StopAsianHate/AsyalıNefretiniDurdur

Irkçılık kökenli nefret suçlarına yönelik soruşturmalara öncelik verilmesini amaçlayan bir yasa, ABD Senatosu’nda onaylandı.

HAZAR GÖKÇEN ÖNEY

27.04.2021

ABD ve Çin arasında, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde zirve noktasına tırmanan zıtlaşmanın kurbanları, dünya genelindeki Asya kökenliler oluyor. 16 Mart 2021’de ABD’nin Georgia eyaletinin en büyük kenti Atlanta’da gerçekleşen silahlı saldırıda, 6’sı Asya kökenli kadınlar olan 8 kişinin öldürülmesiyle konu ciddi bir gündem maddesi hâline geldi. Koyu bir Hıristiyan olan 21 yaşındaki saldırganın aynı zamanda, dinî inançlarına ters düşen cinsel bağımlılarının yarattığı bunalımın tetiklemesiyle saldırı gerçekleştiği yorumları yapılsa da, cinayetlerin arka planındaki asıl sebebin ve Asya kökenli kadınların hedef alınmasının ardında ırkçılık yattığı da yadsınamaz. 

Son bir yılda, Asya kökenlilere ABD genelinde, yaklaşık 4 bin kayda geçen saldırı gerçekleştirildiği bildiriliyor. Bu cinayetlerin yarattığı tepki, ABD genelini de aşarak, Asya ülkelerinde de protesto gösterileri, sosyal medya kampanyaları düzenlenmesine neden oldu. 

ABD’nin 50 eyaletinin 45’i ve başkent Washington DC’nin bulunduğu federal yönetim bölgesinde gerçekleşen gösterilerle beraber, “Asyalı Nefretini Durdur” kampanyası ülke çapında ırkçılığın bu boyutuna yönelik duyarlılığı artırdı. 22 Nisan’da da, ırkçılık kökenli nefret suçlarına yönelik soruşturmalarına öncelik verilmesini amaçlayan bir yasa, ABD Senatosu’nun her iki parti kanadının ortaklaştığı ağırlıklı bir çoğunlukla onaylandı. 

İki hafta boyunca Senato’da tartışılan kanun, 94’e karşılık 1 oyla kabul edildi.  Önümüzdeki haftalarda, Temsilciler Meclisi’nin de, Asya kökenlilere karşı şiddet olaylarından yola çıkıp genel olarak ırkçılık kaynaklı nefret suçlarını ele bu yasayı tartışması ve yasaya destek vermesi bekleniyor.

Yasa, nefret suçlarının incelenmesini hızlandırmak için ABD Adalet Bakanlığı'nın özel bir yetkili atamasını öngörüyor. Ayrıca, ABD Adalet Bakanı’na da, federal ve yerel kolluk kuvvetlerinin, nefret suçlarının önlenebilmesi için bazı uygulamaları teşvik etmesi için yetki veriyor ve maddi kaynaklar tahsis ediyor. İnternet üzerinden bildirimler ve takibin sağlanması, veri toplanması ve Koronavirüs Pandemisi’yle beraber artan nefret suçlarına yönelik toplumsal duyarlılığın arttırılması kampanyalarının düzenlenmesi de alınacak tedbirler arasında.

ABD’deki Asya kökenli grupların toplumsal liderleri,  karşı nefret suçlarının, Donald Trump’ın Koronavirüs için “Çinli virüs” (Chinese virus) ve “Kung-gribi” (Kung-flu) gibi söylemleri benimsemesi sonrasında arttığını öne sürüyor. Sadece Twitter kayıtlarına bakıldığında, Trump yaklaşık 40 kez “Çin virüsü” ifadesini içeren paylaşımlar yapmıştı. Sadece Trump değil, son dışişleri bakanı Mike Pompeo da, Çin’e karşı negatif açıklamalarının giderek sertleştirmiş ve tehdit algısını yükseltmeye çaba göstermişti. Sonuç olarak, Çin’e yönelik söylemlerin dönüp dolaşıp dış görüntüleri nedeniyle Asya kökenlileri vurması söz konusu oluyor. 

New York Times’da, Asyalı Amerikalıların uğradığı sözlü ve fiziksel saldırılar, gazete tarafından 11 Eylül saldırıları sonrası ABD’de Müslümanların yaşadığına benzer bir nefret dalgasına benzetildi. Çin kökenliler kadar, Japonya, Kore, Filipinler, Tayland, Vietnam ve Myanmar kökenlilerin de arasında bulunduğu tüm Asyalıların hedef haline getirildiği belirtiliyor. 

San Bernardino’daki Kaliforniya Devlet Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre,ABD’nin en büyük 16 kentinde Asya kökenlilere yönelik nefret suçları, 2019-2020’de yaklaşık %150 oranında arttı. Üstelikte bu dönemde, diğer gruplara yönelik nefret suçları da azalırken, Asyalılar yükselen oranda hedef haline getirildi. Asyalı Amerikalılar ve Pasifik Adalılara Karşı Nefreti Durdur (Stop AAPI Hate) platformu da, Mart 2020 ve Şubat 2021 arasında, bu gruplara karşı 4,000’e yakın saldırının kendilerine bildirildiğini açıkladı. Tabii, bu sadece Stop AAPI Hate’in kayda geçirebildiği vakalar; Asyalı kökenlilere karşı saldırıların, sözlü ve fiziksel tacizlerin çoğunun kayda bile geçirilemediğine de dikkat çekiyorlar. Çin kökenli nüfusun yoğun olduğu Kanada’nın Vancouver kentinde de, 2019 ile karşılaştırıldığında, Asya kökenlilere yönelik saldırıların 2020’de %717 arttığı kayediliyor. 

South China Morning Post gazetesinden Sen Nguyen’in yaptığı bir haberde de, ayrımcılık nedeniyle ailelerinin kökenlerinin olduğu Vietnam’a göç edip yaşamayı tercih eden Amerikalılar konu ediliyordu. “Artan anti-Asya şiddeti, Vietnamlı Amerikalıların, ailelerinin kaçtığı ülkeyi tercih etmelerine neden oluyor” başlıklı haberde, Asyalıların ABD’de ırkçılığa uğrayan diğer gruplar tarafından da dışlandığına dikkat çekiliyordu.

Asyalılara yönelik ayrımcılık, Kuzey Amerika dışında, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi Asya Pasifik ve Fransa, İngiltere, Almanya ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde de gündemde. Lowry Enstitüsü’nün bir araştırmasına göre, Avustralya’daki Asyalıların 5’te 1’i ve Yeni Zelanda Parlamentosu’nun İnsan Hakları Komisyonu’na göre ülkedeki Çin kökenlilerin 5’te 2’si geçen bir sene boyunca fiziksel veya sözlü tacize uğradı. İngiltere’de Southampton Üniversitesi’nden Çin kökenli akademisyen Peng Wang, Şubat 2021’de kendisine “virüs” diyerek saldıranlar tarafından ciddi bir şekilde dövülmüştü. Londra’da Asyalılara yönelik kayda geçen nefret suçlarının 2020’de ikiye katlandığı bildiriliyor. Almanya ve Fransa’nın başını çektiği Avrupa ülkelerinde de, Koronavirüs Pandemisi ertesi, Asyalılara yönelik arttığına dikkat çekiliyor. 

Asya kökenlilere yönelik nefret suçları ve “Asyalı Nefretini Durdur” kampanyası, Kore, Japonya ve Çin’de de, büyük yankı yarattı. Benzer şekilde, Tayland ve Vietnam’da da sadece ABD değil, Batı ülkeleri genelindeki “Asya ırkçılığı” yoğun biçimde tartışılan bir gündem maddesine dönüştü. Şöyle de diyebiliriz ki, normal şartlarda kendi aralarında da siyasi ve tarihi sorunlar ve zıtlaşmalar olan Asya ülkeleri, ırkçılığa tepki konusunda ortaklaştı.

Kore’nin çok ötesine uzanan derecede bir ünleri olan K-Pop grubu BTS, sosyal medyada bir mektup paylaşarak Asya kökenlilere yönelik ırkçılık ve ayrımcılığa olan tepkilerini dile getirdi. Atlanta’daki cinayetler ardından 30 Mart’ta Korece ve İngilizce paylaştıkları mektupta, kendi yaşadıkları ayrımcılık vakalarını da dile getirdiler. Almanya’da Bayern 3 Radyosu’nda da, BTS’in bir şarkısına, “kendileri gibi virüse benziyor” nitelemesi yapılmıştı. 

Tayland’da, 84 yaşındaki Tay kökenli Vicha Ratanapakdee’nin San Francisco’da Ocak ayında uğradığı ve güvenlik kameralarına yansıyan saldırı büyük tepkiye neden olmuştu. 

Çin’de ise, Trump döneminde ABD’ye ve genel olarak da Amerikalılara olan tepkiler arttı. Sadece “Çin virüsü” söylemi değil, ABD’deki Çinli öğrencilerin vizelerinin iptali ve üniversitelere girişlerinin engellenmesine yönelik çabalar büyük tepki yarattı. “Asyalı Nefretini Durdur” kampanyası da, ülkenin tabanı genelinde, sosyal medya üzerinden yoğun biçimde destek topladı.