“Hasta tutukluya infaz işkencesi”
Evrensel, Birgün ve Karar gazetelerinin manşetleri gündemde öne çıkan haberler oldu.
26.09.2022
Evrensel gazetesi manşetinde, “Hasta tutukluya infaz işkencesi” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Konya Seydişehir 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Nesip Yapıcı (55), cezası bitmesine rağmen tahliye edilmiyor. 12 yıl 6 aydır tutuklu olan Yapıcı’nın (55), 15 Eylül’de tahliye edilmesi beklenirken, Cezaevi İdare Gözlem Kurulu kararıyla infazın 3 ay ertelendiği öğrenildi. Cezaevinde gırtlak kanserine yakalanan ve kalp rahatsızlığı bulunan Yapıcı’nın tahliyesinin kurula çıkmadığı gerekçesiyle ertelendiği belirtildi. Kardeşi Cengiz Yapıcı, son dönemde cezaevinden çıkan cenazelere dikkat çekerek, ağabeyinin hayati tehlikesinin bulunduğunu söyledi.
Ağabeyinin Mart 2010 tarihinde hukuksuz bir şekilde gözaltına alındıktan sonra ‘terör örgütü üyesi’ iddiasıyla tutuklandığını kaydeden Yapıcı, ‘Telefon dinlemesi, ihbar ve tanık ifadesi gerekçeleriyle tutuklandı. Bir yıllık yargılama tiyatrosu ile ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla 7 buçuk yıl ceza verildi. İtiraz ettiğimiz bu ceza ise, Yargıtay tarafından az görülerek ağabeyimin aleyhine bozuldu. Yeniden yargılama sonucunda da ceza 7 buçuk yıl daha arttırıldı. Nihayetinde 15 yıl ceza verilmiş oldu. Yargıtay bu cezayı 2014 tarihinde onadı ve hüküm kesinleşti’ diye belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Hapishane Komisyonu’nun 29 Nisan 2022’de yaptığı açıklamaya göre hapishanelerde 651’i ağır olmak üzere toplam 1517 hasta mahpus bulunuyor. Yine iHD’nin verilerine göre 2022 yılının başından bu yana 22’si hasta 50’ye yakın tutuklu cezaevinde yaşamını yitirdi.”
“Halk kemer sıktı, devlet gaza bastı!”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Halk kemer sıktı, devlet gaza bastı!” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Yurttaşa ‘Kemer sıkın’ tavsiyesinde bulunan iktidar, kendi kemerini hemen her yıl biraz daha gevşetti. DMO’nun kamu kurum ve kuruluşları için dört yılda 1 milyar 454 milyon TL’lik taşıt satın aldığı ortaya çıktı.
Kamunun taşıt alımlarına kısıtlama getiren tasarruf genelgeleri hemen her yıl kağıt üzerinde kalırken Devlet Malzeme Ofisi (DMO) 1 No’lu Satınalma Daire Başkanlığı’nın verileri de araç alımı için harcanan fahiş paraları açığa çıkardı. DMO’nun kamuda kullanılması amacıyla 2018-2021 döneminde satın aldığı taşıtlar için toplam 1 milyar 454 milyon 734 bin TL ödeme yaptığı öğrenildi.
AKP’nin ekonomik krizi önlenemez hale getiren politikaları, milyonlarca yurttaşı yoksulluğa sürükledi. İktidar, hemen her krizde yurttaşa, ‘kemer sıkmayı’ öğütlese de kamunun harcamalarından tasarruf edilmedi.
Cumhurbaşkanlığı’nca yayımlanan ve kamunun araç ve taşınmaz satın alımları ile kiralamalarına kısıtlama getirilen genelgeleri, bakanlıklar ve AKP’li yerel yönetimlerce kâğıt üzerinde bırakıldı. Hemen her AKP’li belediye, fahiş paralarla satın alınan ya da kiralanan makam araçları ile gündeme geldi. Kamu kurum ve kuruluşlarının mal ve hizmet ihtiyaçlarının tedariki ile dağıtımdan sorumlu olan Devlet Malzeme Ofisi’nin verileri de taşıt alımları için harcanan paranın büyüklüğünü gözler önüne serdi. DMO 1 No’lu Satınalma Daire Başkanlığı’nın mali verilerine göre, 2018 yılında taşıt alımı için 270 sipariş karşılandı. Müdürlüğün 2018 yılında kamu adına aldığı taşıtların toplam maliyeti 297 milyon 83 bin 401 TL oldu.
Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesi’nin yayımlandığı 2019 yılında taşıt alım sayısı az da olsa düştü. Buna göre, 2019 yılında DMO, 179 adet sipariş üzerine 242 milyon 661 bin 19 TL’lik taşıt satın aldı. Taşıt alımı için harcanan parada 2020 ve 2021 yıllarında yaşanan artış ise dikkati çekti. DMO, 2020 yılında taşıt alımı için 450 milyon 135 bin 630 TL para döktü. 2020 yılındaki toplam sipariş adedinin ise 247 olduğu bildirildi.”
“Kapatın liseleri o zaman”
Karar gazetesi manşetindeki, “Kapatın liseleri o zaman” başlıklı haberinde, “Okulda üniversite sınavına yetecek kadar eğitim alamadıklarını düşünen lise son sınıf öğrencileri, dershaneye gitmek için açık liseye geçiş yapıyor. Büyükşehirlerde sınıfların yarıdan fazlasını kapsayan tablo eğitimdeki büyük çelişkiyi ortaya koyuyor. ‘Devletin lisesi devletin sınavına hazırlayamıyor. Sistemdeki arıza kodu milyonlarca gencin geleceğini çalıyor’ eleştirileri yöneltiliyor.
Eğitimdeki geriye gidiş PISA gibi uluslararası çalışmalara yansıyor. Türk öğrencilerin okuduğunu anlamada bile ortalamaların altında kalması vahim gidişatı gösterirken son alarm zili 12’nci sınıfta çaldı. Lise son sınıf öğrencileri üniversite sınavında çıkacak sorulara ilişkin eğitim almadıklarını ileri sürerek açık liselere geçiş yapıyor. Öğrencileri bu yola sevk eden ise dershaneye gidip sınava daha iyi hazırlanma beklentisi.
Üniversite hayalleri kuran gençler, açık liseye geçişle YKS'de hiçbir karşılığı olmayan ve 'angarya' gördükleri ödevleri bertaraf ettiğini düşünüyor. Sıkıntılı tablo 'sınava hazırlayamayan liseler' sorununu gösterirken uygulamanın 'yan etkileri' can yakıyor. Açık lise diploması alanlar yurt dışında eğitimde duvarla karşılaşırken dershane de aile bütçesine yük getiriyor. Okulsuz yılı verimli geçiremeyen öğrenciler ise bir yılı kaybediyor” ifadelerine yer verdi.