Trump Twitter’da vatandaşını engelleyemez

New York yerel mahkemesi Trump’ın @realDonaldTrump adresinden kimseyi engelleyemeyeceğine hükmetti

ASLI TUNÇ

27.05.2018

 
Sosyal medyanın da yaşadığımız politik iklime paralellik gösterdiğini düşünürsek özellikle Twitter’daki öfkeli atışmaların, hakaretlerin, trol saldırılarının gırla gitmesi şaşırtıcı olmamalı. Yine bu ortama bağlı olarak hoşlanılmayan eleştiriler de kullanıcılar tarafından Twitter’daki bloklama yani engelleme tuşu ile karşısındakini görünmez ve duyulmaz kılarak kolayca bertaraf edilmekte. Sosyal medyanın yatay iletişime açık olmasına karşın gittikçe de özgür tartışmadan uzaklaşan doğası bu. Çoğu insan herkese kolayca erişmesine karşın farklı sesleri duymak istemiyor, farklılıklara tahammül edemiyor. Ancak geçtiğimiz günlerde ABD’deki bir mahkeme kararı ilginç bir ilkesel tartışmayı da gündeme getirdi. Bu gelişme özellikle siyasetçilerin sosyal medya kullanımı, yurttaşların bilgiye ulaşım özgürlüğü ve kamusal alanın sınırlarının çizilmesi konularında  kafa yormamızı sağlayabilir.
 
Trump herkesin malûmu bir Twitter fenomeni. 52.2 milyon takipçisiyle 2009 Mart’ında Twitter hesabı açtığından bu yana yaklaşık 38,000 tweet attığı söyleniyor. Danışmanlarını uyarılarına zerre kadar kulak asmayarak sabah gözünü açar açmaz tweet atmaya başlıyor. Dünya, başkanın uyandığını adeta Twitter’daki hareketliliğinden anlıyor. Siyasî propaganda ve dünya liderleriyle muhabbetten, muhaliflerine saldırmaya ve medyaya laf yetiştirmeye kadar her konuda yazacağı bir şeyler oluyor Trump’ın.  
 
Amerikan Başkanı yorum yazmakla kalmayıp hoşuna gitmeyen eleştirilerin sahiplerini de engellemekten geri durmuyor. Kendisi şimdiye dek yüzlerce hesabı bloklamış durumda. Bunların içinde onunla dalga geçen ya da eleştiren sıradan yurttaşların yanı sıra romancılar Stephen King ve Anne Rice, komedyen Rosie O’Donnell, model Chrissy Teigen, oyuncu Marina Sirtis gibi şöhretler ve emekli askerlerin sivil toplum kuruluşu VoteVets.org gibi oluşumlar da var.
 
Maryland Üniversitesi profesörü Philip Cohen başkanın bir fotoğrafı  birlikte Trump’a “beceriksiz, yozlaşmış bir otoriter” diye yazınca blok yemiş. İçinizden “sadece bloklandığına şükretsin” dediğinizi duyar gibiyim ama tartışma bu değil. Bir hukukçu olan Rebecca Buckwalter ise Trump’ın Rusya sayesinde Beyaz Saray’da oturabildiğini yazdığı için başkan tarafından engellenmiş.
 
Bir süre önce Columbia Üniversitesi’ne bağlı Knight First Amendment Enstitüsü bu durumu yargıya taşımıştı. Geçtiğimiz gün ise karar açıklandı. New York yerel mahkemesi 75 sayfalık gerekçeli kararında Donald Trump’ın @realDonaldTrump adresinden kimseyi engelleyemeyeceğine hükmetti. Twitter tıpkı bir miting alanı ya da halka açık bir parktı ve herkesin başkanlarına eşit şekilde ulaşma hakkı bulunuyordu. Bu haktan kimse mahrum tutulamazdı. Engellemek, Anayasanın ifade özgürlüğünü güvence altına alan ilk ek maddesine aykırıydı. @realDonaldTrump adresi artık Trump’ın özel hesabı değil ABD Başkanı’nın resmî kanalıydı. Başkan hoşuna gitmediği yorum ve eleştirileri görmezden gelemez ve sadece kendini destekleyen bir kitlenin lideri olamazdı, herkesi eşit şekilde kucaklamalıydı.
Aslında Twitter’daki engelleme özeliği şirketin kullanıcılarına trollere ve tacize karşı kullanmalarını önerdiği bir araç. Trump bu tuşa bastığında karşısındaki kişi Başkanın tweetlerine yanıt verme, onları tekrar dolaşıma sokma (re-tweet) ya da tweetlerine yazılan yorumları görme olanağını yitiriyor. Bir anlamda bu mecranın interaktif özelliğinden doğan kamusal alan yapısını ortadan kaldırıyor. Karar, eğer Trump beğenmediği yorumlarla canını sıkmak istemiyorsa “sessize alma” (mute) özelliğini kullanmasını öneriyor. Bu özellik kullanıcıların yanıt verme ve Trump’ı re-tweet etmesini engellemiyor sadece bu mesajlar Trump’ın zaman dizimine düşmüyor. Velhâsıl bu ilginç tartışma kimi konulara günlük, kısır ve yerel değil ilkeler üzerinden bakmamızın önemini bizlere yeniden hatırlatıyor.