“Rekor ödenek propagandaya”
Birgün, İletişim Başkanlığı için Meclis’e sunulan bütçe teklifinin detaylarını okuyucularıyla paylaştı.
24.10.2022
Birgün gazetesinin manşetinde, “Rekor ödenek propagandaya” başlıklı haber yer aldı. Haberde şöyle denildi:
“Muhalefetin, ‘kamuoyu algısını iktidar lehine yönetmekle görevli olduğu’ iddiasıyla faaliyetlerine karşı çıktığı İletişim Başkanlığı için öngörülen temsil ve tanıtma ödeneği dudak uçuklattı. Dezenformasyon Yasası’na yönelik çalışmaları ve haftalık yayımladığı Dezenformasyon Bülteni ile tartışılan başkanlığa 2023 yılında verilmesi planlanan temsil ve tanıtma ödeneği, 2022 yılındaki ödeneği neredeyse dörde katladı.
TBMM’ye sunulan İletişim Başkanlığı 2023 Yılı Bütçe Teklifi’nin detayları, başkanlığın harcamayı öngördüğü paranın büyüklüğünü gözler önüne serdi. 2023 yılına 1,6 milyar TL toplam bütçe ile başlaması planlanan ve temsil ve tanıtma için hemen her yıl başlangıç ödeneğini ikiye katlayan harcamalara imza atan başkanlık için kasa bu kez ardına kadar açıldı.
İletişim Başkanlığı’na 2021 yılında 6,6 milyon TL temsil ve tanıtma ödeneği verildi. Başkanlığın 2021 yılında imza attığı temsil ve tanıtma harcaması ise 79,7 milyon TL oldu. 2021 yılında başlangıç ödeneğinin 10 katı kadar temsil ve tanıtma harcaması yapan başkanlık, 2022 yılında da tabloyu bozmadı. 2022 yılına 74,3 milyon TL’lik temsil ve tanıtma ödeneği ile başlayan başkanlık, yılın henüz ilk yarısında 147,7 milyon TL harcama gerçekleştirdi.
Başkanlığa 2023 yılında verilmesi planlanan teklif ve tanıtma ödeneği ise ‘Bu kadarı da olmaz’ dedirtti. Buna göre, İletişim Başkanlığı’na 2023 yılında kullanması amacıyla verilecek temsil ve tanıtım ödeneği kayıtlara, 327 milyon 913 bin TL olarak geçti. 2024 ve 2025 yılları için öngörülen ödenek ise sırasıyla 380,4 milyon TL ve 419,9 milyon TL olarak kaydedildi.”
“Cemaat ve tarikatların yeni hedefi çocuk hakları”
Evrensel gazetesi manşetinde, “Cemaat ve tarikatların yeni hedefi çocuk hakları” başlıklı habere yer verdi:
“Daha önce İstanbul Sözleşmesi’ni hedef göstererek Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesine neden olan cemaat ve tarikatların şimdiki hedefi, istismara karşı çocukları koruyan Lanzarote Sözleşmesi oldu.
Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması için Avrupa Konseyi Sözleşmesi yani Lanzarote Sözleşmesi, 2011 yılında Türkiye’de yürürlüğe girdi. Bu sözleşme, çocuklara karşı cinsel suçların önlenmesi, faillerin kovuşturulması ve çocuk mağdurların korunmasını öngörüyor; çocuk pornografisi ve fuhuşun yasaklanması için her türlü tedbirin ele alınmasını talep ediyor; önleyici ve koruyucu bir ceza hukuku alanı oluşturuyor. Çocukların şiddetten ve istismardan uzak yaşayabilmesi için etkin uygulanması önemli bir sözleşme olan Lanzarote Sözleşmesi, ilk kez cinsel istismar suçunu tanımlayan ve cinsel istismarı suç sayan ilk uluslararası sözleşme. Böylece taraf devletlere çocukların korunması yükümlülüğü uluslararası alanda da verilmiş oldu.
Lanzarote Sözleşmesi üzerine çalışmalar yürüten Prof. Dr. Gülten Sönmez, sözleşmenin hedef alınmasını gazetemize değerlendirdi. Lanzarote Sözleşmesi’nin, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla çekildiği İstanbul Sözleşmesi kadar kıymetli olduğunu vurgulayan Sönmez, sözleşmenin istismarın önlenmesi ve çocukların kendi bedenlerini koruması anlamında faydalı olduğunu ifade etti. Sözleşmenin üç ayaklı olduğunu vurgulayan Sönmez, bunların parlamento, yerel yönetimler ve aile olduğunu ifade etti. Sözleşmenin çocuklara dair yasal eksikliklerin giderilmesi için parlamentoya, sözleşmenin yaygınlaştırılması ve sözleşmeye uygun çalışmalar yürütülmesi için yerel yönetimlere sorumluluk yüklediğini ifade eden Sönmez, ‘Üçüncü ayak da ailelerdir’ dedi.”
“Erbaş dışişleri bakanı gibi”
Cumhuriyet gazetesi manşetindeki, “Erbaş dışişleri bakanı gibi” başlıklı haberinde, “Meclis’e sunulan 2023 teklifinde 16 milyar 98 milyonluk bütçesinin yüzde 123 artışla 35 milyar 910 milyon liraya çıkarılması öngörülen Diyanet’te başkan Ali Erbaş, 45 günde 6 ülkeye gitti. Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çıktığı gezilerin bir kısmında sadece ‘hayırlı olsun duası’ okumakla yetindi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la 6 Eylül’de Bosna Hersek’e, 8 Eylül’de Hırvatistan’a gitti. 16 Eylül’de Japonya’nın yolunu tutan Erbaş’ın sonraki durağı Katar oldu. 8 Ekim’de dört günlük Fransa turuna çıkan Diyanet İşleri başkanının son gezisi Azerbaycan’a oldu” ifadelerine yer verdi.
“Kilidi kıran büyük uzlaşma”
Karar gazetesinin manşetinde, “Kilidi kıran büyük uzlaşma” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Üniversitede başörtüsü serbestliği için Kılıçdaroğlu, 11. Cumhurbaşkanı Gül ve YÖK Başkanı Özcan arasındaki trafik sonucu varılan tarihî uzlaşma 10 yıl sonra ortaya çıktı. Genel Başkan olmasının ardından bu konuda partisinin tutumunu değiştirdiğini hatırlatan CHP lideri ‘özgürlük mutabakatını’ anlattı: YÖK Başkanı’na ‘üniversite kapıları kızlarımıza açılmalı’ dedim ve yasak kalktı.
Başörtüsü tartışmasında ana muhalefet liderini işaret eden Cumhurbaşkanı ‘Özgürlüğü hazmedemeyenlerin maskesi aralandı. Yavrularımızın başörtülerini çekip aldılar’ suçlaması yöneltti. Ancak 10 yıl önce Kılıçdaroğlu, 11'inci Cumhurbaşkanı Gül ve dönemin YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın sorunu mutabakatla çözdüğü ortaya çıktı. CHP lideri ‘Propaganda aracı olarak hiç kullanmadım’ diyerek uzlaşmayı anlattı.
İktidara ‘Başörtüsü yasağını biz kaldırdık diyorlar ama hikâye’ sözleriyle tepki gösteren CHP lideri şunları söyledi: Üniversitelerde yasağı kaldıran bu kardeşiniz. Yusuf Ziya Özcan YÖK Başkanı'yken yeni genel başkan olmuştum. Üniversitelere başörtülü kızlar alınmıyordu. Özcan'a sebebini sorunca bizim karşı olduğumuzu söyledi. ‘Biz karşı değiliz, alın’ deyince ertesi sabah alındı. Bu görüşmeyi Sayın Gül de yakından bilir.”