Macaristan’da sivil toplum damgalandı
Oysa 10 yıl önce, Macaristan’ın politikacıları, akademisyenleri ve sivil toplumu tüm bölgeye demokrasi dersi veriyordu

29.06.2017
Macaristan'da sivil toplum damgalanıyor. 12 Haziran'da Macaristan Parlamentosu'nda onaylanan kanun, ülkenin sivil toplumunu fena hâlde baskı altına alıyor. Bu yeni yasaya göre, Macaristan dışından gelen 24 bin Euro'dan fazladan kaynak kullanan sivil toplum örgütleri, tüm yayınları, faaliyetleri ve "kamu önüne her çıktıklarında", özel bir ibare/rozet taşımak veya sergilemek zorunda kalacaklar. Bu ibarede de, "Yabancılar tarafından fonlanmaktadır" yazacak. Bu tarz ibarenin yaratacağı etki belli: "Dış mihrakların piyonudur" mesajının verilmesi ve sivil toplum örgütlerinin eleştirel gücünün törpülenmesi, dışlanmaları, "marjinalize edilmeleri".
Bu ibare ile damgalanmalarının yanı sıra, yabancı kaynak kullanan sivil toplum örgütleri, resmî işlemlerde ayrı kaydedilecek ve bu uygulamaya uymaz ya da itiraz ederlerse de kapatılacaklar. Sivil toplum örgütleri, ülke dışından kaynak aldıkları her sefer, 15 gün içinde devlete bilgi vermek durumunda da kalacaklar. Sivil toplum örgütlerinin kaynaklarına ilişkin bilgiler, Civil Információs Portál (Sivil Bilgi Portalı) adı verilen bir resmî internet sitesinde yayınlanacak.
Macaristan'da sivil toplumu ciddi biçimde kıskaca alacak bu yasa, ilk kez Ocak ayında gündeme geldi. İktidardaki Fidesz'in milletvekili Szilard Nemeth'in, "Bazı sivil toplum örgütlerinin her türlü yöntem kullanarak süpürülmesi gerektiği" yönünde açıklamaları olmuştu. Nemeth, daha sonra "Sivil Toplum Yasası"nı Macaristan Parlamentosu'na sunanlar arasında yer alacaktı. Şubat'ta da, Adalet Bakanı László Trócsányi, "Sivil toplumun, halk tarafından seçilerek milli iradeyi temsil eden Parlamento'nun karşısında hiçbir gücü olmadığını" savunan sözler sarfetmişti. Mart ayında, Başbakan Viktor Orbán, konuyu ele alıp, mültecilere karşı hükümet politikasını eleştiren sivil toplum örgütlerinin "gerçek sivil toplum örgütleri olmadıklarını ve kabul edilemez olduklarını" öne sürdü. Futbola aşırı derecede düşkün olan Orbán'ın "topa girmesi", oyunu değiştiren dönüm noktası oldu.
Macaristan'daki sivil toplumun tümünün varlığını tehdit eden bir yasanın gündeme geleceği emareleri güçlenmeye başladıkça, ülke dışından da tepkiler gelmeye de başladı. Hattâ, ABD'den American Enterprise Institute, Hudson Institute gibi muhafazakâr düşünce kuruluşlarından siyasi analist ve akademisyenlerin aralarında bulunduğu "âkil insanlar", "Macaristan'da Sivil Topluma Darbeye Hayır" başlıklı bir bildiri yayınladı. Ancak, bu aralar iktidar, ülke dışından gelen tepkilere sonucu geri adım atmak bir yana, eleştirilen politikalarına yenilerini ekliyor. Başbakan Orbán da, bu uluslararası bildiriden sonra sivil toplum örgütlerini "göçmen işinde" olmakla suçladı ve çıkarılacak yeni kanunî düzenlemelerin, sivil toplum örgütlerinin "şeffaflaşmasını sağlayacağını" öne süren açıklamalar yaptı.
Nisan başında, bu meşum yasanın taslağı basına sızdı. Yasaya gerekçe olarak da, "Yabancı çıkar gruplarının, Macaristan'ın sivil toplum örgütlerini etkileri altına alarak, toplumun yararına olmayan faaliyetleri değil, bu dış grupların kendi bencil çıkarlarına hizmet eden çalışmaları gerçekleştirmesine neden olabileceği" gösteriliyordu. Bu nedenle de, dış kaynak kullanan sivil toplum örgütleri, "Macaristan'ın millî egemenliğini ve ulusal güvenliğini" tehlikeye attığı iddia ediliyordu. Dahası, ülke dışından gelen kaynaklar kullanan sivil toplum örgütlerinin, "karapara aklama ve radikal örgütleri destekleyerek, teröristlere yardım etmek gibi işlere de" bulaşıyor olabileceği öne sürülüyordu. Dahası, yasa tasarısının ilk taslağında, dış kaynak kullanan sivil toplum örgütlerinin üyelerine doğrudan "yabancı ajanlar" yaftası da yapıştırılmaktaydı. Her ne kadar, yasanın bu kısmı, "yabancılar tarafından fonlanmaktadır" diye değiştirildiyse de, kamuoyu geneline, "yerli ve millî olmayan sivil toplumun dış mihraklara hizmet ettiği" mesajı verilmiş oldu.
Başbakan Orbán'ın partisi Fidesz, parlamentodaki çoğunluğunu kullanarak, istediği yasayı geçirebiliyor. Fidesz, daha önce de, Central European University'nin (CEU-Orta Avrupa Üniversitesi), ülke dışındaki bağları nedeniyle kapatılmasına neden olacak bir yasa çıkarmıştı. Bu konuda, P24 Blog'daki "Bir Üniversite Macaristan'dan Kovulurken" ve "Budapeşte'de Popülizm Savaşları" başlıklı yazılarımız yayınlanmıştı. Başbakan Orbán (açıkçası öngördüğüm biçimde), CEU'nun Macaristan dışına atılması konusundan milim geri adım atmadı. Tersine, kurucusu milyarder spekülatör George Soros iyice hedef haline getirildi. Bugün Budapeşte başta olmak üzere, Macaristan'ın hemen her yerinde, Soros'u ülkeyi ele geçirmeye çalışan bir "dış mihrak", "şeytanî bir varlık" olarak temsil eden posterler görmek mümkün. Benzer şekilde, ülke genelinde bedava dağıtılan tabloid gazetelerde de, Soros'u karalayan ilanlara bolca yer veriliyor. Her ne kadar CEU'nun üst düzey yöneticileri "asla geri adım atmayacaklarını ve Budapeşte'den ayrılıp başka bir yere gitmeyeceklerini" öne sürseler de, üniveristenin "B planı" olan taşınma konusunu ciddi biçimde ele aldığı da "üniversite içerisinden gelen bilgiler" arasında… Yani, CEU büyük ihtimalle 2018 sonrası Avusturya'nın başkenti Viyana'ya taşınacak.
"Damgalanan sivil toplum" ise, taşınmaya kesinlikle karşı. Bu da doğal çünkü çoğunun çalışmalarının odak noktası Macaristan. Transparency International (Şefaflık Örgütü) gibi uluslararası kuruluşlar gibi, "yerel" insan hakları örgütleri olan Társaság a Szabadságjogokért (Medeni Haklar Birliği-TASZ) ve Magyar Helsinki Bizottság (Macar Helsinki Komitesi) de var. Amnesty International'ın (Af Örgütü) da aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleri, yeni çıkan yasaya "uymayacaklarını" açıkladılar. Ülke dışından kaynak kullanan sivil toplum örgütlerinin, 27 Haziran'dan itibaren, kendilerini "yabancı kaynaklı örgüt" (yani diğer bir deyişle 'dış mihrak') olarak kaydettirmek için 15 günü var. Eğer bu süreçte, yeni kanunun gereklerini yerine getirmezseler, kendilerine iki kez 15 günlük bir süre daha tanınacak. Toplam 45 günlük süre zarfında kayıt yaptırmayan sivil toplum örgütlerinin 3 bin Euro kadar bir ceza ödemesi, genel kurulunu toplayarak "kanun dışı hareket eden" bir örgüt olmaktan çıkma kararı alması talep edilecek. Ve bu adımlar da atılmazsa, söz konusu sivil toplum örgütü kapatılacak.
Sivil toplum yasasının etkilediği örgütler, Macaristan'daki en büyük sorunlarından olan yolsuzluk ve özellikle göçmenler-mültecilere yönelik insan hakları ihlalleri üzerine çalışanlar. 2018'de genel seçimler yaklaşırken Başbakan Orbán, "dış mihrakların saldırısına maruz kaldığı" söylemi üzerinden popülaritesini arttırmayı hedefliyor. Dolayısıyla, uluslararası açıdan yalnızlaşmaya ve Avrupa Birliği kurumlarından da gelenler dahil olmak üzere, eleştirilere kulak tıkamaya kararlılar.
Macaristan şu an, Freedom House'un demokrasi endeksinde Orta Avrupa bölgesinin demokrasisi en düşük düzeyde kalan ülkesi. Ve bu endekse göre, Macaristan'ın demokrasisi, Bulgaristan ve Romanya'nın da gerisinde. Ki Macaristan bir 10 yıl önce, bu ülkelere örnek gösteriliyor ve Macaristan'ın politikacıları, akademisyenleri ve çok da canlı olan sivil toplumunun üyeleri, tüm bölgeye demokrasi dersi veriyordu. Ancak popülizm böyle birşey; şişede durduğu gibi durmuyor ve etkisi altına aldığı ülkeyi fena çarpıyor-tanınmaz hâle getiriyor.