“Çözüm süreci budur”
Emre Taner’e Mehmet Erdoğan’ın sorduğu, “Silahlar bırakılmadan görüşmeler nasıl yürüyebilirdi ki” sorusu çözüme bakışı ortaya koyuyor
11.11.2016
MİT eski Müsteşarı Emre Taner, geçen hafta 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nda konuştu. Taner’in dinlendiği oturum, gerek soru gerekse cevaplarıyla dikkat çekici. Dileyenler tutanağın tam metnini buradan okuyabilir.
Emre Taner’in açıklamaları, savaşın son sürat devam ettiği, barış taleplerinin yargılandığı ve HDP milletvekillerinin tutuklandığı bir dönemde yapılması nedeniyle oldukça önemli. Darbe komisyonu vesilesiyle de olsa söz konusu açıklamaları Meclis’te yapmış olması ise daha da kıymetli.
Taner, dağdan iniş süreci için “doğru düzgün bir yol haritası” oluşturamadıklarını, sürecin Habur’da tıkandığını söyledikten sonra, “Habur ihanet değildir” diyor.
Taner, sürece dair anekdotlar vermeye devam ederken MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, “Silahlar bırakılmadan görüşmeler nasıl yürüyebilirdi ki” sorusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu tek soru bile bir bakıma barış/çözüm sürecine bakışı ortaya koyuyor.
Halbuki dünyanın hemen her çatışma bölgesinde farklılıklar olsa da silah bırakma süreçleri birbirine benziyor. Silah bırakmanın koşul değil, sonuç olduğunu görüyoruz.
Örneğin, El Salvador’da hükümet ile FMLN (Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi) arasında yürütülen barış görüşmelerinde, silahsızlanma son gündem maddesiydi. Silahsızlanmadan önce siyasi anlaşmaya varılmıştı. Taner de Mehmet Erdoğan’ın sorusunu silahların bırakılması için uğraştıklarını, bütün meselenin de zaten bu olduğunu belirterek cevaplıyor:
“Bunun altyapısı sağlanıyordu. Evvela eylemler bırakılacak, ondan sonra silahlar bırakılacak. Ondan sonra bu kadrolar olduğu gibi Türkiye dışına çıkacak, daha sonra da bunların rehabilitesi için bir uluslararası program uygulanacak. Çözüm süreci budur.”
Taner komisyon konuşmasında, akamete uğrayan çözüm sürecinde MİT elemanlarının Diyarbakır ve Batman’da “FETÖ’cü polis-hâkim-savcı” üçlüsü eliyle tutuklanmak istendiğini de dile getiriyor.
Tutanağın en ilginç bölümlerinden biri ise hiç şüphesiz eski müsteşarın HDP ile ilgili söyledikleri.
Taner, “Ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lazım. Bu, HDP olabilirdi” diyor. Bu satırlar bana, şu an her ne kadar temennisinden fersah fersah uzak olsak da, IRA ile barış görüşmelerini sonuca ulaştıran eski Britanya Başbakanı Tony Blair’in sağ kolu olarak bilinen Jonathan Powell ile yaklaşık bir sene önce yaptığımız söyleşiyi getiriyor:
"Barış süreçlerinde en hayati konulardan biri, siyasi partinin bir aşamadan sonra silahlı gruptan daha önemli hale gelmesi. IRA başlarda kontrolü tamamen elinde tutuyor, Sinn Fein’e talimat veriyordu. Zaman içinde Sinn Fein daha önemli bir pozisyona geçti ve IRA konu dışı kaldı. İspanya’da da böyle oldu. Türkiye’nin Kürt meselesini çözmesi çok iyi olacaktır. Herkes bu sürece destek vermeli."