Menbiç yalancıları

Bu kadar alenî bir durumda, âdetâ şehvetle ayağa fırlamanın belirli bir ödülü, kendini rezil etmeye değecek bir karşılığı mı vardır?

ÜMİT KIVANÇ

19.06.2018

Genelkurmay Başkanlığı, Twitter adresinden bir “Menbiç açıklaması” yayımladı. Genelkurmay, “Daha önce mutabık kalınmış Münbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda,” diye açıkladı, “Fırat Kalkanı Harekât alanı ile Münbiç arasında kalan hatta TSK ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından 18 Haziran 2018 tarihinden itibaren bağımsız devriye faaliyetlerine başlanmıştır.”

Türk medyasının cengâverleri ve iktidar propaganda aygıtının vazifelileri tabiî derhal, “Menbiç’e girdik!” çığlıklarıyla tozu dumana kattılar. Hattâ gazeteci sûretindeki bir kısım propaganda elemanı TSK’yı “Menbiç’in dış mahallelerine” kadar soktu.

Çeşitli Amerikalı uzmanlar, bu gelişmeyi, aslında pek yakın mesafede bulunan ama herhangi bir temasa gelmemeye özen gösteren Türk ve ABD birliklerinin bundan böyle “beni seni göreyim, sen de beni gör” diye özetlenebilecek bir centilmen anlaşmasına göre davranmalarını sağlayacak adım olarak niteledi. Zaten Genelkurmay açıklamasından da ordunun Menbiç’e -en azından henüz- girmediği sonucu çıkıyor. Çünkü “Fırat Kalkanı alanı ile Münbiç arasında kalan bir hattan sözediliyor. Bir hat, bir yerle öteki arasında kalıyorsa, o hat üzerindeki birileri kendi bulundukları taraftan çıkıp, hattı aşıp öbür tarafa geçmiş değildirler – mantık icabı.

Fakat bize lazım olan mantık değil, propaganda. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir nevi, geçen seçimdeki “Atı alan Üsküdar’ı geçti”yi hatırlatır tarzda, “İş bilenin, kılıç kuşananın,” diye kutladı sözkonusu gelişmeyi.

Genelkurmay açıklamasını yukarıda aktardığım kelimeler ve cümlelerle haberinde şu ifadeyi kullandı:

“…Türk askerlerinin Menbiç'in dış mahallelerine girdiği belirtildi. Öte yandan Türk askerlerinin Menbiç'in dış mahallerine girdiğini gösteren ilk görüntüler de geldi…” (vurgu benim -ük).

Hürriyet’in bu haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanısıra, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun propagandaya yönelik sözleri de yeralıyor. Elbette ortadaki gelişmenin algılanışını şekillendirmeye yönelik sözler seçilmiş. Hedef, TSK’nın, ABD ordusu ile işbirliği halinde “teröristleri temizlediği” izlenimini yaratmak. Erdoğan gerçi daha dikkatliydi: “İş bilenin, kılıç kuşananın”dan evvel, “Şu anda devriye gezme olayı dedik. O da başladı,” diye konuşup, orduyu Menbiç şehrinin dış mahallelerine sokmaktan imtina etti.
 
“Oldu”cular, “olacak” lafını gizledi
 
Dışişleri bakanının, henüz Menbiç’e girilmesi diye tanımlanabilecek bir adımın atılmadığını açıkça ortaya koyan sözü ise, ne Hürriyet’in haberinde ne de sosyal medyadaki vazifelilerin mesajlarında kendine yer bulabildi. Hürriyet’e göre Çavuşoğlu  şöyle demişti: “Hayırlı olsun. Askerlerimiz orada, hareketlilik başladı. Biliyorsunuz bizim askerlerimiz yola çıktığı zaman Fırat Kalkanı’nda da böyle oldu, Afrin’de de böyleydi, arkası da gelir ve Münbiç en kısa süre içinde inşallah YPG’den, PKK’dan temizlenecek ve gerekli adımları atacağız.”

DHA’nın Antalya mahreçli -Çavuşoğlu oradaydı- haberine göre, Çavuşoğlu bu sözleri etmiş, ama daha önce şöyle demişti: “Washington’daki görüşmeden sonra (…) askerlerimiz Türkiye’de, Almanya’da değişik yerlerde biraraya geldiler, planlamaları yaptılar ve şimdi Fırat Kalkanı bölgesiyle Menbiç bölgesi arasına bizim askerlerimiz girmeye, devriye gezmeye başladılar ve Menbiç içine de girecekler aşama aşama (vurgular benim -ük). Yani: girmiş değiller, aşama aşama girecekler!

Bakanın tarifi Genelkurmay’ın aslında gayet açık, berrak şekilde yaptığı tarifi tutuyor: Türkiye’nin denetlediği Fırat Kalkanı bölgesi ile ABD’nin denetlediği Menbiç’i ayıran sınır hattı üzerinde ABD ve TC kuvvetleri, birbirlerinden bağımsız, ama birbirlerinden haberli devriye faaliyeti yürütmeye başladılar. Menbiç’in “dış mahallelerine” girilmiş falan değil. İktidar propaganda aygıtının dünyanın en yüzsüzce yalanlarını üstümüze kusmasını maalesef artık yadırgamıyoruz, ancak sosyal medyadaki gazeteci sûretindeki vazifelilerin, böyle bir durumda, görünmez bir düğmeye basılmış gibi çığlık çığlığa ayağa fırlamaları, ne olursa olsun iç kaldırıcı bir görüntü. Bu düğme herhalde sahiden var, sahiden basılıyor ve bunlar ayağa fırlayıp haykırmaya başlıyorlar.

Menbiç’teki gelişmenin nereye varacağı şu anda belirlenmiş değil. Oradaki koşullar, DAİŞ’in süpürülmesi hedefinin ön planda sunulabildiği Fırat Kalkanı bölgesinden de, Rusya’nın oluruyla ve “ulusal güvenlik” meşruiyetiyle yürütülen operasyonla işgal edilen Efrin’den de çok farklı; dolayısıyla meselenin tarifi gibi çözüm yolu da, hedeflenen çözüm de farklı olacak. Sonuçta TSK’nın Menbiç şehrini dolaylı olarak denetlediği bir aşamaya da belki geçilir. Ama henüz Türk askeri Menbiç’in dış-iç herhangi bir mahallesine girmedi, yürütülen de TSK’nın zaten bulunduğu bölge ile Menbiç sınırında devriye faaliyetleri. ABD ile anlaşma bunu sağladı, zira anlaşma olmadan ABD birliklerinin bulunduğu yerlere yaklaşılamıyordu bile. ABD’li uzmanların yukarıda aktardığım tesbiti de bu konuda atılmış adıma işaret ediyor.
 
Pentagon: “Şehrin içinde değil”
 
Gelelim ABD tarafının, muhtemelen “dış mahalleler” yaygaraları üzerine özellikle belirgin ifadelerle bezediği açıklamasına. Pentagon Sözcüsü Eric Pahon, Amerika’nın Sesi’ne dedi ki: “Türkiye ile Menbiç yakınlarında eşgüdümlü ancak bağımsız şekilde devriye misyonu yürütüyoruz.” Duvar’ın aktardığı habere göre, sözcü, durumu “Türkler bir yanda biz diğer yanda devriye geziyoruz,” diye tarif etti. Yani TSK ile Menbiç arasında, ortada bir hat var. Nitekim bu, Genelkurmay ve Çavuşoğlu’nun ifadelerine de uyuyor. Ayrıntısı da şöyle: Pentagon Sözcüsü, sözkonusu devriyelerin “ortak yürütülmediğini” ve “kentin içinde olmadığını” özellikle vurguladı, şöyle konuştu: [Devriyeler] Menbiç’in batısında, ileri birlik hattı yakınındalar. Menbiç’in uzun vadede güvenliğine destek sağlıyorlar ve Amerika’nın müttefiki Türkiye’ye olan yükümlülüğümüzü yerine getiriyorlar.”

Bu kadar alenî bir durumda, âdetâ şehvetle ayağa fırlamanın belirli bir ödülü, kendini rezil etmeye değecek bir karşılığı mı vardır? Bütün bunları aktardıktan sonra tekrar hatırlatmalıyım: Hürriyet’in haberinde şöyle deniyor: “Türk askerlerinin Menbiç'in dış mahallerine girdiğini gösteren ilk görüntüler de geldi.” Bu “bilgi”, pek çok sosyal medya mesajında da paylaşıldı. Nerede bu görüntüler? Hürriyet’in Genelkurmay’ın dağıttığı fotoğrafları aktardığı sayfalarında yok. Acaba Kabataş saldırısı ve camide içki içenlere ait görüntülerin bulunduğu dolaba mı kondular?

Elbette her şeyi musibetlere mâruz kalarak öğrenmek zorunda değiliz. Fakat bu tür hadiselerin yararı oluyor: kim, yanlı manlı, aslında bir miktar gazetecilik yapmaya çabalıyor, kim doğrudan vazifeli veya kendini vazifeli sayıyor, ortaya çıkıyor.