Japonya Siyasetine Gençlik Aşısı

​47 yaşındaki Hokkaido kökenli Kenta İzumi’nin yükselişi çoğu yaşını başını almış erkeklerden oluşan kliklerde kırılma yaratabilir.

HAZAR GÖKÇEN ÖNEY

14.12.2021

Japonya’nın ana muhalefeti olan Anayasal Demokratik Parti (ADP-Rikken-Minshutō), yakınzamanda seçimlerde ciddi bir hayal kırıklığı yaşadıktan sonra lider değişikliğine gitti. Bu değişimle, ana muhalefetin Japonya’da dönüşümün öncüsü olarak, gençliği ve gençliğin yönelimlerini siyasete taşıyıp taşıyamayacağını sorgulayabiliriz.

47 yaşındaki Hokkaido kökenli Kenta İzumi, görevini bırakan Yukio Edano’nun yerine geçti. Öncelikle İzumi, genç kuşağın Japonya siyasetindeki başlıca temsilcisi olarak sivrildiğine dikkat çekelim. İzumi’nin başlıca vaadi, hem partiyi temsiliyet bakımından daha gençleştirmek hem de genç seçmenlerin desteğini kazanmak. Yeni lider ayrıca, kadınların siyaseten temsilinde hâlâ büyük engeller ve zorluklar yaşanan Japonya’da, kadın politikacıların önünü açmak istediğini de söylüyor. Bu hedefler de, çoğu yaşını başını almış erkeklerin oluşturduğu kliklerin tekelinde sayılabilecek Japonya politikasında kırılma yaratabilir.  

Ancak, İzumi’nin öncelikle kendi partisi içindeki kırılmaları aşması lazım ki, toplumda bir değişim sürecine öncülük edebilsin.

Komünist Parti ile işbirliği tartışması

İzumi, daha önce Halk için Demokratik Parti (HDP-Kokumin Minshutō) üyesiydi ve onları Anayasal Demokratik Parti ile “kardeş parti” olarak niteleyerek partilerin birleşmesini önerdi. Ancak, yeni lider için büyük bir soru ise partisinin Japon Komünist Partisi (KP-Nihon Kyōsan-tō) ile işbirliği konusunda ne yapılacağı. Bazı yorumcular, partinin Komünist Parti ile işbirliğinin bazı destekçileri ittiğini ve partinin “Komünistlerden” uzaklaşması gerektiği düşüncesinde. Mainichi gazetesinin bir anketine göre, Japonya kamuoyu genelinde yüzde 43’lük bir kesim partinin Komünistlerle, işbirliğini sürdürmemesi gerektiğini düşünürken, yüzde 19’u ise sürdürmesini destekliyor. Anayasal Demokratik Parti destekçileri özeline bakıldığında ise, yüzde 39’luk kitle Komünist Parti ile işbirliğinin sürdürülmesini desteklese de; yüzde 34’ü aksi fikirde. Komünist Parti seçmenleri arasında yüzde 60 üzerinde işbirliğinin sürdürülmesine destek var ve yüzde 10’dan azlık kesim bunu istemiyor.

Anayasal Demokratik Parti’yi destekleyen 7 milyon üyeli Japon Sendikalar Konfederasyonu (Nihon Rōdōkumiai Sōrengōkai)-yani kısaca Rengō- ise, partinin Komünistler ile işbirliğini sertçe eleştiriyor. Ve tersine, belirttiğimiz gibi partinin, İzumi’nin de eskiden üyesi olduğu  Halk için Demokratik Parti ile birleşmesini öneriyor. 

Yeni lider İzumi ise, Komünist Parti ile işbirliğini doğrudan eleştirmese de partinin mevcut stratejisine karşı çıkıyor. Komünist Parti, polis ve şu anki hükümet tarafından Japonya’nın “en büyük devrimci örgütü” olarak nitelendiriliyor. Bu nitelemenin de “iltifat” olduğunu söyleyemeyiz. Japon resmî makamları, Komünist Parti’yi İŞID ve Kuzey Kore ile eş değer seviyede bir “ulusal güvenlik tehdidi” olarak niteliyorlar. 

Japonya Komünist Partisi özünde oldukça ilginç bir siyasî hareket. Öncelikle, dünyanın iktidarda olmayan en büyük komünist hareketi; 280 bine yakın üyesi var. Ülkenin de en eski partisi. Marksizm-Leninizm’den çok pasifizim, militarizm karşıtlığı, eşitliği ve demokrasiyi destekliyor. 

Buna karşılık, iktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP-Jiyū-Minshutō), Komünist Parti’yi “radikal bir örgüt” olarak niteleyerek kutuplaşmayı kendi yararına kullanmaya çalışıyor. Komünist Parti ise, “radikallikten” uzak kaldığını, parlamenter sisteme karşı saygılı olduğunu ve devrim değil reformu desteklediğini söylese de, tartışmaların odağında kalıyor. 

Tabana dönme zamanı

Japonya’da muhalefetin aslında başarısını getirecek olan başlıca yöntem, tabanın isteklerini ön plana çıkarmak ve tabanka ilişkisini geliştirmek. Liberal Demokrat Parti’nin başarısının sırrı, tabandaki seçmenlerle bağını sıkı tutması ve gösterilen adayların, yerelde karşılığının olması. 2017’den beri, Anayasal Demokratik Parti’nin tabandaki karşılığını arttıracak ve tabandan değişimi başlatacak bir yapıya sahip olması gerektiği partinin kendi içinde tartışılıyor. Ama şimdiye kadar, liderlik çevresinde kümelenen güç yapısı bir türlü kırılamadı. Bu yaz gerçekleşecek, Japonya’nın üst meclisi, “Ulusal Meclis” (Diet) seçimleri, muhalefet için önemli bir sınav olacak. Her ne kadar, Liberal Demokrat Parti’nin hegemonyasının bu seçimlerle birden sona ermesi beklenmese de, değişimi başlatıp başlatamayacakları İzumi ve muhalefetin kendini kanıtlaması açısından önemli. 

Kadınlar siyasette hâlâ geride 

Ekim sonundaki seçimlerde, 465 sandalyeli Temsilciler Meclisi'ne, 45 kadın seçildi; 2017'dekine göre iki kadın daha az yani. Üstelik de, 2018’de kadınları siyasette temsiliyetini güçlendirmek için yeni yasal düzenlemeler gerçekleştirilmesine rağmen. 

Seçime katılan adaylar arasında 186 kadın vardı; diğer bir deyişle, adayların %17,7'sini kadınlar oluşturuyordu. Adaylaşma bakımından şimdiye kadarki en yüksek seviye buydu. Ancak, kadın adayların toplamda %24’ü seçilebildi. 

Parti bazında, iktidardaki Liberal Demokrat Parti'nin 261 milletvekili arasında 20 kadın bulunurken; Anayasal Demokrat Partisi'nin meclise seçilen 96 milletvekilinden 13'ü kadın. 

Japonya, Dünya Ekonomik Forumu'nun 2021 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda “kadınların siyasî olarak güçlendirilmesi” açısından 156 ülke arasında 120. sırada.