Gazeteciler ve haberin travma etkisi

Savaşın haberini yapan ve izleyen Türkiyeli gazetecilerin baktıkları görüntünün kendilerini etkileyebileceğini kabul etmeleri gerekiyor

MEHMET ATAKAN FOÇA

10.04.2016

Savaş ve çatışma ortamlarında haber yapmak ve bunu sunmak her zaman büyük bir sorumluluk ve dikkat gerektirir. Akıllı telefonların yükselişiyle savaş ve çatışma ortamında haberin sunum şekli de kökten bir değişim yaşıyor.

Akıllı telefonlarla kayda alınıp, birkaç dakika içinde İnternet’e yüklenen katliam, parçalanmış ceset, bombalı eylem görüntüleri çoğu zaman filtrelenmeden aniden karşımıza çıkıyor. Haber merkezleri daha neyin yayınlanıp yayınlanmayacağına karar veremeden bu görüntülerin hepsine maruz kalmış oluyor.

Alanda çalışan bir gazetecinin karşı karşıya olduğu travmayla, haber merkezinde bilgisayarı başında oturan gazetecinin yaşadığı dolaylı travma arasında neredeyse fark yok.

Görüntülerle çalışmak: Ritüelden travmaya

Uluslararası Gazetecilik Festivali’nde gerçekleşen İkincil Travmayı Öncelikli Mesele Edinmek panelinde uzmanlar, alanda veya haber merkezinde çalışan muhabir ve editörlerin yaşadığı travmaları ve olası çözüm yollarını konuştu.

Arap Baharı sırasında NPR’da sosyal medya editörü olarak çalışan Andy Carvin, başlarda alandan eline gelen görüntüleri inceleme işini bir ritüel gibi karşıladığını ancak bunun sonuçlarını birkaç ay sonra farkettiğini belirtiyor:

“Görüntüleri incelerken bir ibadeti yerine getirirmiş gibi, müziği kapatıyor, haber merkezindeki arkadaşlarımdan sessiz olmalarını istiyordum. Bir süre sonra sandviç yerken dahi görüntü inceliyordum. Yaklaşık altı ay sonra bunun normal olmadığını farkettim.”

Carvin, yiyeceklerin bir süre sonra beden parçaları olarak zihnine yerleştiğini farketmişti. Bir sebze gördüğünde zihninde canlanan görüntü kopmuş bir kol ya da bacak oluyordu.

Birçok gazeteci patlamanın yaşandığı bir yerden gelen görüntüleri izlerken böylesi bir travma yaşadığının farkında değil. Dart Center Europe’tan Gavin Rees, vücudumuzun binlerce yıldır geliştirdiği savunma mekanizması nedeniyle yanıbaşımızda ölmek üzere olan birini izlememizle, bilgisayar ekranında izlememiz arasında hiçbir farkın olmadığını söylüyor. Göz gördüğü sürece, vücut tepki veriyor.

Sürpriz Efekti

Eyewitness Media Hub’ın (EMHub) editör, yönetici ve muhabirlerle görüşerek hazırladığı, Aralık ayında yayınlanan raporu, travmatik görüntülerin haber merkezine etkilerini gözler önüne seriyor.                       Gavin Rees

Rapora göre gazetecilerin  yüzde 90’ı görgü tanıkları tarafından ulaştırılan görüntülere haftada en az bir kez rastlıyor. Yarısından çoğu ise haftada birkaç kez tedirgin edici görüntülerle çalışıyor. Bu görüntüler yüzde 40’ının özel hayatlarını etkiliyor. 

EMHub kurucularından, İstanbul merkezli çalışan gazeteci Sam Dubberley, yirmi yıl önce büyük bir olaydan sonra servis edilen fotoğrafların yalnızca birkaç ajansın elinden çıktığını, bunların da seçilerek veya buzlanarak iletildiğini hatırlattı:

“Bugün ise travmatik bir olayı sekiz ya da dokuz farklı açıdan internete yüklenen fotoğraflar üzerinden görmeniz mümkün. Travmatik görüntünün nasıl geleceğini de bilemiyorsunuz. Birden bir arkadaşınız koşarak yanınıza geliyor ve cep telefonundan travmatik bir fotoğrafı gösteriveriyor.’’

Çözüm yolları

BBC’den Kate Riley, BBC’nin çalışanlarını bu tarz zihinsel rahatsızlıklar veya post-travmatik stres bozuklukları hakkında bilgilendirdiğini ve bunun gazetecilerin destek istemesinde çok önemli bir sıçrama yarattığını kaydetti.

Andy Carvin, Reportedly’nin her biri farklı yerde yaşayan ve İnternet üzerinden temasa geçen altı kişilik ekibinin de birbirleriyle kedi videoları paylaştıkları bir kanal yarattıklarını belirtti.

Rees de her gazetecinin, kurumunun neyi amaçladığını düşünmeksizin, ‘’kişisel bakım’’ planının olması gerektiğini söyledi.

Dubberley ise haber merkezlerinin travmayla baş etmeye çalışan gazeteciler için destek grupları oluşturabileceğini ancak freelance çalışanların bu mekanizmalardan uzak kalabileceğini ifade etti.

Her hafta yeni bir krizle karşı karşıya kaldığımız, katliamların, bombalı saldırıların, Güneydoğu’daki savaşın giderek kontrol edilemez hale geldiği bu zamanda Türkiyeli gazetecilerin de çalıştıkları görüntülerin kendilerini etkileyebileceğini kabul etmeleri gerekiyor.

Sanırım en etkili çözüm yolu önce böyle bir travma yaşayabileceğimizi ya da yaşadığımızı kabul etmekten geçiyor. İstemesek de görüntüler sürpriz efekti yaparak bilgisayar ekranımıza düşüyor ve bu görüntülerin bizi nasıl etkilediğini çoğumuz farketmiyor.

Dart Center tarafından yayınlanan bu yazıda travmatik görüntülerle çalışmak hakkında ipuçları bulabilirsiniz. EMHub raporunun sonunda yer alan Öneriler kısmı da yardımcı olabilir. Panelin tamamını ise burada yer alan videodan izleyebilirsiniz.