Neden işkenceyi yasallaştırıyorsunuz?
Gazetecilerin yazılarından terör örgütü üyeliği çıkaramazsınız diyor AİHM. Ahmet Altan için de benzeri bir karar çıkacak
14.04.2020
İnsanî bir kılıf içinde sunuluyor. Genel olarak getirilen gerekçeye kimse bir şey diyemez.
Kovid-19 cezaevlerindeki mahpuslar için ölümcül olabilir; o hâlde infaz sürelerini kısaltalım.
“Devletin şefkatli kolları” mahpuslara uzanacak, onların yaşam haklarını koruyacak.
Ancak dikkatli bir şekilde baktığınızda, şefkat dolu olduğu iddia edilen kolların, sıkılı yumrukları, tehditkar bir şekilde savurduğunu görüyorsunuz.
Eğer sizin derdiniz gerçekten mahpusların yaşama hakkını korumaksa, neden insanlar arasında ayrım yapıyorsunuz?
Mafya babalarını, kadınlara şiddet uygulayanları, hırsızları, gaspçıları serbest bırakırken, yazarları, aydınları, sivil toplum aktivistlerini içeride tutmak niye?
Mafya babalarının hayatları, hayatında hiç kimseye şiddet kullanmamış aydın mahpusların hayatlarından daha mı değerli?
Üstelik, sizin o mafya babalarınız, dünyanın neresinde olursa olsun ağır ve tehlikeli suçlu muamelesi görecekken, içeride terörist diye tuttuğunuz aydınlar, hiçbir medeni ülkede bu gerekçelerle gözaltına bile alınmazlardı.
Bunu ben söylemiyorum, AİHM söylüyor.
Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararlarını dikkatli okuyun. AİHM onları, siyasi amaçlarla içeri tıktığınızı söylüyor.
Mehmet Altan ve Şahin Alpay kararlarını dikkatli okuyun, gazetecilerin yazılarından terör örgütü üyeliği çıkaramazsınız diyor AİHM.
Ahmet Altan için de benzeri karar çıkacaktır.
Terörist diye içeri tıktığınız bütün gazeteciler, bu ülkenin sınırları dışındaki bir yargı merci ile karşılaştıklarında terörist olmaktan çıkıp, birer kurbana dönüşüyorlar.
AİHM onların bırakın tutuklanıp hüküm giymelerini, gözaltına alınmaları için bile “makûl suç şüphesi” yok diyor.
Ve siz bu insanların hayatlarını, mafya babalarının hayatlarından daha az değerli buluyorsunuz.
Mafya babalarını canhıraş dışarı çıkarırken, yazarlar, politikacılar, sivil toplum aktivistleri içeride kalsın ve sürünsün diyorsunuz.
Sözde insancıl nedenlerle bir araya getirdiğiniz torba yasalara, iktidarı eleştiren herkesi içeri tıkacak tuzaklar koyuyorsunuz.
Artık kısa süreli hapis cezaları da ertelenmeyecekmiş.
Yani, Cumhurbaşkanına hakaret etti, terör propagandası yaptı dedikleriniz 6-7 ay hapis cezası bile alsalar, girip paşa paşa içeride yatacaklar.
Belli ki, çok daha fazla insanı cezaevlerine gönderme planları yapılıyor.
Hem de neler için?
Herhangi bir medeni ülkede asla suç kabul edilmeyecek, şiddete kışkırtmayan, nefretle başkalarını hedef göstermeyen söz ve yazılar için…
“Kanlarınızda banyo yapacağız,” diyenler için cezaevlerinin kapılarını dışarı doğru açılırken “barış olsun, kan akmasın,” diyenler için cezaevlerinin kapıları içeri doğru açılacak ve buna da adalet adını vereceksiniz.
Torbada, bir kenara sıkıştırılmış dehşet verici başka hükümler de var.
İstihbaratçılar, mahpusları cezaevlerinden alıp, 14 gün sorgulayacaklarmış.
Bu, mahpusun onayına tabi imiş.
Mahpusları cezaevinden alıp, beş yıldızlı otelllere mi götüreceksiniz ki, böyle bir şeye onay versinler?
Cezaevlerinden alıp götürecekleriniz itirafçılar ise eğer, neden cezaevlerinde görüşmüyorsunuz onlarla?
Neden bu insanları hiç kimsenin görmeyeceği yerlere götürüyorsunuz
Bu insanları tuttuğunuz istihbarat birimlerinde onların sıfatları ne olacak?
Şüpheli mi, sanık mı, tutuklu mu?
Hangi hakları olacak bu insanların?
Mesela, “tamam arkadaş, ben sıkıldım cezaevine dönmek istiyorum,” diyebilecekler mi?
Mesela, “bir dakika burada işler ters gidiyor ben avukatımı istiyorum,” demeleri mümkün mü?
Bu düzenleme, doğrudan doğruya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) askıya almak demektir.
Adını koymadan, Türkiye’nin Avrupa Konseyinden ayrılıp bambaşka mecralara doğru yol almasıdır bu.
14 gün gözaltı açık bir şekilde AİHS madde 5’in ihlalidir.
Bir suç isnadıyla, yargıç önüne çıkarma amacı olmadan tutmak, AİHS madde 5’in ağır ihlalidir.
Bunu bir yasal hüküm hâline getirmek, AİHS ve Anayasa’yı hiçe saymaktır.
Mahpusları 14 gün cezaevinden alıp götürmek, işkenceye açık çek vermek demektir.
Yaptığınız düzenlemelerle istihbaratçıların yargılanmasını imkânsız hâle getirdiniz.
Hiçbir hakları olmayan, hiçbir hukukî güvenceleri olmayan insanları, neden, niçin, 14 gün boyunca, yargı bağışıklığı olan insanların ellerine teslim ediyorsunuz?
İnsanların güpegündüz istihbaratçılar tarafından kaçırılıp aylarca işkence gördükleri iddiaları ayyuka çıkmışken, neden böyle bir yasa getirmektesiniz?
Mahpusun onayının alınacağı sözü çocukları bile kandıramaz.
Nasıl bir düzenleme yaptığınızı size bir tek cümleyle gösterebilirim.
Yarın, iktidardan indiğinizi ve çıkardığınız bu yasaya dayanarak istihbaratçıların sizi almak için cezaevine geldiklerini gözlerinizin önünde canlandırın.
Dehşete kapılırsınız.
Bunun ne anlama geldiğini bal gibi de biliyorsunuz.
O gün sizlerin işkence görmemeniz için haklarınızı, bugün içeri tıktığınız ve tıkma hayalleri kurduğunuz bizler savunacağız.
Ama yapmayın, ülkeyi hukuktan, insan haklarından bu kadar uzaklaştırmayın.
Yazıktır, günahtır…