ABD’de siyasî eğilimler – bazı bilgiler

Hispaniklerin yüzde 56’sı, siyahların yüzde 73’ü, turuncu saçlı başkanın derhal Beyaz Ev’den atılmasını istiyor

ÜMİT KIVANÇ

30.10.2017

 
ABD ahalisinin yüzde 60’ı, “ne olacak memleketin hali” diye düşünüyor. “Ülke doğru yolda” diyenler yüzde 29. Gerisi, bilmiyor veya emin değil. Kadınlar daha endişeli: “iyi yolda değiliz” diye düşünen kadınların oranı, erkeklerin yüzde 56’sına karşılık, yüzde 63. “İyi yoldayız” tarafında fark daha büyük: erkeklerin yüzde 35’i iyimser, kadınlarınsa yalnız yüzde 23’ü.

Harvard-Harris Poll kamuoyu araştırması, 14-18 Ekim arasında yapıldı, değişik eyaletlerden, etnik veya siyasî gruplardan, değişik gelir gruplarından, çevrelerden, kuşaklardan ve eğitim düzeylerinden, değişik yaş gruplarındaki 2159 kayıtlı seçmen soruları cevapladı. “Siyasî ideolojiniz” sorusuna yüzde 27’si “liberalim”, yüzde 32’si “muhafazakârım”, yüzde 41’i de “ılımlıyım” cevabı vermiş bir kitle bu. Son seçimde yüzde 44’ü Clinton’a oy atmış, yüzde 42’si Trump’a.
Hakkında en çok konuşup pek az şey bildiğimiz mevzu olan ABD’ye dair fikir verebilir umuduyla, sözkonusu araştırmadan çeşitli olgular aktaracağım.
 
Ekonomi ve başkan
 
Genel olarak ülkenin iyi yolda olup olmadığı sorusuna verilen cevaplarla kıyaslandığında, ABD’lilerin ekonomi konusunda daha iyimser olduğu görülüyor. “İyi yoldayız” diyenler yüzde 44. Burada da kadınların izlenimi daha olumsuz. Yalnız yüzde 37’si bu tesbite katılıyor. Erkeklerin yarıdan azıcık fazlası (yüzde 53) gidişi iyi görüyor.

Tabiî sonucu en çok merak edilen soruların başında, başkanın başarılı bulunup bulunmadığı geliyor. “Trump şahane” demeye getirenler sadece yüzde 19. Yüzde 23’lük bir kesim, “idare eder” diyor. Bunlara karşılık, yüzde 45’in gözünde cahil emlakçı bir felaket. “İdare de etmez”ciler yüzde 13. Kadınlar başkanı bariz şekilde erkeklerden daha az tutuyor. Seçmenlere göre Trump’ın en başarısız olduğu alan “hükümeti yönetme”. İş yaratma ve ekonomi konularında onu başarılı bulanların yüzde 50’yi aştığı görülüyor, ama mülteciler, dış politika ve idare bahislerinde seçmen gözünde sınıfta kalıyor.

Trump’a bağlılıkları süren Cumhuriyetçi seçmenler ve son seçimde ona oy atmış olanlar arasında da benzer bir eğilim var. Yeni iş sahaları açma ve genel olarak ekonomi alanlarında Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 86’sı başkanı başarılı buluyor. Son seçimde ona oy atmışlar arasında bu oranlar, iş sahalarında yüzde 94, genel ekonomide yüzde 92. Fakat iş dış politikaya gelince oranlar yüzde 74 ve 82’ye, yönetim konusunda yüzde 70 ve 77’ye düşüyor. Defolar taraftarların da gözünden kaçmıyor demek.
 
Partiler ve acil sorunlar
 
“Cumhuriyetçi Parti sizce işini iyi yapıyor mu?” sorusuna verilen cevaplar hayli ilginç. “Kesinlikle, süper!” diyenlerin oranı, Cumhuriyetçiler arasında bile yüzde 11! “eh, idare eder” diyenlerle birlikte bu partiden memnun olanlar, toplamda yüzde 29’u anca buluyor. “Feci durumdalar” anlamında cevap verenler yüzde 40. Toplamda “halleri fena” görüşünün yüzde 71’lik bir ağırlığı var. İlginç olan, gençler ve görece gençlerin (18-34 yaş aralığı) Cumhuriyetçilere görece olumlu yaklaşımı. Bu grubun yüzde 58’i parti hakkında olumsuz düşünüyor. 65 yaşın üstünde memnuniyetsizlik yüzde 77’ye çıkıyor.

Demokrat Parti’nin karnesi de pek parlak değil. Partinin hal ve gidişini beğenenler toplamda yüzde 39, beğenmeyenler yüzde 61. Partiden memnunlar en çok siyahlar arasında: ama yalnız yüzde 51. Demokratlardan memnuniyetsizlik, siyahlarda yüzde 49 iken Hispaniklerde yüzde 53, beyazlarda yüzde 66, “diğer” kategorisinde yüzde 72. Gençler bu partiden yüzde 54 oranında memnun, 65 yaş üstünde ise yalnız yüzde 26, partinin vaziyetine iyi gözle bakıyor.

“Şu konulardan hangisini Başkan Trump ve partisi Kongre’nin önüne öncelikle getirmeli?” diye sorulmuş. İş meselesi yüzde 28’le listenin başında. Onu yüzde 16’yla vergi reformu yasası izliyor. DAİŞ’i ortadan kaldırma, yüzde 14’le üçüncü sırada. Trump’ın Meksika sınırına örmek istediği meşhur duvarı yalnız yüzde 2’nin nezdinde acil mevzu. İran’la nükleer anlaşmanın iptaliyse yüzde 1’in.

“Memleketin en önemli meselesi nedir?” sorusuna cevaben, ABD’liler, “önce sağlık” demişler. Yüzde 47’yle, sağlık sigortası ve bu alandaki düzenlemeler en can alıcı konu. Terörizm ve ulusal güvenlik, ikinci sırada: yüzde 37. Sonra ekonomi ve göçmenler-mülteciler geliyor. Gelir eşitsizliği aşağılarda, dış politika daha aşağıda, kadın hakları son sıralarda.
 
“Dünya liderleri” ve Trump’ın istikbali
 
Hayatla ilişkisini bizim iktidar propaganda aygıtı üzerinden kuranlar şaşırabilir, ama Türkiye’nin dünya liderliği hususunda Washington’ın üzerine düşeni yapması filan gibi bir madde araştırmada karşımıza çıkmıyor. “Şu dünya liderleri hakkındaki fikriniz nedir?” sorusunun cevap şıkları arasında Macron (Fransa), Merkel (Almanya), Putin (Rusya), Ruhani (İran), Kim Jong Un (Kuzey Kore) var sadece. Sadece!! ABD’lilerin yüzde 68’i Macron’a sempati duyuyor, yüzde 67’si Merkel’e. Putin yüzde 16’nın sempatisine mazhar, Ruhani yüzde 12’nin. Yalnız her dört gençten birinin Ruhani, beş gençten birinin Putin sempatizanı oluşunu eklemeyi ihmal etmeyelim. Cumhuriyetçiler ve Trump’a oy atmış seçmenlerin her dördünden biri de Rusya liderine karşı olumlu hisler besliyor. Kim Jong Un’a olumlu gözle bakan bir yüzde 5’in bile çıkmasını (18-34 yaş arasında bu oran yüzde 13) ABD toplumunun zenginliği sayacağız herhalde. “Dünya lideri” listesinin bu beş isimle sınırlı oluşunu da… artık bilmiyorum ne sayacağız. Hiç üzerinde durmadan geçeyim en iyisi. Gerilimi bizim buraya taşımayalım.

Zaten, bizimki gibi ülkelerde olsa, sırf araştırmada yeraldığı için araştırma şirketini çaycısına kadar içeri attıracak bir soru var sırada: “Sizce Başkan Trump eylemlerinden ötürü görevden alınmalı mı, Kongre’ce kınanmalı mı?” Bu defa gençler atılımda: yüzde 54’ü “alınsın” diyor. 35-49 yaş aralığında başkanın Oval Ofis’ten kovulmasını isteyenlerin oranı yüzde 45’e, 50-64 yaş aralığında yüzde 36’ya, 65 yaş üstünde yüzde 34’e düşüyor. Hispaniklerin yüzde 56’sı, siyahların yüzde 73’ü, turuncu saçlı başkanın derhal Beyaz Ev’den atılmasını istiyor. Cumhuriyetçilerin yüzde 10’u, “muhafazakârım” diyenlerin de aynı şekilde yüzde 10’u, son seçimde Trump’a oy atanların yüzde 7’si de buna katılıyor. Toplamda, katılımcıların yüzde 42’si Trump’ın görevden azledilmesini, yüzde 15’i Kongre tarafından kınanmasını talep ediyor; yüzde 43 ise “dokunulmasın, devam etsin” diyor.

Başkana bütün antipatilerine rağmen ABD vatandaşları ağırlıkla, Trump’ın muhtemel şaibeli Rusya bağlantıları hakkında yürütülen soruşturmanın “ülkeye zarar verdiği” görüşündeler. Yüzde 63’ü böyle düşünüyor. Gençler, yüzde 48’lik bir oranla, bunun ülkeye faydası dokunduğuna inanıyorlar, öte yandan, Hispaniklerin yüzde 62’si, siyahların yüzde 58’i bile soruşturmanın ülkeye zarar verdiği kanısındalar. Soruşturmayı ülkeye faydalı bulanların çoğunluğa (yüzde 58) ulaştığı tek kategori, “son seçimde Clinton’a oy atanlar” grubu.
 
Trump’ı, Clinton’ı duymamış olanlar!
 

Araştırmanın şahsen bana en kaş kaldırtıcı gözüken sonucu, “aşağıdaki isimleri hiç duydunuz mu?” sorusuna verilen cevaplarla ortaya çıkıyor. Erkeklerin yüzde 99’u, kadınların yüzde 96’sı Donald Trump’ın adını duyduklarını belirtiyorlar; ortalama yüzde 97! Bu durumda ABD ahalisinin yüzde 3’ünün bu ismi hiç duymamış olduğu anlaşılıyor. Bu oran siyahlarda yüzde 5’e çıkıyor. Bu nasıl olabiliyor? Hillary Clinton’un adını duymamış erkekler yüzde 4, kadınlar yüzde 5! Bernie Sanders’ın varlığından, erkeklerin yüzde 5’inin, kadınların yüzde 14’ünün haberi yok! “Liberalim” diyenler, üniversite mezunları ve yüksek gelir grubundakiler onu daha çok biliyor. Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, ABD’lilerin yüzde 40’ı (kadınların yüzde 54’ü) tarafından tanınmıyor.

“Bu isim hakkında olumlu görüşünüz var mı?” sorusuyla çıkılan yolda, yüzde 53’ün sempatisini kazanmış solcu Bernie Sanders, en sevilen-beğenilen siyasetçi olarak ilk sırayı alıyor. Başkan Yardımcısı sağcı Mike Pence yüzde 45’le ikinci. Donald Trump’ın yüzde 41’le üçüncü, Hillary Clinton’ın yüzde 39’la dördüncü gözüktüğü sıralama, bir sonraki sıralamayla yanyana getirildiğinde esas doğru izlenimi veriyor. Bu da antipati sıralaması. Trump yüzde 56’nın antipatisiyle birinci, Clinton aynı oranla ikinci. Trump’tan daha çok kadınlar, Clinton’dan daha çok erkekler hoşlanmıyor. Olumsuz sıralamada Bernie Sanders yüzde 37 ile dokuzuncu. Beyaz Ev’den şutlanan faşist ideolog Stephen Bannon yüzde 47’yle altıncı. Trump’a oy atanlar arasında bile, on kişiden üçü ondan hoşlanırken üçü de sevmiyor. Bir başka değerlendirmede, Trump’a oy atan her dört kişiden birinin de Sanders’a sempatisinin olduğunu görüyoruz.

Sanders’a olan bariz sempatiyi ABD siyasetinde yeni alternatif arayışı olarak değerlendirenlerin, iki partili siyaset sisteminin çürümekte, erimekte olduğunu ileri sürenlerin dayanaklarını güçlendirecek bir olgu, seçmenlerin siyasî partilerin “beraber çalışmasını” istemeleri. Bu, Trump’ın yarattığı müthiş kutuplaşmaya rağmen, partilerin ve parti taraftarlığının anlamını, işlevini yitirmekte olduğuna yorulabilir. “Uzlaşsınlar, beraber çalışsınlar” diyenlerin oranı yüzde 91. Clinton’a oy atmış olanlarda daha da fazla: yüzde 93. Gençler ve siyahlarda yüzde 89’a düşen oran, her iki partiden de olmayanlar arasında yüzde 97’yi buluyor. Ancak araştırmadaki bütün bulgular, “partimiz anlamsızlaştı, oldu olacak biraraya gelsinler” eğilimini desteklemiyor.
 
Parti seçmeni ne kadar temsil ediyor?
 
“Demokrat Parti görüşlerimi temsil ediyor” diyenlerin oranının yüzde 70’i bulması, meselâ, aykırı yönde bir olgu. Seçmenlerin yüzde 17’si Demokratları kendisine göre fazla sol, yüzde 13’ü de fazla sağ buluyor.
Cumhuriyetçiler tarafındaki manzara başka sonuçlar çıkarmaya açık. Partinin görüşlerini temsil ettiğine inananların oranı yüzde 39. Yani Cumhuriyetçilerin seçmenlerinin çoğunluğu, partinin kendi görüşlerini temsil etmediğini düşünüyor. Daha çarpıcısı, bunların çoğu, “parti beni temsil etmiyor” diyenlerin üçte ikisi, Cumhuriyetçi Parti’yi fazla sol buluyor! Bunların oranı yüzde 40, “parti bana göre daha sağda” diyenler yüzde 21. Burada açık ki, aşırı sağ ve faşizan hareketler için epey bereketli zemin oluşmuş.

Kutuplaşmaya dair bir veri de belki bu zemine dayanak sayılabilir. Demokrat Partili seçmenlerin yarısından biraz fazlası (yüzde 52), partileri daha sola kayarsa onu desteklemeyi sürdüreceklerini söylüyorlar. Cumhuriyetçilerde, “parti daha sağa kayarsa desteklerim” diyenlerin oranı da aşağı yukarı bu kadar: yüzde 51. Faşist Stephen Bannon’ın hareketinin Cumhuriyetçi Parti’yi güçlendireceğine inananların çoğunlukta (yüzde 56) oluşu, sıradan gözüken manzaraya tehlikeli bir boyut katıyor.
İş genel olarak “değerler” mevzularına geldi mi seçmenin çoğunluğunun muhafazakâr tavır göstermesi, şüphesiz her türlü sağcının işini daha kolaylaştıran bir durum. Amerikan Futbol Ligi oyuncularının millî marş protestoları da araştırmada yeralan sorular arasında. “Diz çökerek protesto edebilsinler mi, ayakta durmaya zorlansınlar mı?” sorusuna protesto hakkından yana cevap verenler azınlıkta: yüzde 43.

Son olarak, buradaki siyasî bağlamla alâkasız bir soruya verilen cevabı konusunun güncelliği nedeniyle ekleyeyim. “Sizce Holywood’da cinsel taciz yaygın mı yoksa -son zamanlarda birçok kadının birbiri ardına taciz-tecavüz suçlamalarını gündeme getirmesiyle bütün dünyada meşhur olan yapımcı- Harvey Weinstein gibi birkaç fena adamla mı sınırlı?” diye sormuşlar. Yüzde 70, buna “tabiî ki yaygın” cevabı vermiş.