Şiddeti ve tehdidi görebilmek

Almanya’da dazlaklar karşısında birleşen geniş kesimler, Türkiye’de de ortaya çıktığında ancak normal bir ülke olabileceğiz

ORHAN KEMAL CENGİZ

12.05.2020

Ağır bir görme bozukluğundan mustaribiz.

Bu görme bozukluğu bize, anormal olanı normal, kabul edilemez olanı kabul edilebilir, korkunç derecede rahatsız edici olanı vakayı adiye olarak gösteriyor.

Hafızanızı bir yoklayın, kaç gazeteci MHP’nin tepelerinden hedef gösterildikten sonra, kafaları gözleri yarılmış bir şekilde hastaneye kaldırıldı.

Kaç kez bitmek tükenmek bilmez tehdit mesajlarını okuduk.

Yüzü yediği dayaktan kanlar içinde kalmış birinin fotoğrafını Twitter’dan paylaşan milletvekili açıkça bu şiddete övgüler düzebildi.

CHP’li Özgür Özel, Canan Kaftancıoğlu alenen hedef gösterilip tehdit ediliyor milliyetçi parti ve iktidar partisinin önde gelen isimleri tarafından.

Bu tehditleri savuranlar ertesi gün bir siyasi mesaj verdiklerinde sözleri manşetlere taşınıyor.

“Nefret sözleri kullananlara sayfalarımda yer vermem” diyen bir tek yayın organı bile çıkmıyor.

Siyasilerin, insanları tehdit etmesinin ne kadar anormal olduğuna dair bir mefhum, bir kavrayış yok bu ülkede…

Bütün gün gözlerimizin önünde olup biten bu anormal işler, ancak dozu ciddi miktarda artınca görünür hâle geliyor.

Nur yüzlü teyze televizyondan ailesinin 50 kişiyi öldürebileceğini, öldürecekleri komşuların listesini tuttuklarını söylediğinde, bir diğeri insanlara “karınızı, çocuğunuzu bile savunamayacaksınız,” diye tehditler savurduğunda, bu yumulu gözler bir an için açılıp sonra yine kapanıveriyor.

Tehdit ve şiddetin normal olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Hep Türkiye’nin ne zaman normal bir ülke olacağını sorup duruyoruz ya, işte bu tehdit ve şiddetin, milletvekillerinin, gazetecilerin, kanaat önderlerinin hiçbir toplumsal kınamayla karşılaşmadan şiddete övgüler düzebilmesinin ne kadar anormal olduğunu gördüğümüzde normal bir ülke olacağız.

Sürekli tehdit ve şiddet kullanan milliyetçi gençlik örgütlerinin Almanya’daki dazlaklardan bir farkının olmadığını görebildiğimizde normalleşebileceğiz.

Almanya’da dazlaklar karşısında birleşen geniş kesimler, Türkiye’de de ortaya çıktığında  ancak normal bir ülke olabileceğiz.

Her şey gözümüzün önünde oluyor.

Ama toplumun büyük çoğunluğu olan biteni görmüyor.

Peki neden böyleyiz? Neden nefret ve şiddet bu kadar normal?

Neden Almanya’da, Britanya’da, İtalya’da, İspanya’da, İsveç’de, Danimarka’da, sayın sayabildiğiniz kadar ve diğer pek çok ülkede, insanların bir politikacıdan, bir gazeteciden duyduklarında dehşete kapılacakları nefret sözleri bizim kulaklarımızı çok da fazla tırmalamıyor?

Bu ülkelerde bir milletvekilinin ağzı yüzü dağılmış bir kişinin fotoğrafını Twitter hesabından yayınlayıp, bu şiddeti uygulayanlara methiyeler düzdüklerini hayal edebiliyor musunuz?

O milletvekili vekil olarak kalmaya devam edebilir mi?

Bu şiddet körlüğünden çok küçük bir azınlığın muaf olduğunu düşünüyorum sadece.

Türkiye’de bırakın devletin kullandığı şiddeti, örgütlerin kendi mensuplarına karşı gerçekleştirdikleri infazları bile eleştiremeyen ciddi bir muhalif kesim var.

Peki neden böyle, neden şiddetin dili ve kendisi karşısında bu kadar kabullenmeciyiz?

Neden kendi dazlaklarımızı, normal siyasi görüşleri savunan insanlar gibi görebiliyoruz?

Neden, şiddetin dili karşısında bütünüyle reddiyeci bir cephe oluşmuyor?

Nasıl oluyor da mütemadiyen şiddet dili kullananlar, gazetelerde, televizyonlarda böyle geniş geniş, ferah ferah yerler buluyorlar kendilerine?

Benim bütün bunlara ilişkin çok basit bir yanıtım var.

İlki, Türkiye’de her yirmi otuz senede bir olan katliamlarla, pogromlarla, bir kesim vatandaşların bütün vatandaşlık haklarını inkâr eden politikalarla hiçbir zaman yüzleşmediğimizdir.

İkincisi, Türkiye’de neredeyse her siyasi akımın gardırobunda bir iskelet olmasıdır.

1915 herkesin gardırobundadır; Dersim katliamı, 6-7 Eylül, Maraş katliamı, Sivas katliamı ve daha nicelerini alın bütün siyasi hareketlere üleştirin.

O yaşananların ne derece utanç verici olduğunu göremeyenlerin, bugün yaşananların ne karar anormal olduğunu görebilmesi mümkün mü?

Ne zaman normal bir ülke olacağız diye soruyorlar?

Herhalde, hiçbir zaman normal olmadığımızı, hiçbir travmayla yüzleşmediğimizi, tarihin utanç verici hiçbir sayfasına eğilip layıkıyla bakmadığımızı görmeye başladığımızda, normal bir ülke olmak için gidilecek yolun başına geleceğiz.

O zamana kadar bitmek bilmeyen tehdit ve şiddet filmini görmeye devam edeceğiz.