Haberlere olan güvensizliğe küresel bir bakış

Türkiye’de Internet kullanan kentli kesimin yüzde 60’ı ana akım medyanın haberlerine güvenmiyor

ASLI TUNÇ

27.06.2017

 
Türkiye’deki medya durumlarının dünyada eşi benzeri olmadığını sanırız çoğu zaman. Yaşadığımız, kendimizi ait hissettiğimiz toprakların dünya coğrafyasında yerini tartmak, sorunları perspektife koymak kısaca ülkemizi kıyaslamak için uluslararası bağımsız kuruluşların, güvenilir bir temsiliyet oranı ile yaptıkları araştırmalar son derece önemli. Bu biricik olma yanılsamamızdan kurtulmak için Türkiye’ye daha makro düzeyde bakmamız gerekiyor.
 
Geçtiğimiz hafta Oxford Üniversitesi çatısı altındaki Reuters Gazetecilik Çalışma Enstitüsü’nün altı yıldır yaptığı Dijital Haber Raporu açıklandı. Türkiye’ye ilişkin bulgulara değinmeden önce dünyadaki genel eğilimlere bakalım.
 
Araştırmacı Nic Newman bu yılki çalışmanın sahte haber, kan kaybetmekte olan haber endüstrisi ve başarısız iş modelleri tartışmalarının ortasında yapıldığından söz ediyor. Bir kere tüm dünyada ana akım medyaya güven hızla düşüyor. Bunun temel nedeni ise siyasal kutuplaşma ve medyanın kökleşmiş yanlı haberciliği olarak belirtiliyor.
 
Beş kıtaya yayılmış 36 ülkeyi kıyaslamak kolay iş değil kuşkusuz. Geleneksel medya araçlarına güven irtifa kaybederken beklenen “dijital devrim” ise bir türlü gelmiyor. Dijitalleşme her ülkede aynı tempoda ilerlemiyor, beklenen etkiyi yapmıyor ya da tam ters sonuçlara yol açıyor.
 
Rapor oldukça ayrıntılı ancak sizlerle bana en ilginç gelen bulguları paylaşmak istiyorum. Okudukları ve izledikleri haberlere en fazla güvenen ülke Finlandiya (% 62). Ülkenin basın ve ifade özgürlüğü düzeyini, eğitime yaklaşımını ve gazetecilik etik ilkelerine hassasiyetle önem verdiklerini düşündüğümüzde bu oran bizi şaşırtmamalı. İyi habercilik, okur güvenini de beraberinde getiriyor. En düşük güven oranı ise % 23 ile Yunanistan ve Güney Kore’den geliyor. Yunan halkının genel olarak kuşkucu ve muhalif yapıları düşünüldüğünde bu veri anlamlı olabilir ancak Güney Kore için analiz yapmak için ülkeyi tanımak gerek.
 
Türkiye’de ise genel olarak haberlere güven yüzde 40 yani toplumun yüzde 60’ı ana akım medyadaki haberlere güvenmiyor. Türkiye 36 ülke içinde 23. sırada. Bu veriyi bir kenara yazarak yine dünyaya dönelim.
 
Pek çok ülkede medyaya güvensizlikle siyasal yandaşlık algısı arasında güçlü bir bağ var. Bu durum ABD, İtalya ve Macaristan’da özellikle göze çarpıyor.
 
Araştırma yapılan tüm ülkelerde nüfusun neredeyse üçte biri  (% 29) haberleri kişisel hayatlarına sokmaktan kaçınıyor. Bir kısmı haberlerin ruh sağlıklarını olumsuz etkilediğinden kimi de haberleri zaten güvenilmez bulduğundan izlemediğini söylüyorlar.
 
Haber takibinin mecrası ise artan oranda cep telefonlarına kaymış vaziyette. Yaratıcı dijital uygulamalar yeni haber içeriklerine de olanak sağlıyor. Artık cep telefonları evin dışı kadar içinde de daha fazla kullanılıyor. Yüzde 46 oranında kullanıcı haberleri yatağında okuyor. Bu oran işe giderken haber okumaktan daha yüksek bir oran.
 
Avusturyalı ve İsviçreliler en fazla basılı gazeteye bağlı toplumlarken, Almanlar ve İtalyanlar televizyon haber bültenlerinden vazgeçemiyorlar. Latin Amerikalılar ise haberleri sosyal medya ve sanal sohbet odalarından almayı tercih ediyor.
 
Türkiye’ye geri dönersek, bizim ülke raporunun başında verilerin sadece kentli nüfustan alındığı ve bu biçimde daha fazla internet kullanan kişilere ulaşıldığı belirtiliyor. Bu kuşkusuz haberlerini sadece televizyondan alan kırsal kesimi ve onların güven oranını tamamen dışarda bırakmak demek. Bu bağlamda nüfusun yüzde 60’ının ana akımda sunulan haberlere inanmadığı çıkarımı, sorunlu hâle geliyor çünkü alınan örneklem temsili olmaktan çıkıyor. Ne de olsa kentli ve belli bir eğitim düzeyinde olan kişilerin medyaya kuşkucu yaklaşması son derece doğal.
 
Türkiye bulgularında sadece nüfusun beşte birinin medyanın siyasal baskılardan uzak olduğunu düşündüğü belirtiyor. Bu bile düşünüldüğünde epeyce yüksek bir oran. Kendi kullandıkları haber kaynaklarına güvendiğini açıklayanların oranı yüzde 46 yani nüfusun yarısı kendi aldığı gazeteye, izlediği televizyon haberlerine bile güvenmiyor. Velhâsıl bu tür yıllık raporları incelemek ilginç, en azından ulusal sorunlarımıza küresel ölçekte bakmayı sevenler için.