“Aday listeleri ortak masada”
Karar ve Cumhuriyet, Altılı Masa’nın seçim çalışmalarıyla ilgili gelişmeleri manşete çekti.
24.01.2023
Karar gazetesi manşetinde, “Aday listeleri ortak masada” başlıklı habere yer verdi. Haberde şöyle denildi:
“Sandık ufukta görünürken çalışmalarını hızlandıran Altılı Masa, kritik adım atarak ‘seçim ittifakı’ komisyonu kurdu. Ortak akıl masasında, siyasi partilerin temsilcileri sandalye sayısını artırmak için tüm formüllere mercek tutacak. İl il, bölge bölge ‘ortak liste, ikili veya üçlü ittifak’ modellerine dönük simülasyon hazırlanacak. Üzerinde uzlaşılan ‘en iyi’ alternatifler tam mutabakatla uygulamaya konulacak.
İktidar kanadından yapılan açıklamalar seçim için 14 Mayıs’ı öne çıkardı. Muhalefet liderlerinden de bu tarihe dönük mesajlar geldi. Takvim ısınırken muhalefetin çalışmaları hızlandı. Altılı Masa’nın 5 Ocak’ta gerçekleştirilen toplantısında alınan kararla bir ‘Seçim İttifakı Komisyonu’ kuruldu. Komisyonda, TBMM’de çoğunluğu elde etmeye ve milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatifleri belirlemeye dönük çalışma yapılacak.
Komisyon bu hafta ilk toplantısını gerçekleştirecek. TBMM aritmetiği için ittifak yapılması gereken il ve seçim bölgeleri, seçime ortak listeyle girilecek ve girilmeyecek yerler, partilerin tek başına ya da ikili ve üçlü ittifaklarla seçime gireceği il ve bölgelere yönelik simülasyonlar hazırlanacak. Altı siyasi parti temsilcisinin yer alacağı masada mutabakatla hazırlanacak modellere ilişkin rapor genel başkanlara sunulacak.”
“Tek ittifak 2 liste”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “Tek ittifak 2 liste” başlıklı haber yer aldı. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“6’lı masa seçim çalışmalarına başladı. İYİ Parti kendi listesini oluşturacak, diğer partiler CHP listesinde yer alacak. Dört partiye 25 milletvekilliği verilecek. 15 ilde ise en yüksek milletvekilini çıkarmak için tek listeyle seçime gidilecek.
Masanın, 26 Ocak’taki toplantıda tartışacağı en önemli konu ise ortak adayın belirlenme yöntemi olacak. İki seçenek var. Birincisi altı liderin aralarından birini belirlemesi, diğeri kamuoyu yoklamaları ile adayın seçilmesi.”
“Hukuksuzluğa teslim olunamaz!”
Evrensel gazetesi manşetindeki, “Hukuksuzluğa teslim olunamaz!” başlıklı haberinde, “Erdoğan’ın, hukukçuların Anayasa’ya aykırı olduğunu ısrarla vurgulamasına rağmen üçüncü kez aday olmak istemesini Evrensel yazarları değerlendirdi: Bu hukuksuzluk reddedilmeli.
Anayasa ihlaline göz yumuluyor: Anayasa ‘Bir kimse iki sefer dışında cumhurbaşkanı olamaz’ diyor. Erdoğan ve AKP ‘olur’ diyor. Altılı masa ise ‘Bu duruma itiraz edersek AKP mağduru oynar onlara yarar. Anayasa’ya aykırı ama kabul edeceğiz’ diyor. Şimdi yine bir anayasa ihlaline göz yummaya hazırlanıyorlar.
Keyfiyet güç dengesine bağlı: Tek adam yönetimi kendisini Anayasa, yasa, teamüllerle sınırlamamak istemektedir. Böylece ‘keyfi yönetimi’nin meşruluğuna toplumu alıştırmak istemektedir. Ancak ‘her yola’ başvurmayı göze almış olması her yolu kullanabileceği anlamına gelmiyor. Çünkü bu karşı karşıya gelen tarafların güç ilişkisiyle bağlantılı.
Yasası, adayı kitaba uymayan seçim: Hukuk mu? Kim kaybetmiş ki bulunabilsin! Göz göre göre hukuksuz bir seçim yapılacak! Daha başından yasalar uygulanmadan başlayacak seçim sürecinin gidişatı ve akıbetine güven duyulamayacağı ortada. Yasası ve adayı kitaba uymayan seçimlerde anayasa ve yasaların geri kalan maddelerine uyulacağını beklemek abestir” ifadelerine yer verdi.
“Ekonomik kriz hastalık nedeni”
Birgün gazetesinin manşetinde, “Ekonomik kriz hastalık nedeni” başlıklı haber yer aldı:
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 5 günde 3 milyonu aşkın kişinin Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu almasıyla ilgili ‘Gerçekleşen MHRS randevu sayısında büyük artış’ açıklaması, tabip odalarının tepkisine neden oldu. ‘Hasta sayısının artması ile övünmek yerine, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilerek, hastalanmanın önüne geçmek gerekir’ diyen hekimler, ‘Hasta sayısının azalmasıyla övünülür. Hasta sayısının artması sağlık hizmetinin kalitesinin düşmesi, insanların korunamadığının göstergesi ve hekimlerin iş yükünün artması anlamına gelir’ dedi.
BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, hastalık artışı ile övünülmemesi gerektiğini belirterek ‘Hasta sayısının artması, Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin yansımasıdır. Kışkırtılmış sağlık politikalarının sonucu. İktidar her zaman poliklinik, hasta ve hastalık sayısının artması ile övündü. 5 günde 3 milyonu aşkın hasta sayısı çok yüksek. Aslında bu utanılacak bir durum. Bir ülkenin Sağlık Bakanı, bunlar olduğunda normalde istifa etmeli. Ancak bizde ne yazık ki bunlar övünç kaynağı’ dedi.
Ekonomik krizle insanların temel besinlere ulaşamadığını, bunun da hastalıkları artırdığını vurgulayan Ökten, ayrıca korona sürecinin kötü yönetilmesi ile kronik hastalığı olanların sorunlarının da katlandığını söyledi. Ökten, şöyle devam etti: ‘Bu artışlar, toplumun giderek daha sağlıksız olduğunu, uygulanan sistemin toplumu daha hasta ettiğini söyleyebiliriz. Toplumun bu kadar hasta olma nedeni, ülkede şuan ciddi ekonomik kriz var, insanlar temel gıdaları dahi alamıyorlar. Bu tabii ki en fazla sağlığı olumsuz etkiliyor. Şu an bunun yansımaları görülüyor, ileride daha da artacak. Pandemi, iyi bir şekilde yönetilemediği için o dönem birçok hasta, hastanelere gitmedi. Özellikle kronik hastalığı olanlar veya kanser hastalığı olanlar hastalıklarını sürekli ertelediler. Şimdi onların şu anki durumu daha kötü oldu ve bu da hastalanma oranlarını, ölüm oranlarını artırdı. Ayrıca 2020’den itibaren ülkedeki sağlık istatistiklerini bilmiyoruz. TÜİK tarafından 3 yıldır ölüm oranı yayımlanmıyor, insanlar neden ölüyor, hastalık nedeni nedir bilmiyoruz. Anne ve bebek ölüm hızını bilmiyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu sağlık verilerine ilişkin pek çok istatistik de yok. En kısa zamanda bunlar yayımlanmalı. Ancak şu anki tabloda 13 şehir hastanesine, bütçenin yüzde 20’sinin harcanacak olması bile sağlıktaki eşitsizlikleri, bakanlığın sağlığa bakışını ortaya koyuyor.’”