Dünyanın konuştuğu kitap: Ateş ve Öfke

Kitap Trump’ın aklî dengesinin Amerikan Başkanlığı gibi dünyanın en zor işi olarak tanımlanan bir göreve uygun olmadığını anlatıyor

ASLI TUNÇ

08.01.2018

 

5 Ocak Cuma günü piyasa çıktığından beri Michael Wolff’ın yazdığı Ateş ve Öfke: Trump Beyaz Saray’ının İçi (Fire and Fury: Inside the Trump White House) adlı kitap dünyayı sallamaya devam ediyor. Cuma gece yarısı Amerika’nın büyük kentlerinde kitapçıların önünde uzanan kuyruk görüntüleri ve dondurucu soğuğa inat bekleyen düzinelerce insan kitabın içeriği hakkında daha da merak uyandırdı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk bir yılı hakkında tahmin etmediğimiz ya da bilmediğimiz ne yazıyordu acaba bu kitapta? Yazar Wolff bu kitabın ciddi bir gazetecilik ürünü olduğunu, Beyaz Saray’da çalışan ve Trump’a yakın 200’den fazla kişiyle 18 ay boyunca röportaj yaptığını ve bu kişilerin en önemlisinin Trump’ın ilk zamanlarında sağ kolu olan Steve Bannon olduğunu söylüyor.

Kitap temel olarak Trump’ın aklî dengesinin Amerikan Başkanlığı gibi dünyanın en zor işi olarak tanımlanan bir göreve uygun olmadığını örneklerle anlatıyor. Bu, dünya politikasını yakından takip etmeyen sıradan Amerikan vatandaşı için şoke edici nitelikte. Kitaptan ilk sızanlar Trump’ın yatağının içinde peynirli hamburger yemesi, sürekli birilerinin onu zehirleyeceğinden korkması, yatak odasında üç televizyonun aynı anda açık olması, karısıyla ayrı yatak odalarında uyumaları, Trump’ın arkadaşlarının karılarıyla birlikte olmaktan hoşlandığını söylemesi, saçının kafa derisi azaltma ameliyatından sonra bu şekli aldığı, Steve Bannon’ın Trump’ın kızı Ivanka hakkında “tuğla kadar ahmak” demesi, Trump’a en yakın kişilerin sürekli bir mide bulantısı ve Trump’ın tavırlarına inanamama duygusuyla gezmesi, seçim sonuçlarını öğrenince karısı Melania’nın gözyaşlarına boğulması, ekibinin ondan “moron” diye bahsetmesi gibi sansasyonel ayrıntılar.

Trump, beklenildiği gibi yazarı yerden yere vurmakta ve kendini övmekte gecikmedi. Kitap satışa çıkar çıkmaz Twitter’da kendini “çok dengeli bir dâhi” olarak tanımladı. Cumartesi günkü basın toplantısında ise en iyi okullara gittiğini, çok iyi bir öğrenci olduğunu ve milyarca dolar kazanan bir işadamı olarak 10 yıl televizyon sektöründe sonra da ilk girdiği başkanlık yarışında başarılı olduğunu söyledi.

Trump, kitabın tamamen hayal ürünü ve  yazarının  da ezik ve başarısız (loser) bir adam olduğunu vurguladı. İçten içe Amerika’daki ifade özgürlüğünün genişliğinden hoşlanmadığı belli bir biçimde, iftira yasalarının çok hafif olduğundan yakınmadan edemedi.

Bütün bunlar yazılıp çizilirken kitabın yazarından da bahsetmek lazım. 64 yazındaki Michael Wolff da enteresan bir karakter. Son dönemde New York Magazine ve Vanity Fair dergilerinde köşe yazarlığı yapıyor. Klasik yöntemleri kullanmayan ve bire bir söyleşilerden çok konunun veya kişinin arka planını ve genel ortamı anlatan bir gazeteci.

Wolff, sözünü sakınmayan, gözü kara ve polemik seven biri olarak tanımlanıyor. Bu özelliklerini ilk kez 2008 yılında yazdığı ünlü medya patronu Rupert Murdoch’un Haberin Sahibi Adam (The Man Who Owns the News) adlı biyografisinde göstermiş. Kendini dışarı kapalı kokteyl partilerine davet ettiren, saf görünerek etraftan bilgi alan, kendini tanımayanları kullanarak pek çok toplantıya giriş sağlayabilen bir acar gazeteci tiplemesi Wolff.

Şu günlerde kitap satışının gidişatından ve yükselen şöhretinden memnun görünüyor. Son kitabıyla Trump hükümetini sarsacağına ise inancı tam. Steve Bannon’ın deyişiyle başkanlığının kalan üç yılını görmek için Trump’ın sadece yüzde 33 şansı var. Ateş ve Öfke’nin Amerikan kamuoyunda yaratacağı olası hasarı ise izleyip göreceğiz.