Dünyanın ilk “Korona Demokrasisi”: Güney Kore

Daron Acemoğlu gibi isimlere göre, Koronavirüse karşı mücadelede demokrasilerin, otoriterliğe sapmadan başarılı olabilmesinin bir örneği Güney Kore

HAZAR GÖKÇEN ÖNEY

21.04.2020

Dünyanın geri kalanı “Korona Kriz” kâbusuna yeni uyanırken Güney Kore, virüs ile mücadelede “model ülke” olarak gösterilmeye başlamıştı bile. Güney Kore, dünyanın ilk “Korona seçimlerini” gerçekleştiren ülke de oldu. Tüm dünyada, önceden organize edilmiş ne toplantı ne etkinlik ne oylama varsa iptal edilirken Güney Kore, 15 Nisan 2020 günü 21. parlamento seçimlerini düzenlemeyi başardı.

Dikkatinizi çekmiş olabileceği gibi, Türkiye’nin de arasında bulunduğu birçok ülkede henüz Koronavirüs fazla bir gündem oluşturmazken Güney Kore, hastalığın en hızlı yayıldığı ülkelerden biri hâline gelmişti. Ülke, çok yaygın ve “agresif”. biçimde test yapmanın da aralarında bulunduğu tedbirlerle durumun kontrol altına alınmasını sağladı. Aktif vakaların 18 Nisan 2020 itibariyle 2500 hasta civarına düştüğü Güney Kore, dünyada Koronavirüsü göreceli olarak kontrole alabilmiş az sayıda ülkelerden birisi.

Güney Kore’nin seçimlerinin iki son derece ilginç yönü vardı: birincisi, başta dikkat çektiğim gibi bu ülkenin, dünya genelindeki Koronavirüs krizine rağmen ulusal çapta seçimler gibi büyük bir organizasyonu gerçekleştirebilmesi. Bundan sonra, Koronavirüs COVID-19’un aşısı bulunup geniş çaplı olarak kullanılmaya başlayıp, bu konu bir sağlık tehdidi olmaktan çıkana kadar, seçimler Güney Kore’de gerçekleştirilen bu oylamaya benzer biçimde yapılabilir.

İkinci önemli konu ise, Güney Kore’nin Koronavirüs ile mücadeleyi başarabilmiş bir “demokrasi”, yani bir “model ülke” gösterilmesi. Aralarında ekonomist Daron Acemoğlu’nun da bulunduğu isimler, Koronavirüse karşı mücadelede demokrasilerin, otoriterliğe sapmadan başarılı olabilmesinin başlıca örneği olarak Güney Kore’yi gösteriyorlar.
 
Güney Kore seçimlerinde sandığa “Korona dopingi”

Oy verenlerin 300 sandalyeli Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi'ni belirlediği bu seçimlerde, sandığa katılım oranı yüzde 66,2 idi. Bunun, Güney Kore'de gerçekleşen parlamento seçimlerinde 1992'den beri en yüksek oran olması son derece dikkat çekici. 2019’da gerçekleşen bir önceki seçimlerdeki katılım oranı yüzde 58 idi; 2004’ten beri de sandığa giden Güney Koreli seçmenlerin oranı yüzde 60’a ulaşmıyordu. Bu seçimlerde de “normalde”, Koronavirüs korkusunun katılımı düşüreceği öngörülebilirdi. Katılımın yüksek olmasında ise hem psikolojik hem de pratik nedenlerin etkili olduğu öne sürülebilir.

Psikolojik sebepler derken Güney Kore, Koronavirüse karşı “yenilmedik” mesajı vermek istemiş olabilir. Zaten, seçim kampanyalarında da bu mesajın sıklıkla verildiği hakkında haberler vardı. Öte yandan, sandığa seçmenini götürebilenin siyasi zaferi elde edeceği psikolojisinin de Güney Kore’deki seçmenleri sandık başına taşıyan diğer bir faktör olduğu söyleniyor. 

Güney Kore de aslında Türkiye gibi siyasi kutuplaşmanın yoğun yaşandığı bir ülke. Belki günlük hayata fazla etki etmiyor ama gene de politik meseleler gündeme gelince kutuplaşmanın varlığı somut biçimde ortaya çıkıyor. Liberal-muhafazakâr eksenlerinde yaşanan kutuplaşma, Soğuk Savaş dönemi ve ülkenin kendine has kalkınma serüveniyle gelen büyük ekonomik ve teknolojik gelişimin mirasları.

Bu seçimlerde, ülkenin başkanı Moon Jae-in'in merkez liberal partisi Demokratik Parti (Minjudang), Koronavirüs Krizi’nin pozitif etkisini görmüş oldu. Dünya genelinde birçok siyasi aktör, Koronavirüs Krizi karşısında kaygıya kapılan halkların, liderler etrafında kenetlenmesinin getirdiği popülarite yükselişini yaşıyor. Moon da Korona öncesi dönemde iktidardan düşme riskiyle karşı karşıyayken, bu seçimleri ezici çoğunlukla kazandı.

Minjudang, milletvekillerini 120'den 163'e çıkartıp Kore Meclisi’nde çoğunluk kazandı. Partinin seçim ittifakında olduğu sosyal liberal bir çatı hareketi olan “Birlikte Vatandaşların Partisi” ise milletvekillerinin sayısını 8'den 17'ye yükseltti. Toplamda 180 milletvekilliği ile bu iki parti, 30 yılda meclisteki en büyük çoğunluğu kazandılar. Minjuang’ın yüzde 54,3’lük oy oranına ek olarak Birlikte Vatandaşların Partisi’nin ise, yüzde 5,6 oyu var: toplamda yaklaşık yüzde 60’lık bir çoğunluk ittifakından bahsediyoruz.

Muhafazakâr partiler ise seçimlerde büyük kayıplar yaşadılar. En büyük muhafazakâr parti olan Birleşik Gelecek Partisi'nin oyları yüzde 28’de kaldı ve milletvekillikleri 92'den 84'e düştü. Kardeş partisi olan milliyetçi muhafazakâr “Gelecek Kore Partisi”nin oyları yüzde 6,3 olurken, milletvekillikleri ise 20'den 19'a geriledi.

Güney Kore siyasi tarihinde, Koronavirüs şöyle de bir dönüm noktası yaratmış olabilir: Liberaller’in kazanması, Moon Jae-in'in iç politikada reform ve Kuzey Kore ile müzakere gündemini gerçekleştirmesine yardım edebilir. Moon, Güney Kore'nin büyük aile şirketleri olan Chaebol'ları (örneğin Samsung, Hyundai, LG) reforma tabi tutup siyasi etkilerini azaltmayı, soruşturmalarıyla politika üzerinde haddinden fazla gücü olduğu öne sürülen “Devlet Savcılığı” kurumunu değiştirmeye ve sosyal güvenceleri arttırmaya çalışacağını söyledi. Kuzey Kore ile müzakere konusunda da Moon Jae-in’in eli güçlendi; zira, Liberaller bu konuda diyaloğu daha çok tercih eden bir anlayışa sahip. Çin ile ilişkiler konusunda da Liberaller ilişkilerin güçlendirilmesi yoluyla klasik dış ittifakların ötesinde çok boyutlu dış politika yürütmek istiyor. 
 
Güney Kore seçimleri “örnek” olacak mı?

Güney Kore seçimlerinde, Koronavirüs tehdidine rağmen katılım oranının yüksek olmasının bir de “pratiğe” dayalı nedeni olabileceğini söylemiştik. Bu neden de herhangi bir sağlık sorunu yaşanmaması ve salgının hortlamaması için alınan tedbirlerin yarattığı güvenden ibaret. Oy veren herkesin maske ve plastik eldiven giymesi, el dezenfektanı kullanması ve seçmenlerin sandık kuyruğunda birbirlerinden 1 metre uzakta durması gerekti. Seçmen kabinleri, her oy verme işleminden sonra dezenfekte edildi. Tüm seçmenlerin, oy vermeden önce vücut ısısı ölçüldü ve derecesi 37,5'tan fazla çıkanları veya maske giymemiş olanlar seçim yetkilileri ayrı bir oy verme kabinine götürdüler. COVID-19 testlerinin pozitif çıkması ya da çıkan biriyle temas etmeleri gibi sebeplerden dolayı 13 bin seçmen karantina altındaydı: bu kişilerden semptomları olmadıkları sürece kabinler kapandıktan hemen sonra oy verme izni verildi. Koronavirüs dolayısıyla hasta olanlar ise, e-posta yoluyla oy verebildi. Sandıklarda oy verme işlemleri ise, toplamda üç güne yayıldı.

Dünya genelinde 50 oylamanın, Koronavirüs tehdidi nedeniyle ertelendiği düşünülürse, Güney Kore gerçekten de büyük bir iş başardı. Örneğin, eğer Koronavirüs pandemisi olmasaydı, 22 Nisan’da Rusya’da anayasal değişiklikleri halkın onayına sunacak referandum gerçekleşecekti. 22 Mart’ta Fransa yerel seçimlerinin ikinci turu ertelendiğinden beri, dünya genelinde Nisan ve Mayıs aylarında gerçekleşmesi planlanan tüm oylamalar en erken sonbahar aylarına ertelendi. Belki bu oylamalar da, “ilk Koronavirüs demokrasisine” dönüşen Güney Kore’nin seçimlerinde kullanılan yöntemleri örnek alacak. Bunun ötesinde, başta bahsettiğim gibi, Güney Kore’nin Koronavirüs ile mücadele açısından başarıya ulaşmış “demokratik model” örnek gösterilmesi de söz konusu. Bunu da, başka bir yazıda tartışacağım.