Güvenlik mi mahremiyet mi : Apple FBI’ya Karşı
Apple’ı müşteri mahremiyeti koruma adına bu kadar gözükara kılan ne peki?
21.02.2016
2 Aralık 2015’te California’nın San Bernardino kentinde Syed Rizwan Farook ve karısı Tashfeen Malik engellilerin hizmet aldığı bir sosyal hizmetler merkezine uzun namlulu silahla saldırmış ve on dört kişiyi öldürüp on sekiz kişiyi yaralamıştı. Saatler sonra polis her iki zanlıyı da öldürdü. Bu ABD’de artık neredeyse kanıksanan silahlı saldırı vakalarının arasına girdi. Ancak şu son bir haftadır bu olayın ardından gündeme gelenler ülkedeki bireysel silahsızlanma tartışmalarının çok ötesine geçti.
Nasıl mı? Olay yerine gelen güvenlik güçleri saldırgana ait olduğunu tahmin ettikleri bir i-Phone marka telefon buldular. Ancak akıllı telefonun içindekileri bir türlü okuyamıyorlardı çünkü iOS 8 ve sonrası sürümlerde kilitlenmiş bir telefonda parola ekranını atlamak için kullanılacak alternatif yöntem bulunmuyordu.
Ocak ayındab itibaren FBI ile Apple arasında güvenlik şifresinin kırılması konusunda bir mücadele başladı. Geçtiğimiz hafta FBI bir mahkeme kararı çıkartarak Apple’ın söz konusu telefon için güvenlik önlemlerini kaldırıcı bir “arka kapı” açmalarını resmi biçimde talep etti. İşte tartışma da bu noktada alevlendi.
Apple CEO’su Tim Cook şirket müşterilerine hitaben bir mektup yazarak mahkeme kararını reddettiğini açıkladı. Cook “Şu an bulunmayan ancak kilidi kaldırabilecek olan bu yazılım, yanlış ellerde herhangi bir i-Phone’un kilidini açacak hale gelir.”
2013 yılında eski NSA çalışanı Edward Snowden devlet içindeki telefon konuşmalarını sızdırdığında Apple ürünlerindeki gizlilik ve özel bilgileri koruma özelliklerini güçlendirmişti. Apple’ın bu anlamda geri adım atmaya da niyeti yok.
İşin ironik tarafı, Amerikan dizilerinde ve filmlerinde kötü adamları yakalamaya çalışan güvenlik güçleriyle kredi kartı, uçuş ve telefon kayıtları gibi özel bilgilerin derhal paylaşıldığını izleyip durduk yıllarca. Apple’ı müşteri mahremiyeti koruma adına bu kadar gözükara ve korkusuz kılan ne peki?
Aslında bu güvenlik şifresi telefonun içine yedirildiği için şirket bile kullanıcının bilgilerine erişemiyor. Bunun için tamamen ayrı bir yazılım yapmak zorunda. Zaten FBI’ın da talep ettiği bu. Sadece saldırganın telefonu için kullanacaklarına yemin billah ediyor FBI.
Ancak işin bir de küresel boyutu var elbet. Dünyada baskıcı olan pek çok rejim Apple-FBI mücadelesinden çıkacak kararı izliyor. FBI bu hukuk savaşını kazandığı ve Apple’ın elinde böyle bir anahtar olduğu anda bu devletlerin bunu siyasal amaçlarla kullanmak isteyeceğini ve muhalif görüşleri cezalandırmak için kullanacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok.
İki gün önce, ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü başkan aday adaylarından biri konumundaki Donald Trump bile bu tartışmaya dahil olmakta gecikmedi ve Apple’ı “onursuz”lukla suçlayıp “bu Apple kendini ne sanıyor?” diye buyurdu. Trump’ın sığ popülizminin ciddiye alınacak tarafı yok elbette ancak safların netleşmesi açısından ilginç.
Öte yandan, Google’ın üst düzey yöneticisi Sundar Pichai da Apple’a destek olduğunu açıkladı ve bireysel verilerin devletlerin eline geçmesinin kapısını aralamamak gerektiğini belirtti.
Apple’ın tüm halkla ilişkiler çabalarına karşın mahkemede ellerinin zayıf olduğu da yazılıp çizilenler arasında. Ne de olsa kamuoyuna ölü bir teröristi korumaya çalışan şirket olarak sunulduğunda Apple’ın savunmasının halktan destek alabilmesi neredeyse imkânsız.
Şu anda Apple 544 milyar dolarlık dev bir şirket. 200 milyar dolardan fazla bir nakit dağının üstünde oturuyor. Dolayısıyla Apple uzun ve masraflı bir hukuk mücadelesine girebilecek dünyadaki çok az şirketten biri. Bana son yılların en tartışmalı ve çok boyutlu teknoloji davasını izleyeceğiz gibi geliyor, ne dersiniz?