“Karanlık tabloyu ancak bir araya gelerek dağıtabiliriz”
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın yeni yönetiminden yeni dönem hedeflerini dinledik
22.10.2016
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), geçtiğimiz günlerde 21. Olağan Genel Kurulu’nda yeni yönetimini belirledi. Yönetim kuruluna üç kadın ve üç erkek seçilerek cinsiyet dengesi korundu, yaş ortalaması ise 35 oldu. Genel başkan seçilen Gökhan Durmuş (33), “en genç başkan” unvanını aldı. Genel Sekreterliğine İlkay Akkaya, Genel Mali Sekreterliğine Can Uğur, Genel Başkan Yardımcılığına Seyhan Kurtman, Genel Örgütlenme Sekreterliğine Mustafa Kuleli, Genel Eğitim Sekreterliğine Olcay Büyüktaş Akça seçildi.
Yerel basın hedefi
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sendikanın yeni dönemde daha inatçı ve çözüm odaklı çalışmalar yürüteceğini söylüyor. Basın özgürlüğü, işsizlik, güvencesiz çalışma ve gazeteci tutuklama ve yargılamaların ana gündemlerini oluşturacağını belirten Durmuş, zor zamanlarda örgütlenmenin önemine dikkati çekiyor:
“Zor bir dönemde göreve gelmemiz bizi korkutmuyor. Böyle baskıcı bir iktidarın bulunduğu dönemlerde birbirine, değişime inanan insanların bir araya gelmesi her zaman avantaj olmuştur. Cezaevlerinde bulunan gazetecilerin serbest bırakılarak tutuksuz yargılanmaları başta olmak üzere basın özgürlüğünü sonuna kadar savunacak. Gazeteciler üzerindeki baskılar karşısında ortak duruşun örgütlenmesi için çalışacak. Bizler gazeteciler olarak yan yana gelebilirsek, sendikalaşırsak bu baskıları azaltabiliriz.”
Durmuş ayrıca, yeni dönemde yerel basına daha fazla ulaşmayı hedeflediklerini belirterek, “Gazeteciliğin sadece İstanbul'da yapılmadığı gerçeğinden hareketle Anadolu'da çalışan meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü için de çaba sarf edeceğiz” dedi.
Geniş yelpazede örgütlenme
Genel Sekreter İlkay Akkaya, güçlü gazeteciliğin güçlü sendika ile yapılabileceğini vurgulayarak, çalışmalarını hızlandıracaklarını söylüyor:
“İşsizlik oranının en yüksek seviyeye geldiği, örgütlülüğün zayıfladığı, basın özgürlüğünün neredeyse yok edildiği, mesleğin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir süreçte görevi devraldık. Bu karanlık tabloyu da ancak bir araya gelerek dağıtabileceğimizin farkındayız. Ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kim sorularının bugün gerçek habercilik yapabilmek için yeterli olmadığını, gazetecilerin ancak sendikalı olarak halkın haber alma hakkına sahip çıkabileceklerini her meslektaşımıza yeniden hatırlatacağız. Bu yüzden gazetecilerin biricik örgütünü daha güçlü hale getireceğiz. Anadolu'daki gazetecilerden yayınevi çalışanlarına, ana akım medyadan internet sitelerinin emekçilerine kadar geniş bir yelpazede örgütlenme çalışmalarımızı hızlandıracağız.”
Yeni dayanışma biçimleri yaratmak
Genel Eğitim Sekreteri Olcay Büyüktaş Akça, hem halkın haber alma hakkı hem de ifade ve basın özgürlüğüne yönelik baskı ve uygulamaların artık “sıradan olay” gibi görüldüğünü dile getirerek, sendikanın işinin artık daha zor olduğunu düşünüyor:
“Türkiye gerek çalışma yaşamı, bu alana ilişkin yasaların emekçilerin lehine düzenlenmesi ve emekçilerin sendikal hak ve örgütlenme ye dönük uygulamaları gerekse de basın ve ifade özgürlüğü konusunda sicili pek de parlak olmayan bir ülke. Her iki alanda da şimdiki hükümetin var olan koşulları daha da daraltan uygulamaları hepimizin malumu. ‘Esnek çalışma’ diye lanse edilen işçi simsarlığı, yeni kölelik düzeni, kıdem tazminatının fona devri gibi temel tehdit ve sorunların yanı sıra OHAL ile birlikte gelen sorgusuz sualsiz işten atmalar çalışanların büyük bir kesimi için Demokles’in kılıcı gibi… Basın emekçileri yalnız ifade özgürlüğünü kaybetmekle kalmıyor, direkt çalışma alanlarını kaybediyor. Ancak diğer yandan da örgütlenme ve dayanışmaya daha çok gereksinim duyulan bir ortamdayız. Bize düşen de bu gereksinimi, tüm bu olumsuz koşullara karşın anlatabilmek. Yeni saldırı biçimlerine karşı yeni örgütlenme ve dayanışma biçimleri yaratmak.”
Varlık-yokluk mücadelesi
Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli ise hep beraber mücadele verilmesi gerektiğini özellikle ifade ederek, “Türkiye tarihinin en büyük medya krizinin içindeyiz. Örgütlü olduğumuz işyerleri kapatılıyor, üyelerimiz işsiz kalıyor. Bu gidişatı durduramazsak artık bağımsız medya şirketleri ve oralarda çalışanlar olmayacak, dolayısıyla sendikaya da ihtiyaç kalmayacak. Önümüzdeki üç yıl varlık-yokluk mücadelesi vereceğiz. Gazeteciliği, emeği, meslek onurunu, iş güvencesini bir arada savunmak zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Umarım hep birlikte bu sınavdan geçebiliriz” diyor.
Sonuç bildirgesi
* Genel kurulumuz, OHAL uygulamalarının siyasi iktidarla aynı düşünmeyen kesimlere karşı bir cadı avı aracı olarak kullanılmasına son verilmesi, OHAL’in derhal kaldırılarak, hukuk ve demokrasinin işler hale getirilmesi çağrısı yapar.
* Gazetecilik, işsizlik oranının en yüksek olduğu mesleklerden biri haline gelmiştir. Genel kurulumuz, çalışan ve işsiz tüm gazetecileri, kendilerine dayatılan iş yüküne, güvencesizliğe ve sömürüye karşı, örgütlü ve toplu sözleşmeli bir çalışma düzeni için Türkiye Gazeteciler Sendikası çevresinde kenetlenmeye çağırır.
* Gazetecilere “performans sistemi”, “prim uygulaması”, “ayın/haftanın haberi” gibi rekabetçi uygulamalar dayatılmaktadır. Genel kurulumuz, mesai arkadaşlarının birbiriyle yarıştırılmasını sadece emek-sermaye ilişkisi açısından değil, haberle gazeteci ilişkisi açısından da sıkıntılı görür ve kesin bir şekilde reddeder.
* Gazeteciliğe yeni başlayan birçok genç arkadaşımız sigortasız bir şekilde ya da temizlik, güvenlik şirketleri elemanı gibi gösterilerek çalıştırılmaktadır. Genel kurulumuz, özlük hakları yok sayılan genç gazetecilerin örgütlenmesi ve haklarını kazanması için sendikanın imkânlarının seferber edilmesi çağrısı yapar.
* Genel kurulumuz, medyayı ve gazeteceleri otosansüre zorlayacak her türlü düzenlemeyi basın ve ifade özgürlüğüne karşı bir saldırı olarak görür, bu tür düzenlemelere karşı mücadele eder.
* Son yıllarda basın özgürlüğünü sınırlayan uygulamalar OHAL dönemiyle birlikte daha da arttmıştır. Genel kurulumuz, sarı basın kartları hukuksuz bir şekilde ellerinden alınan, iptal edilen üyeleriyle dayanışma duygularının altını çizer, medya organlarının kapatılması nedeniyle mağdur edilen üyelerinin yanında olduğunu bir kez daha beyan eder.
* Türkiye uzun yıllardır cezaevindeki gazetecilerle gündemdedir. Genel kurulumuz, gazetecilerin yaptıkları haberler ve politik tutumları gerekçe gösterilerek tutuklanmalarına istisnasız bir şekilde karşı çıkar, tutuklu gazetecilerin derhal ve koşulsuz şekilde salıverilmesi talebini bir kez daha güçlü bir şekilde ifade eder. Sendikamızın Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya hakkında devam eden adli kontrol uygulamasının derhal iptal edilmesini talep eder.
* Ülkemizin giderek sürüklendiği çatışma ve savaş ortamı, gazetecilik faaliyetini de giderek güçleştirmektedir. Genel kurulumuz, savaş ve ölümlere karşı barışı ve barış dilini savunur, barış içinde bir Türkiye, barış içinde bir dünya talebini yüksek sesle dile getirir.
* Kadına ve LGBTİ bireylere yönelik ayrımcı söylemler hayatın her alanında devam ederken sendikamız cinsiyet ayrımcılığının, ayrımcı dilin ve şiddetin karşısında durur.
* Halkın haber alma hakkının aracısı olan gazeteciler, bu görevlerini ancak siyasi ve ekonomik baskılardan azade olduklarında gerçekleştirebilirler. Bu da gerçek bir demokraside, sendikalı ve toplu sözleşmeli bir çalışma ortamında mümkün olabilir.