“Bile bile affettik”
Karar ve Sözcü, deprem felaketinin yaşandığı illerdeki imar barışının faturasını okuyucularıyla paylaştı.
13.02.2023
Karar gazetesi manşetinde, “Bile bile affettik” başlıklı habere yer verdi. Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Türkiye’yi yasa boğan büyük yıkımın ‘temelinden’ imar afları çıktı. 2018 seçimleri öncesinde büyük bir reklam kampanyasıyla duyurulan ‘imar barışı’ genelgesinde ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır’ ifadesi her şeyi anlatıyordu. Tabut evlere oy uğruna göz göre göre izin verilmişti.
Afet bölgelerinde yerle bir olan binalar çürük yapı tehlikesini kahreden acıyla bir kez daha gözler önüne serdi. Zincirleme hataların ana unsurlarından biri de imar afları oldu. Gelecek Partili Serkan Özcan ‘İmar barışıyla ancak konutları insanların mezarı haline getirirsiniz’ tepkisini gösterdi. 'İmar barışı cinayettir' paylaşımları yapıldı. Beş yıl önce 'müjde' diye duyurulan imar barışına ilişkin genelgede yer alan ifadeler ise dikkat çekti.
Çevre Bakanlığı'nın 'Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar' başlıklı düzenlemesinin 9'uncu maddesinde 'Yapının depreme dayanıklılığı malikinin sorumluluğundadır' ifadesi kullanıldı. 'Devlet evlerin dayanıklı olmadığını bile bile bu onayı nasıl verir' tepkileri yükseldi. 10 ilde yaklaşık 294 bin yapıya kayıt belgesi verildiği kaydedilirken hâlâ Meclis'te bulunan yeni imar paketi için 'Hemen geri çekilsin' çağrıları yapıldı.”
“Erdoğan 4 yıl önce imar barışını böyle müjdelemişti”
Sözcü gazetesinin manşetinde, “Erdoğan 4 yıl önce imar barışını böyle müjdelemişti” başlıklı haber yer aldı:
“10 ilde, 30 bine insanımızın canını alan 2 deprem, 2018 genel seçimi öncesinde oy uğruna çıkarılan imar barışını gündeme getirdi. Erdoğan hem o tarihte, hem 2019’daki yerel seçimde imar barışını seçim malzemesi yaptı. 23 Şubat 2019’da Kahramanmaraş’ta ‘İmar barışıyla 144.556 Maraşlı’nın sorununu çözdük’ dedi.
Erdoğan 2019’daki yerel seçim öncesi yaptığı konuşmalarda imar barışını hararetle savundu. Gaziantep’te 21 Haziran 2018’de yaptığı konuşmada ‘İmar barışıyla ülkemizin her yerinde olduğu gibi Gaziantep’te de vatandaşlarımızın çok önemli bir sıkıntısını çözüyoruz’ dedi. Erdoğan’ın sözleri sosyal medyada yeniden gündem oldu.
Depremin vurduğu 10 ilde son 5 yılda 294 bin kaçak ve çürük yapının affedildiğinin ortaya çıkması, imar barışının yanlışlığını bir kez daha ortaya koydu. Erdoğan 24 Şubat 2019’daki Hatay mitinginde müjdeyi verirken ‘Hatay’da imar barışıyla toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük’ dedi.”
“Sesimi duyan var mı?”
Birgün gazetesi manşetindeki, “Sesimi duyan var mı?” başlıklı haberinde, “Ülke, bir haftayı geride bırakan deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken süreci yönetemeyen iktidar da enkaz altında kaldı. Bir kez daha kendi kaderine terk edilen halk, bölgeden ‘devlet’e sesini duyurmaya çalıştı. 20 yıllık AKP rejiminin çözüldüğünü vurgulayan uzmanlar ve siyaset bilimciler, çöküşün siyasi tercihlerden kaynaklandığını söyledi. Ülkeyi yeniden inşa edecek gücün ise halkçı bir siyaset anlayışı yaratmaktan geçtiği ifade edildi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Taner Yüzgeç, kamuoyunda geniş yankı bulan, ‘Diğer depremlerde hep dışarıdan içeriye, enkaza, 'Sesimi duyan var mı?' diye bağırılıyordu. Bu kez enkazdan dışarıya doğru bu cümle kuruldu’ ifadesinin koordinasyonun yetersizliğine yönelik bir ifade olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin depreme hazırlıksız olduğu gerçeğinin bir kez daha yüzlere çarptığını vurgulayan Yüzgeç, şunları söyledi:
‘Bu büyüklükteki bir depreme hazırlıklı olunması konusunda on yıllardır hep birlikte söz söyleyip duruyoruz. Yapması gerekenler, hazırlıklı olunması gerekenler konusunda birçok rapor yayınlanıyor ancak sonuç itibarıyla hazırlık yapılmadığını görüyoruz. Yalnızca deprem öncesi ve anına yönelik değil, deprem sonrasında yapılması gerekenlere karşı da hazırlıksızı. Türkiye’de 10 milyon civarında yapı stoku var. Bu stokun yüzde 67’sinin riskli olduğu hemen her metinde yer alır. Ve yine bu metinlerde, riskli yapılarla ilgili yapılması gerekenler ve hatta bunların kimler ve nasıl yapılması gerektiği de belirtilir. Gezdiğim bütün afet bölgelerinde gördüklerim, bunların hiçbirisinin yapılmadığını gösteriyor. Özetle, yıllardır dile getirdiğimiz ve altını çizdiğimiz tespitler, bu depremlerde somutlaşmış durumda.’
‘Türkiye’de iktidarın yönetme anlayışının ve ülkenin temel sorunlarına yönelik bakış açısının iflasını yaşıyoruz’ diyen Siyasal İletişim Uzamanı Suat Özçelebi ise ‘Yaşanan felaketin boyutlarının artmasında bu bakış açısı da büyük oranda etkili oldu. Her şeyi tek merkezde toplama, tek organ tarafından kontrol, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi’nin ‘tek adam rejimi’ne göre tasarlanmış oluşu, liyakatli kadrolar sorunun her yere sirayet etmesi, sorunların köküne inmeyen bakış açısı, imar afları gibi vaatler silsilesi ile ‘idare etme’ anlayışı’ dedi” ifadelerine yer verdi.
“İktidarın gücü öğrenciye yetti”
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde, “İktidarın gücü öğrenciye yetti” başlıklı haber yer aldı:
“‘Yüzyılın Felaketi’nde kriz yönetimini beceremeyen iktidar, üniversiteler için uzaktan eğitim kararı verdi. Öğrenci yurtları da depremzedelere açıldı. Haber verilmeden eşyaları toplanan gençler, ‘Pandemide iki yıl kaybettik. Uzaktan doktor, mühendis mi olacağız’ tepkisini gösterdi.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ekber Şahin, üniversitelerin kapatılmasının ciddi bir yanlış olduğunu söyledi. Şahin, ‘Öğrenciler için büyük risk var. Gençlerimiz öğretmenlerinden, üniversitelerinden uzak kaldığı sürece yara derinleşir’ tespitinde bulundu. Şahin, güvenli bölgelerdeki üniversitelerin bir an önce açılması gerektiğini söyledi.”