Kalbim ‘içindekileri’ hatırlıyor

Kalp nakli ölüm gibi geliyor bana. Resmen transa geçtim. Beynim ve kalbim konuşuyor gibi. Ben ettim sen eyleme kalbim. Sen de gördün çok hayalim var.

ESMERAY

11.02.2022

Anam bacım, dediğim gibi uyku yok. PET-CT ne ayol, cidden? Kim bilir başıma neler gelecek daha!

Derken daldım hayale yine. Doksanlı yıllara gittim. Ve aklıma o yıllarda âşık olduğum, dünyanın en iyi ve etrafımızda yok denecek kadar az iyi olan o adam geldi. Hani derler ya muradı gözümde kaldı, işte ondan kavuşamadığım yârim!

Acaba beraber olsaydık ne olurdu? Sinemaya gitmek mesela, yok beraber kitap okuyup üzerine kritik yapmak. Sadece bazı günler sabah buluşurduk. İki tane küçük çikolata alırdı, beraber yerdik İstiklal'de salına salına!

Onun dışında açılmadı bana, ben de ona ama ikimizin de içi kıyım kıyım oluyordu. Bazen ikimizin kalp atışlarını karıştırırdım. Ah, keşke içeri girse, diyorum; hastane odasına birden gelse ne olacak sanki. Çok göresim geldi o an! Ah gözümde kalan muradım!!!!

Birkaç sevdam oldu ciddi manâda ama bu başka, bambaşka. Arkadaş kurbanı olduk biz… Kime dert yansam olmaz dediler! Karar verici sanki onlardı. Korktum, daha çok üzülürüm, olmaz bu iş dedim hep kendime, ah ah, şimdi bak hasta yatakta ah çekersin böyle! Erol Evgin şarkısında dediği gibi, ne kavuşmayı bildim ne de unutmayı. Ama o şu an evli ve çok mutlu. Halen ilk gördüğüm o, benim için o!

Neyse, daha gerçekçi bir hayal dünyasına gireyim ben. Nerede kalmıştık? İyileşirsem neler yapacaktım? Ay, birden kendimi attım sahneye: Miraz ya da Kardeş Türküler ile Kürtçe bir parça okuyorum. Bunu çok istiyorum. Belki olur neden olmasın ki? Of ya, uyku yok. Ay, bir dizide oynamak hayallerimden biri de. Doksanlı yıllarda çok teklif geldi, lakin tipik klişe senaryolar, elinde maket bıçağı ile sağa sola saldıran tiplemeler, kabul etmedim hiçbirini. Ama bu hayalim de gerçek olur umarım.

Baktım, yeğenim uyandırdı, "Hala hemşire geldi," diye. Sabah aç karnına şeker ölçtü, yok bacım yine aynı. Diyetisyen geldi. Hastanenin o tatsız tuzsuz yemeklerine bir de diyet eklendi! Araya hafta sonu girdi. 

Haftanın ilk iş günü yine PET-CT testine yolculuk yok; şeker inat etti, inmiyor. Doktorlar şeker hastası değilim diye insülin de vermek istemiyorlar, keza ilaç da. Yok yine inmemiş! Stres oluyorum hepten; hastane ortamı, bir de virüs belası var, bulaşır diye ödüm kopuyor.

Geri geldik, ekibin başındaki Fuat Bey geldi, "durum aynı" dedik. "Böyle olmaz" dedi. Aynen benim düşündüğüm gibi, "enfeksiyon kapar hasta" dedi, "burada kalmasının anlamı yok. Taburcu edin". Serkan taburcu etti; diyetisyen daha da sıkı bir diyet verdi, geldik bacımın evine. Yüreğim pır pır, korkuyorum! Bir hafta sonrasına randevu verdi PET-CT bölümü. Randevuya bir gün kala tüm yeğenlerim yanıma geldi, Allah’ım nasıl umutluyum. Etrafım cıvıl cıvıl  aylar sonra güven geldi bana ve çok güzel bir uyku çektim.

Gittik, açlık kan şekerim yine yüksek. Lakin "biraz düşmüş" dedi hemşire. Bu böyle olmaz, hemşire hanım yok mu çaresi? Dur bakalım, doktora sorayım, bir deneyelim dedi. Şeker yükselmesi yaptılar az miktarda ve radyasyon ilacı verdiler. Dinlenmeye aldılar beni.

Bu test belirleyici olacak, ya ameliyat ya da kalp nakli. Kalp nakli ölüm gibi geliyor bana. Resmen transa geçtim. Beynim ve kalbim konuşuyor gibi. Ben ettim sen eyleme kalbim. Sen de gördün çok hayalim var. Yapacak çok şey var, yapmam gerekiyor. Bunun için senin canlı olman lazım e mi güzel yüreğim! Daha kat edecek çok yolumuz var. Evde Cüce bizi bekliyor, kimsesi yok onun benden başka. Bir an önce evimize gidelim e mi güzel kalbim! Bir şans ver bize!

Hemşire dürttü beni, “Zeynep hanım sizi alacağız teste.” Hadi bakalım. Girdim, kalbimden başka hiçbir şey hissetmiyorum! Gözümü kapadım, rahmetli babam geldi, sonra yârim, tüm sevdiklerim geldi tek tek başımı okşayıp gittiler. Doktor "kalkabilirsiniz" dedi. Aa bitmiş… Hemşire yanıma geldi, "şekerin yüksek olmasına rağmen çok net çıktı ve iyi geçti" dedi. Çok şükür! İki gün sonra sonuç çıkacak dediler. O iki gün nasıl geçti, inanın kaleme dökemiyorum.

Gittik, sonuçları verdiler Anam, tıbbî terimler anlayamadım sonuç ne! Kardeşim aldı beni, "yeniden yatış olacak, dışarıda otur, ben sorup geleyim" dedi. Gitti, ay gelmiyor, bir saat sonra geldi. Fuat Bey'i görmüş, direkt sonuçları ona vermiş. Bana dedi ki "değerlendirme yapacaklar, sonucu bana diyecekler" ama bir garip kardeşim. "Kötü bir şey yok değilim mi?" dedim. "Yok yok" dedi. Lakin gözü başka bir şey diyor sanki. Sigarayı bırakmıştım güya ve o an canım fena çekti, hazır kardeşim de yok, birinden sigara istedim, yarısını bile içemedim.

“Güçlü ol” diyor herkes bana ya da “sen güçlüsün.” İyi de nereye kadar güç? Niye hep güçlü olmak zorunda kalayım? Benim güçsüz olmaya hakkım yok mu? Sadece daha çok erken; yaşamak istiyorum. Ne olursa olsun ben yaşamayı çok seviyorum! Kardeşim geldi,
taksi tuttu, "gel takside anlatırım" dedi.

Fuat Bey sonuçları görünce, "eyvah" demiş, "bu sonuçlara göre ameliyat olamaz, lakin tek başıma karar veremem. Nükleer Tıp sonuçları ile karşılaştırma yapacağız sonra toplantı olacak size haber vereceğiz."

"O kadar beklememiz bundan" dedi kardeşim. "Peki, sonuç ne" dedim. "Yeterince canlı hücre hücre tespit edilmiş" dedi ve "yaşın da daha genç olduğu için ameliyat edecekler ama tabii ki riskli bir ameliyat." Ayol, buna da şükür, az da olsa rahatladım. İki gün sonra ameliyat yatış için geleceğiz tekrar.

Ah, canım çok simit çekti Bacım kıyamadı aldı bana bir simit, ah nasıl bir lezzet ama… Evet, az kaldı eve döneceğim, Cüce orada olacak ve hayallerimi de gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım. Ya yârim? Amanın Esmeray, ne yâri ya? O başkasına yâr oldu. Boş geç ve yeni oyuna yoğunlaş bacım dedim kendime.

Takside daldım yine, kendimi attım gökkuşağının orta yerine, arkadan erbane ve ben Kürtçe stran  söylemeye başladım. Söyleriken tüm bedenim kıpır kıpır, ah ne güzel gerçekleşmesi mümkün bir hayal!  

Devamı gelecek anacım.