alanlarının dinselleşmesine yönelik toplantı, seminer ve çalışmalar yürütülüyor. Cumhuriyet’in yaptığı araştırmalara göre, Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi İslam Hukuku anabilim dalı öğretim üyelerinden Dr. Semra Peker, Yalova Merkez Camisi’nde 17 Haziran’dan başlayarak her cuma namazı sonrası kadınlara özel ‘Kur’an-ı Kerim’in Fıkhî (İslam hukuku) Tefsiri’ başlıklı seminer vermeye başladı. Seminerin, öğrencilerin yanı sıra halka da açık olacağı duyuruldu. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde İslam Hukuku Özel Hukuk Anabilim Dalı kuruldu. 

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü de İslam hukuku alanında seminerler dizisi düzenliyor. En son ‘İslam Hukuku Açısından Sigorta ve Günümüz Uygulamaları’ adlı seminerde, konvansiyel ve katılım sigortacılığı gündeme alındı. 

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ise bu yıl içinde ‘İslam Hukuku Araştırmalarına Zemin Oluşturması Açısından Yapay Zekâ’ başlıklı bir uluslararası sempozyum düzenledi.”

“Zirve öncesi bayrak oyunu”

Karar gazetesi manşetindeki, “Zirve öncesi bayrak oyunu” başlıklı haberinde, “Ankara’nın operasyon sinyalinin ardından rejim güçleri yıllar sonra resmen Türkiye sınırında konuşlandı. PKK ise ‘siyasi tahkimatını’ artırdı. İran ve Rusya’nın elini güçlendirecek bir adımla Erdoğan’ın yarın katılacağı üçlü zirve öncesi Kobani’ye rejim bayrağı asıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk olarak 23 Mayıs’ta Tel Rıfat ve Münbiç’e yönelik harekât sinyali verdi. Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma hedefine ilişkin “Eksikleri tamamladıktan sonra harekâtlara başlayacağız” dedi. Ankara hazırlıklarını sürdürürken muhalifler de takviye ve tatbikatlarla geri sayıma başladı. Ancak ABD IŞİD’le mücadele, Rusya da rejimi öne sürerek operasyona karşı olduklarını duyurdu. Erdoğan’ın Tahran’da Putin ve Reisi ile yapacağı üçlü zirve öncesinde de sahada kritik gelişmeler yaşandı. Rejim güçleri, terör örgütünün kontrol ettiği alanlara gelirken PKK’lılar da Şam bayrağını Türkiye sınırına dikti. Örgütün Suriye’deki elebaşılarından Ferhat Abdi Şahin, Şam ordusunun Rusya ile görüşmeler sonrasında bölgeye girdiğini ileri sürdü. Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü da rejimin hali hazırda güçlerinin bulunduğu bölgelere takviye yaptığını belirtti” ifadelerine yer verdi.